Gündem

Hrant Dink davasından: Ne biçim istihbaratçısın, gazete de okumuyor musunuz siz?

Dink cinayeti davasının 14. duruşması, cuma günü devam edecek

07 Aralık 2017 18:32

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Hrant Dink cinayeti davasının bugünkü ( 7 Aralık 2017) duruşmasında dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Şube görevlilerinden Hüseyin Yılmaz'ın savunmasında "Okan Şimşek’in verdiği bilgiyi bilgisayardan kontrol ederken ilk defa Hrant Dink adını duydum" sözlerine mahkeme başkanı Ali İhsan Horasan, “Ne biçim istihbaratçısın? Gazete de okumuyor musunuz siz? Hrant Dink’i o tarihlerde duymayan kalmamıştı” diye tepki gösterdi.

Dink cinayeti davasının 14. duruşmasında, tutuklu sanıklar tahliyelerini isterken, mahkemenin yarın devam edilmesine karar verildi.

85 sanıklı davanın 14'üncü duruşmasında ilk olarak Ahmet Faruk Aydoğdu'nun savunması alındı.

Bianet'te yer alan habere göre, Aydoğdu, cinayet döneminde Trabzon Jandarma'da görevli astsubayken dava sanıklarından Satılmış Şahin [cinayetten sonra ismini Volkan Şahinolarak değiştirdi, dava sanığı] ile ev arkadaşlığı yapıyordu. Şahin üzerinden sanıklar Erhan Tuncel [azmettici, cinayet istihbaratını emniyete getiren Yardımcı İstihbarat Elemanı] ve Tuncay Uzundal ile de tanışıyordu. Telefon numarası Ogün Samast'ın [tetikçi, sanık] telefonunda “Komutan” ismiyle kayıtlıydı. İddianamede Samast ile 26 telefon görüşmesi olduğu iddia ediliyor. Aydoğdu'ya "Fethullahçı Terör Örgütü üyeliği" suçlaması yöneltiliyor. 

Aydoğdu savunmasında Ogün Samast'ı tanımadığını, Samast kahvede çalıştığı için sadece sima olarak bildiğini söyledi. “10 saniyelik bir görüşme yüzünden yargılanıyorum” diyen Aydoğdu, Samast'ın telefonundan arandığını ama kendisiyle değil babasıyla konuştuğunu hatırladığını söyledi. Samast 26 görüşme iddiasını da reddetti.

Yasin Hayal'i McDonalds saldırısı sebebiyle bildiğini, Tuncel'i de Şahin'in arkadaşı olarak bildiğini söyleyen Aydoğdu, “Volkan Şahin ile sadece iki ay ev arkadaşlığı yaptım. Erhan Tuncel ile Tuncay Uzundal ile sadece bir kere kahvaltıda karşılaştım” diye konuştu.

Aydoğdu, mahkeme başkanı Ali İhsan Horasan'ın “İki ay aynı evde kalmışsın, kim bunlar diye sormadın mı” sorusuna “Sormadım” diye cevap verdi.

Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu'nun “Yasin Hayal'i kimlerle birlikte görüyordunuz” sorusu üzerine Aydoğdu “Yasin Hayal'i bazen internet kafede görüyordum. Çevresinde genellikle kendinden yaşça küçük kişilerle, Ülkü Ocağı'ndan çocuklar vardı” diye cevapladı.

 

Yılmaz: Hrant Dink'i duymamıştım

 

Aydoğdu'nun ardından Trabzon Jandarma İstihbarat Şube görevlilerinden Hüseyin Yılmaz'ın savunmasına geçildi.

2003'te Ağrı'dan Trabzon'a atandığını söyleyen Yılmaz, cinayet istihbaratı geldiğinde ve cinayet işlendiğinde Trabzon Jandarma İstihbarat Şubesi'nde Aşırı Sağ Faaliyetler Unsur Komutanı olarak çalıştığını söyledi.

Yılmaz, istihbarat geldiğinde Okan Şimşek [Trabzon Jandarma İstihbarat görevlisi, sanık] tarafından çağrıldıklarını, izne çıkacağı için toplantıya Hacı Ömer Ünal'ı [Trabzon Jandarma İstihbarat görevlisi, sanık] da çağırdığını, bu toplantıda Yasin Hayal'in 3-4 arkadaşıyla birlikte Dink'i öldürmeyi planladıklarını, silah için 500 TL verdiklerini anlattığını söyledi.

Yılmaz, bu istihbaratın ertesi gün rutin toplantıda Metin Yıldız [Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü, sanık] tarafından Ali Öz'e [Trabzon Jandarma Alay Komutanı, sanık] bildirildiğini, Öz'ün ise “Kapatın konuyu, sonra özel görüşelim” dediğini anlattı.

Yılmaz “Bu toplantıdan sonra 19 Ocak 2007'ye kadar bu konu hiç gündeme gelmedi. Ben de Dink'in öldürüldüğünü, izindeyken televizyondan öğrendim” dedi.

Mahkeme Başkanı Horasan, Yılmaz'ın aşırı sağ faaliyetlere baktığını, Yasin Hayal'in daha önce McDonalds'ı bombaladığını hatırlatarak “Sen istihbarat masasında değil misin? Yaptığınız başka iş yok. İstanbul olsa yoğunluğu anlarız. Ama senin tek somut konun Yasin Hayal, işlem yapmadınız mı?” diye sordu.

Yılmaz ise “Trabzon’da aşırı sağ faaliyeti olarak takip ettiğimiz cemaatler ve üniversite öğrenci grupları vardı. Haber elemanımız vardı. arşivimizde Hrant Dink ile ilgili kayıt yoktu. Yasin hayal’i takip etmedik” diye cevapladı. Aydoğdu, Bakırcıoğlu'nun sorusu üzerine “Trabzon'da aşırı sağ faaliyet konusunda kişi bazlı takip ettiğimiz hiç kimse yoktu” dedi.

Yılmaz'ın “Okan Şimşek’in verdiği bilgiyi bilgisayardan kontrol ederken ilk defa Hrant Dink adını duydum” demesi üzerine Horasan “Ne biçim istihbaratçısın? Gazete de okumuyor musunuz siz? Hrant Dink’i o tarihlerde duymayan kalmamıştı” diye tepki gösterdi.

 

Horasan: "Benim sorumluluğum var" demedin mi?

 

Bakırcığlu'nun “Cinayet hazırlığı bileğisini aldınız. Size bir talimat gelmese bile göreviniz değil miydi?” sorusu üzerine Yılmaz “Toplantıda Ali Öz 'Sonra görüşürüz' diyince ben birşey yapma gereği duymadım. Yoğun işlerimiz vardı. PKK ile ilgili çalışmalar vardı” dedi.

Bakırcıoğlu, “İnsan yaşamı söz konusu olduğunda, bilgi güncelliğini korurken bir çalışma yapmanız gerekmiyor mu?” diye sorduğunda Yılmaz “Toplantıda 'kapatın sonra görüşelim' denmiş. Ben 'konuştunuz mu' diye soramam” diye konuştu.

Horasan'ın “Bilgiyi aldıktan sonra resen Coşkun İğci’yi [Cinayet istihbaratını Jandarma'ya bildiren kişi, Hayal'in eniştesi, dava sanığı] jandarmaya getirip ifadesini almaya neden gerek duymadın? Buna talimat şart mıdır?” sorusuna “Bize net bir bilgi verilmedi. Kayıt yoktu arşivde” cevabı veren Yılmaz'a, Horasan “Kaydı sen oluşturmamışsın. Benim sorumluluğum var demedin mi” diye tepki gösterdi.