Gündem

Hidayet Karaca ve tutuklu polisler hakkındaki tahliye kararı hukukçuları ikiye böldü

Hâkimler, tahliye kararının sulh ceza hakimliğince yok sayılmasının hukuka aykırı olduğunu savunurken, akademisyenler kararı hukuka uygun buldu

26 Nisan 2015 18:05

İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin Hidayet Karaca ve 75 polisin tahliye kararının İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'nce 'yok hükmünde' sayılması, yargı camiasının da kafasını karıştırdı. Bazı hukukçular usul hatalı olsa da kararın doğru olduğunu söylerken, bir kısım hukukçu ise, yok hükmünde kararına katılıyor.

Asliye Caza Hâkimleri Ömer Faruk Eminağaoğlu, Nuh Hüseyin Köse ve Orhangazi Ertekin yasal boşluk olduğunu ve reddi hâkim talebini inceleyen mahkemenin, hakim atanması için Adalet Komisyonu’na başvurması gerektiğini vurguladı. Ancak hâkimler tahliye kararının geçerli olduğunu ifade etti. Akademisyen Prof. Dr. Ersan Şen ve Doç. Dr. Kerem Altıparmak ise asliye ceza mahkemesinin görev alanı dışında çıkığını, tahliye kararının yok hükmünde sayılması gerektiğini savundu.. Avukat Güray Dağ da bu görüşü dillendirirken, Turgut Kazan ise kararın hukuken doğru olduğunu ve polislerin tahliye edilmesi gerektiğini söyledi.

 

Sulh ceza hâkimliği nedir?

 

İsmail Saymaz'ın Radikal'de yer alan haberine göre, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrası AKP iktidarı Gülen Cemaati’ne bağlı hareket ettikleri ileri sürülen, Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. Maddesiyle Yetkilendirilmiş Ağır Ceza savcılıkları ve mahkemelerini kaldırmıştı. “6545 Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 28 Haziran 2014’de Resmi Gazete’de yayınlamasıyla kaldırılan bu müessese kaldırılırken, yerine sulh ceza hâkimlikleri kuruldu. Bu hakimliklerin görev ve yetkileri de “5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun”da değişiklik yapılarak belirlendi. Yasanın onuncu maddesinde, hâkimliklerin görevi şöyle tanımlandı: “Soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hâkimliği kurulmuştur.” Özetle bu maddeye göre, sulh ceza hâkimliklerinin kararlarına yönelik itirazlar da, yine aynı hakimlikler tarafından incelenip karara bağlanabiliyor.

Peki, sulh ceza hâkimliklerine ilişkin reddi hakim kararı hangi merci tarafından verilebilir?

Reddi Hâkim kararları, “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu”nda düzenleniyor. Kanunun 24. maddesinde reddi hâkim talebinde bulunabilecekler arasında “Cumhuriyet savcısı; şüpheli, sanık veya bunların müdafii; katılan veya vekili” sıfatları sayılıyor. Yani bu durumda, yalnızca yargılama aşamasında değil, soruşturma aşamasında da reddi hâkim talebinde bulunulabileceği anlaşılıyor. 27. maddenin ikinci bendinde “Ret istemi sulh ceza hâkimine karşı ise, yargı çevresi içinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi... karar verir” deniliyor. Dolayısıyla sulh ceza hâkimliklerinin reddi-i noktasında asliye ceza mahkemesine başvurulabileceği anlaşılıyor. Dördüncü bentte ise “Ret isteminin kabulü halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme görevlendirilir” ifadeleri yer alıyor. İşte, karışıklık bu noktada çıkıyor. Sulh ceza hâkimliklerinin kararları, bir üst merci olan asliye ceza mahkemesi tarafından denetlenebilir ve kaldırılabilir mi? Hukukçulara göre yasa düzenlenirken, sulh ceza hâkimlikleri oluşturulurken, bu noktada boşluk bırakıldığı ifade ediliyor.

Bir diğer sorun ise şöyle: 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği tahliye kararı, İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği’nce “yok hükmünde” sayılabilir mi? Hukukçular; bir hakimliğin, kararını denetleyen üst mahkemenin tasarrufu hakkında bu yönde bir değerlendirme yapamayacağını belirtiliyor.

 

Hâkimler: Usûl hatalı, karar uygun

 

Yargıçlar Sendikası Başkanı ve Çankırı Asliye Ceza Hâkimi Ömer Faruk Eminağaoğlu, asliye ceza mahkemesinin reddi hakim talebini kabul edebileceğini ancak tahliyeye karar veremeyeceğini ifade ediyor. Eminağaoğlu, “Bir asliye ceza hâkimi veya ağır ceza hâkimi sulh ceza tabelası adı altında görevlendirip karar verilmeli. Yani kararı sulh ceza sıfatı bu olay için takılan hâkim vermeli” diyor. Ancak tahliye kararının yok hükmünde sayılamayacağını ve buna kanun yararına bozma yoluyla Yargıtay’ın buna karar vermesi gerektiğini ifade ediyor.

