Politika

Hukukçular, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın avukatlarına 'özgürlük' istedi

"Tutuklanan savunma hakkıdır"

23 Eylül 2017 13:22

Kanun Hükmünde Kararname ile (KHK) mesleklerinden ihraç edilmelerinin ardından "İşimi geri istiyorum’ talebiyle açlık grevine başlayan ve eylemin 74’ncü gününde tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın 14 avukatının tutuklanmasına tepki gösteren hukukçular, meslektaşlarının takip ettikleri iş cinayetleri, hak ihlalleri gibi davalar üzerinden “örgüt” adına faaliyet yürütmek iddiasıyla suçlanmasının tüm yurttaşlara ve avukatlara bir gözdağı olduğunu söyledi. Bu durumun savunma hakkının engellenmesi anlamına geldiğini söyleyen hukukçular, bu baskıların kendilerini yıldırmayacağını vurguladı. 

Gülmen ve Semih Özakça’nın 14 Eylül’deki duruşmasından 2 gün önce gözaltına alınan 16 avukatı,  Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesinde çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Avukatların Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı savunmaları, polis kurşunuyla yaşamını yitiren Dilek Doğan ve Berkin Elvan, Hasan Ferit Gedik davalarında savunmanlık yapmaları, Sur, Cizre, Silvan, Reyhanlı, Soma ve Ermenek ile ilgili heyet oluşturmaları suçlama konusu yapıldı.İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından Can Tuncay’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında Avukatlar Didem Baydar, Şükriye Erden, Ayşegül Çağatay, Ebru Timtik, Aytaç Ünsal, Zehra Özdemir, Yağmur Ereren, Engin Gökoğlu, Süleyman Gökten, Aycan Çiçek, Naciye Demir, Behiç Aşçı, Barkın Timtik ve Özgür Yılmaz tutuklandı; Ahmet Mandacı ve Ezgi Gökten serbest bırakıldı.

Gizli ve açık tanık ifadeleri üzerinden avukatların mesleki faaliyetleri DHKP-C ile ilişkilendirildi.  

“Avukata bu davayı neden seçtiniz diye sorulamaz”

Evrensel’den Eylem Nazlıer ve Tamer Arda Erşin’in haberine göre, Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran, “Avukata bu davayı neden seçtiniz” diye sorulmasının kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Ankara Barosu olarak durumla ilgili toplantı yapıp, savunma hakkına yönelik saldırılara karşı önlerine plan çıkaracaklarını ifade eden Canduran, “Bir kere avukatlara yönelik bu olayın genişletilmesi söz konusu olmamalı. Avukatlar kolayca tutuklanıp, cezaevine alındığında halka yardım görevini yapamıyorlar.  Baro olarak çalışıyoruz. Avukatların davalarından uzak tutulması, nereye kadar kabul edilecek bir durum” diye tepki gösterdi. Adana Baro Başkanı Avukat Veli Küçük de “Bu hukuksuz uygulamalar ve kararla meslektaşlarımız değil doğrudan aslında savunma tutuklanmıştır. Bu uygulamalar ne yazık ki siyasi iktidarın hukuksuz politikalarını yargıya uydurma çabasıdır. Savunmanın temsilcileri biz avukatlar hukuksuzluklara karşı her zaman sesimizi yükselterek adaletin yaşama geçmesini haykıracağız” dedi. Avukatların örgüt üyeliği, kaçakçılık, adam öldürme ile suçlanan insanların savunmalarını da yaptıklarını ve bu durumun 4 bin yıllık geçmişi olan mesleğin doğasında olduğunu ifade eden Küçük, “Avukatlar savundukları müvekkillerinin eylemini değil, onun hukuki durumunu savunurlar. Bunu bir kez daha hatırlatırım. Bu vahim tablo karşısında meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi. Adalet İçin Hukukçular Platformundan Avukat Özgür Urfa da yaklaşık 2007 yılından bu yana avukatların gözaltı ve tutuklamalarla karşı karşıya olduğunu söyleyerek, bu gözaltı ve tutuklama furyasının yurttaşların savunma hakkının engellenmesine dönük olduğuna dikkat çekti. Avukatlara yönelik herhangi bir suçlama olmadığını kaydeden Urfa, “Müvekkillerini neden savunduğu, davalara neden girdiğine dair sorularla meslektaşlarımız gözaltına alınmıştır.  Bu muhalif kişileri savunursanız, onların davalarına girerseniz, hukuki olarak destek verirseniz tutuklanırsınız demektir. Bu bütün avukatlara yönelik bir gözdağıdır” diye konuştu. Urfa, bundan sonrasına ilişkin bir eylemlilik planı çıkaracaklarını belirterek “Tutuklanan arkadaşlarımız ziyaret edilecek. Onların takip ettiği davaları takip edeceğiz. Hem mesleki dayanışmaya hem de yurttaşlarımızı savunmaya devam edeceğiz. İnsanların haklarını, adalet mücadelesini sürdüreceğiz” dedi. 

