15 Temmuz Darbe Girişimi

Hükümetten Genelkurmay'a Orgeneral Akın Öztürk tepkisi: Tanıklığınız varsa savcılığa bildirin

TSK, tutuklanan Öztürk'ün ifadesiyle örtüşür bir açıklama yapmıştı

23 Temmuz 2016 10:38

Genelkurnay Başkanlığı, önceki gün yaptığı açıklamada, Orgeneral Akın Öztürk’ün darbenin yönetim merkezi olan Akıncı Üssü’ne Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ın talimatıyla gittiğini duyurmuştu. Açıklamadan rahatsız olan hükümetten Genelkurmay’a, “Hakkında soruşturma olan biriyle ilgili kamuoyuna açıklama yapmak yanlıştır. Bir tanıklığınız varsa bunu soruşturmayı yapan savcılara, mahkemelere iletebilirsiniz” tepkisi geldi.

Darbe girişiminin bastırılmasının ardından eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve YAŞ üyesi Orgeneral Akın Öztürk konusunda kafaları karıştıran gelişmeler yaşanmıştı. Öztürk, darbe ile ilgisi olmadığını iddia etse de mahkeme tarafından tutuklanmıştı. Tutuklanmasına karşın Genelkurmay, bir gün sonra resmi açıklamasında şu cümlelere yer verdi:

“Ayrıca Hv. K. Komutanı, Ankara’da Akıncı Üssü lojmanları bölgesinde bulunan Orgeneral Akın Öztürk’ü arayarak kendisine 4’üncü Ana Jet Üssü Akıncı’dan kalkan uçakların yasa dışı olduğunu, ivedilikle Akıncı’ya giderek oradaki kalkışmada bulunanları ikna etmesini istemiştir.”

 

Rahatsızlık iletildi

 

Söz konusu açıklama kamuoyunda, “Akın Öztürk’ün darbecilerin safında olmadığı” yönünde algılandı. Bu durum, sosyal medya mesajlarına da yansıdı. Açıklama ve algılanış biçimi, hükümette rahatsızlığa neden oldu. Bu rahatsızlık da Genelkurmay Başkanlığı’na iletildi. Hürriyet Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek'in haberine göre, Genelkurmay, açıklamadaki ilgili paragrafın, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ın, Orgeneral Öztürk ile neden görüştüğünü izah etmek için konulduğunu savunsa da hükümet kanadından şu tepkiyi gördü:

“Akın Öztürk, iznini erken kesip Ankara’ya dönmüş. Başka bir yere değil, doğrudan darbenin yönetim karargâhına dönüşen Akıncı Üssü’ne geçmiş. Damadının başında olduğu filo işin içinde. Savcılık bütün bunları değerlendirerek bir soruşturma yürütüyor. Hâkim bir karar vermiş. Bütün bunlara karşın Org. Öztürk’ün lehine olduğuna inandığınız bir bilgiyse, gidin soruşturmayı sürdüren savcılığa verin. Tanıklık edin. Basın açıklaması yaparak kamuoyunu yanlış yönlendirmeyin...”

Darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra, kamuoyunda gündeme gelen soruların bir çoğunun, bizzat Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından da dile getirildiği belirtiliyor.

 

"Yöneticiler gidebilir"

 

Saat 14.30’da TSK’daki bir subaydan, hareketlilik olduğu duyumunu alan MİT’in darbe hazırlığını netleştirememesi, Genelkurmay’ın teyit mekanizmalarını sınırlı tutması, Kuvvet Komutanları’nın duyumlara rağmen düğün, yemek gibi rutin planlarına devam etmeleri, ciddi bir zafiyet olarak değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın istihbarat zafiyetini defalarca vurgulaması, Başbakan’ın MİT Müsteşarı ile ancak 23.00’te görüşebilmesi, komutanlara ulaşılamaması siyasi iradede ciddi rahatsızlık yaratmış durumda. AK Parti yöneticileri de MİT yönetimine ve komutanlara tepkili. “Görevden alma mekanizması işler mi” sorusuna üst düzey bir yetkili, “Bu kadar açıklamadan sonra yerlerinde durmaya devam ederlerse sonunda başka yol kalmayabilir. En doğrusu Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi gibi yapmaları” yorumunda bulundular. Mendi, sağlık gerekçesi ile GATA’ya yatmış ve İçişleri Bakanlığıda kendisini ‘izinli’ sayarak vekaleten görevlendirme yapmıştı.

Darbe gecesi yaşanan bir başka sorun da Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın yanı sıra Kabine üyelerinin ve kritik bürokratların başlarının çaresine bakmak zorunda kalması oldu. Cumhurbaşkanı’nın “Eniştemden öğrendim” açıklaması gibi, hükümet üyelerinin tamamına yakını da “Kimden öğrendiniz” sorusuna “danışmanımdan”, “arkadaşımdan”, “koruma amirimden” gibi yanıtlar veriyor. Ayrıca durum ortaya çıktıktan sonra bakanların ve devletin kritik kurumlarının yöneticilerinin güvenli yerlere ve kriz merkezlerine ulaştırılması konusunda da büyük bir sorun yaşanmış. Bakanlar nereye gideceklerine kendileri karar vermiş ve kendi olanaklarını kullanmış. Böyle bir durumda, uygulanması gereken ‘eylem planı’nın hiçbir şekilde gündeme gelmediği de hatırlatılabilir.