İstanbul Anadolu Adliyesi Asliye Ceza Hakimi Nuh Hüseyin Köse, tüm sulh ceza hakimlerin aynı anda değil, tek tek reddedilebileceğini kaydediyor. Reddi hâkim talebi kabul eden asliye ceza hakiminin de tahliye talebini incelemesi için Adalet Komisyonu’na başvurarak, yeni bir hakim atanmasını isteyebileceğini belirterek, şöyle diyor:

“Ortada bir yasal boşluk var. Adamlar bunu yorum yoluyla doldurmuşlar. Hukukun altına tünel kazmışlar. Yeni atanacak hâkimi bulacak olan sen değilsin. Asliye ceza hâkimi olarak sen ne komisyon ne de HSYK gibi davranabilirsin. Asliye ceza hâkimi kendisini HSYK yerine koymuştur. Ancak karar yok hükmünde sayılamaz.”

Demokrat-Yargı Eşbaşkanı ve Gaziantep Asliye Ceza Hakimi Orhangazi Ertekin de Köse gibi düşünüyor. Reddi hâkim talebini kabul eden asliye ceza mahkemesinin Adalet Komisyonu’na başvurması ve yeni yetkili hakim belirlenmesini istemesi gerektiğini vurguluyor. Komisyon tarafından belirlenecek yeni hâkimin de “sulh ceza hakimi” sıfatıyla karar vermesi gerektiğini anlatan Ertekin, “Fakat söylediklerimin hiçbiri, kararı yok hükmünde sayacak eksiklikler değildir. Hukuken sorunludur ama yok hükmünde değildir” diyor.  

 

Akademisyenler: Yok hükmünde

 

Akademi cephesinde ise en belirgin yanıtı, Prof. Dr. Ersan Şen veriyor. Şen tek tek reddi hâkim yapılabileceğini, bu işlemin ilgili hâkimin kalemi üzerinden gerçekleştirilebileceğini ifade ediyor. Şen, “Tüm hâkimlerin reddi mümkün değil. Hangi hâkimin tarafsızlığıyla ilgili şüpheye düştüyseniz o hakimin kalemine dilekçe vereceksiniz. O hâkim de görüşünü belirtmek suretiyle talebi inceleyen mahkemeye gönderecek. Asliye Ceza, on hâkimin reddine birden bakamaz. Kaldı ki, soruşturma aşamasındaki işlemlere ancak sulh ceza hâkimlikleri bakabilir, asliye cezalar bakamaz. Tahliye gerekçelerine bakarsak...  Keyfi tutuklamalar gösteriliyor. Günaydın. Bu iş 2007’den beri böyle. Özel yetkili mahkemeler bunu nen güzel örneklerini verdiler. Rüzgar eken fırtına biçiyor” dedi.

Doç. Dr. Kerem Altıparmak da aynı anda tüm hâkimlerin birden reddedilemeyeceğini; ayrıca tahliye talebine asliye ceza mahkemesinin bakamayacağını vurguluyor. Altıparmak “Soruşturma aşamasında bütün adli kolluk işlemlerine sulh ceza bakar. Burada bir görev sorunu var. Boşanma kararını asliye ceza verebilir mi? Veremez. Asliye ceza mahkemesinin yapacağı, reddi hakimin kabul edip bir diğer sulh cezaya göndermekti” diyor.

 

Kazan: Doğru, Dağ: Yanlış

 

Avukatlar cephesinde iki ayrı görüş beliriyor. Eski Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Güray Dağ, toplu reddi hâkim talebi yapılamayacağını, bu talebi kabul eden asliye ceza mahkemesinin de yeni bir sulh ceza hakimi atanması için ya Adalet Komisyonu’na ya da HSYK’ya başvurması gerektiğini ifade ediyor.

Kararın yok hükmünde olduğunu savunan Dağ, “Yasaya göre sulh hukuk yargıçlarından birini görevlendirmek zorundadır. Bir başka hâkimi görevlendiriyorum, diyemez. Bakacak sulh ceza hakimi yok, diyorlar. O takdirde Adalet Komisyonu’ndan ve HSYK’dan birini görevlendirilmesi beklenir. Bu karar gerçekten anlamda yok hükmündedir” diyor. Eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan ise kararın hukuka uygu olduğunu, polislerin tahliye edilmesi gerektiğini savunarak, şöyle diyor:

“Bu karar bir hâkimin kolay kolay birkaç günde yazamayacağı kadar güzel bir karardır. Müthiş bir organizasyon işidir. Artık biz hâkimlerin şundancı mı, bundancı mı olduğunu öncelikle araştırıyor ve ona göre yol izliyoruz. Belli ki müthiş bir hazırlık yapılmış. Şundancı hakimi bulmuşlar, bundancı hakimden kendilerini kurtarmışlar. Çok güzel bir karar. Ama bütün bu takımının ne kadar ahlaksız olduğunu gösteriyor. Ya siz bu kadar doğruları biliyordunuz da bugüne kadar o kadar pisliği nasıl yaptınız? Yapılan pislikleri niye alkışladınız? Kararın omurgasını adeta İlhan Cihaner kararı teşkil ediyor. Ya siz Cihaner kararı verildiğinde CD’lerden karar verme üzerine ne manşetler attınız. Bremen mızıkacısı gibi hükümet ve Pensilvanya temsilcisi bu kararı veren 11. Ceza Dairesi’ne ne küfürler ettiler. Bu sizin ne kadar alçak olduğunuzu gösteriyor. Sulh ceza hakimliği, asliye ceza mahkemesinin tahliye kararını yok hükmünde sayamaz. Ancak yeniden tutuklama kararı verebilir. Ali Fuat Yılmazer’in yetkileri devam etseydi seni de beni de tutuklatırdı, bunu biliyorum. Ama onun hakkında verilen kararın uygulanması gerekir.”

İlgili Haberler