Gündem

HDP’li Önder’den AKP’lilere: Demirtaş ile sizin lideriniz arasındaki fark, arabesk ile türkü arasındaki farktır

“’Geçti dost kervanı, eyleme beni’ nere, ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’ gibi vıcık vıcık bir arabesk nere?"

07 Aralık 2017 00:27

AKP’li siyasetçilerin bir yıldan uzun süredir tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Selahattin Demirtaş’ın saz çalmasıyla ilgili olarak yaptığı eleştirilere cevap veren HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Demirtaş ile sizin liderleriniz arasındaki fark, arabesk ile türkü arasındaki farktır. Sizin ile bizim aramızdaki fark, arabesk ile halis türkü arasındaki farktır” dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda HDP’nin Anayasa Mahkemesi’yle ilgili verdiği araştırma önergesi üzerinde konuşan Önder, ilk olarak eski HDP eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Demirtaş’ın duruşmasıyla ilgili bilgi verdi. Demirtaş ve Yüksekdağ’ın duruşmasının prefabrik bir salonda görüldüğünü belirten Önder, “Prefabrik bir hukuk anlayışıyla inşa edilen bir iddianameyle, dört yüz gün sonra, 20 kişilik prefabrik bir mahkeme salonuna bu görüşme sıkıştırılmak isteniyor. Sayın Selahattin Demirtaş, Sayın Figen Yüksekdağ sizin bu kadar tedirgin olmanızı hak edecek kadar yüksek kalibreli, bu halkın yetiştirdiği erdemli iki siyasetçidir. Selahattin Demirtaş ile sizin liderleriniz arasındaki fark, arabesk ile türkü arasındaki farktır” ifadelerini kullandı.

“Halkın en halis ürünü olan türküyü aşağıladığınızı bir dakika vehmetmeden, düşünmeden konuşuyorsunuz”

Ardından AKP’lilerin Demirtaş’la ilgili açıklamalarına “televizyonlarda saz çalarak” diye başladıklarını ifade eden Önder, “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısının da söz yazarı Aşkın Tuna’nın binden fazla şarkı kaleme almasını örnek gösterdi. AKP’li milletvekillerinin “Sana ne” yorumunda bulunmasının üzerine Önder şunları söyledi:

“Ağzınızı açıyorsunuz burada "Televizyonlarda saz çalarak…" diye, bu halkın en halis ürünü olan türküyü aşağıladığınızı bir dakika vehmetmeden, düşünmeden bunu söylüyorsunuz ve kendinizin bu siyasi hareketi bir arabesk şarkıyla başlattığını ıskalayarak yapıyorsunuz bunu. Sizin ile bizim aramızdaki fark, arabesk ile halis türkü arasındaki farktır aslında, bu yüzden tedirginsiniz, sizi anlıyoruz.

Aşkın Tuna'nın eseri "Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda" her grup toplantısında terennüm ettiriliyor, hiçbir zaman da o koroyu sağlıklı bir vokale dönüştüremiyorsunuz. Aşkın Tuna 1.400 tane şarkı sözü yazmış… (AK PARTİ sıralarından "sana ne" sesi)

Bana ne değil efendim, arada çok önemli bir fark var. Elbette bir yetersizliktir der geçerdik ama siz bu kadar Selahattin Demirtaş'tan korkunca bunun patolojisini ortaya çıkarmak bizim görevimiz.

“Size bir önerim var, özel sanatçılarımızdan Ebru Gündeş hanımefendi söylemiş: Sırnaşık sevgilim”

Dünyanın hiçbir yerinde 1.400 tane şarkı sözü yazan bir besteci özel bir besteci değildir, şahsına saygısızlık etmek istemem. 1.400 şarkı sözü yazılınca ona yazma denilmez, başka bir şey denilir yani seri üretime dönmüş. Selahattin Bey ne yapmış? Pir Sultan Abdal'dan bir türkü söylemiş, aradaki farka bakar mısınız, "Şu Karşı Yaylada Göç Katar Katar"ı söylemiş. Şimdi "Pir Sultan Abdal'ım, dağlar aşalım / Aşalım da dost iline düşelim / Çok nimetin yedim, helalleşelim / Geçti dost kervanı, eyleme beni." nere, "Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda" vıcık vıcık bir arabesk nere? Aradaki fark budur. (HDP sıralarından alkışlar) Korkunuzda haklısınız, tedirginliğinizde haklısınız, zorbalığınızda haklısınız.

Size bir önerim var, yine Aşkın Tuna'nın, yakında onu söyleyeceksiniz, özel sanatçılarımızdan Sayın Ebru Gündeş Hanımefendi söylemiş, söz yine bu "Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda"nın yazarına ait, "Sırnaşık Sevgilim", albümün adı da "Kurtlar Sofrası", ilginç. Diyor ki: "Seninle ne güzel anlaşıyorduk / Dertleri, sevinci paylaşıyorduk / Ne âlemi vardı beni aldatmanın?" Bu aldatma mühim. "Gül gibi geçinip biz gidiyorduk." Sözü devirince şiir olmuyor ama neyse. Devamı ilginç, "Şimdi sen benimle sakın uğraşma / Aşk bitti diyorum bana sırnaşma / Arkamdan çok fazla konuşuyorsun / Sırnaşık sevgilim, canımı sıkma." diyor.

“Türkü gibi günler gelecek”

Bütün bunlar gerçekten arabesk ile türkü arasındaki farktır. Bir türkü, durup dururken ozan şöyle düşünmez yani, "Bu Çarşamba'yı ne alır, acep alsa alsa sel alır.", böyle olmaz. Çarşamba'yı yüzlerce kere sel alır da ondan sonra türküsü yakılır. Türkü yakılan bir şeydir. Bir türkünün niye yakıldığını bilmeyen nasıl söyleneceğini de bilemez. Repertuvarınızda bu halkın arı duru, halis bir tane türküsü olmadığı için bir arabeski millî marş etmişsiniz, ülkeyi de bu anlayışla yönetiyorsunuz. Türkü gibi günler gelecek.