“Mesleki güvencemiz yok”

Avukatların sorgusuna giren Özgürlükçü Hukukçular Platformundan Avukat İlknur Alcan da dosyada gizli ve açık tanık ifadeleri dışında hiçbir delil olmadığını ifade ederek, “Bu ülkedeki hukukun nasıl olduğunu bize gösteriyor. Avukatların mesleklerini yaparken hiçbir güvencelerinin olmadığının bir göstergesi. Kim olduğu belli olmayan gizli tanıklarla avukatların, mesleki faaliyetlerinden dolayı yargılandığı bir dönemi yaşıyoruz.  Kaldı ki gizli tanıklardan bir tanesi de meslektaşlarımız gözaltına alındıktan bir gün sonra gizli tanık olarak ifadesi alınıyor. Bu tamamen siyasi bir operasyondur. Özellikle Nuriye ve Semih’in duruşmasından 2 gün önce gözaltına alınmaları da bunun göstergesidir” diye devam etti. 

KHK ile kapatılan ÇHD İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil de “Yaptığımız meslek hak ve özgürlükler mücadelesinin önemli bir ayağı. Gerçek bir istibdat rejiminin kurulduğu bugünlerde yurttaşlara hak ve özgürlüklerini hatırlatmamız ve bu hakların kullanımı için mücadele etmemiz egemenler açısından sorun teşkil ediyor. Muhalefetin bastırılması açısından onlara hukuki olarak yardım edenlerin de bastırılması ve sindirilmesi gerekiyor” dedi. Yeşil, “Tutuklamaların nedeni toplumsal muhalefetin bir parçası olmamız, işçi davalarını sahiplenmemiz, ezilenlerin davalarını sahiplenmemiz olduğu için bu davaları daha yakından takip etmeye devam edeceğiz” dedi. 

 “Barolar harekete geçmeli”

Demokrasi İçin Hukukçulardan Avukat Leyla Han Tüzel de avukatların tamamının mesleki faaliyetlerinden dolayı tutuklandıklarının altını çizerek, “Yani tutuklanan avukatların dosyasında bir itirafçı ve birkaç gizli tanık beyanından bahsediliyor. Hiçbir avukat, somut eylemle suçlanmıyor. Bu ifadelerde ‘Girdikleri davalarda toplumsal duyarlılık yaratmaya çalışırlardı’, ‘Kentsel dönüşüme karşı halkla toplantılar yaparlardı’, ‘Emniyette susma hakkının kullanılmasını tavsiye ederlerdi’ deniyor. Yani avukatlık faaliyetleri suç olarak değerlendiriliyor. Bundan tutuklama çıkarılması hukuki değil. Bu tutuklamalar üzerinden diğer avukatları hizaya getirme ve devletin ön gördüğü avukatlık biçimini zorlamaya çalışılıyor” dedi. Tutuklamalara karşı baroları harekete geçmeye davet eden Tüzel'in açıklası şöyle:

“Barolardan bugüne kadar tepki görmedik, İstanbul Barosu sadece gözaltı sürelerinin kısa tutulması için görüşme yapmış. Ancak bugün itibariyle avukatlar tutuklandı ve bir karşı çıkış görmedik.  Bu eleştirilecek bir tutumdur. Bu savunmanın yargılanmasıdır. Geri durulacak durum yoktur. Bu avukatlar mesleki faaliyetlerinden yargılanıyor. Haklarında şu örgüt üyesidir, bu örgüt üyesidir denilecek bir şey yok. Barolar avukatlığı savunması gereken noktadalar ama biz halen bir adım görmüş değiliz.”