Politika

HDP’li Beştaş: Milletvekili 'hak ihlali' diyemiyor; Meclis’te önerge okuma komisyonu mu var?

"İşkence yapan cezasız kalıyor, milletvekili işkenceyi soramıyor"

14 Kasım 2017 14:03

TBMM Genel Kurulu’nda HDP’nin, "TBMM Başkanlığı'nca yazılı soru ve araştırma önergelerinin reddedilmesinin gerekçelerinin araştırılması" talebiyle verdiği araştırma önergesi reddedildi. 

26'ncı Yasama Dönemi'nde HDP'nin 100 araştırma önergesinin, 4 adet gensoru, 746 soru önergesinin, 25 sözlü soru önergesinin iade edildiğini söyleyen HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, iade sebepleri arasında 'hak ihlali' kelimesinin de olduğunu ifade etti. Beştaş, "Meclis Başkanlık Divanı'ndaki Başkan Vekiline soruyoruz; 'Acaba önerge okuma komisyonu mu var? Öyle bir birim mi kuruldu? İşkence yapan cezasız kalıyor, milletvekili işkenceyi soramıyor" diyerek tepki gösterdi.

Beştaş’ın Genel Kurul konuşması şöyle:

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizi ilgilendiren, bütün milletvekillerini ilgilendiren bir konu, bizim önergelerimizin iade edilmesi yani yasama Meclisinde görevlerimizin yapılmasının fiilen keyfî bir şekilde, takdire dayalı olarak iade edilmesi. Gerçekten, yasama organının, milletvekillerinin en temel görevlerinden biri tabii ki Parlamentoda görev yaparken aynı zamanda, yazılı, sözlü soru önergeleri vermek, araştırma önergeleri vermek, grupların gensoru verebilmesi ve bu vasıtayla iktidarı hem denetlemek hem şeffaflığı sağlamak hem de hesap verilebilirliğin yolunu açmaktır. Ancak bu dönemde, özellikle 26'ncı Dönemde çok yeni bir uygulamayla karşı karşıyayız. Önergeler, "İçeriği kaba ve yaralayıcıdır." diye -bazı kavramlar ifade edilerek- iade ediliyor. Nedir kaba ve yaralayıcı olan? O konuda sizlere şüphesiz birkaç örnek vereceğim.

Tabii, bununla da yetinilmiyor. Ayrıca, önergelerimiz kendi sayfalarımızda ve Meclis sitesinde de yayınlanmıyor. Aylarca süren takibattan sonra ya iade ediliyor ya da çok uzun bir süre sonra bunlar Meclis sitesinde yayınlanıyor.

Değerli milletvekilleri, doğrusu burada doğrudan kamusal bir alanın, kamusal kararların aynı zamanda şeffaflığı da engellenmiş oluyor ve en önemlisi, Hükûmetin hesap vermesi ve bizim denetleme yetkimiz de fiilen ortadan kalkmış oluyor. Sonuçta, hiçbir milletvekili keyfî bir şekilde bir soru sormaz, araştırma önergesi vermez. Her partinin, özellikle muhalefet ve iktidar partisinin ayrı siyasi perspektiflerinin olması, ayrı ideolojik yaklaşıma sahip olmaları doğanın yani aklın ve toplumsal dinamiklerin gereğidir. Her siyasi parti her konuya aynı kavramlarla yaklaşmayacağı gibi, aynı değerlendirmeleri yapmak zorunda da değildir, zorunda da bırakılamaz. Burada bir kötüye kullanma hâli söz konusu Meclis Başkanlık Divanının.

Doğrusu, ben bu konuyu yakından takip ettim, basın toplantısı da yaptım. Meclis Başkanlığına "Yasaklı sözlüğünüz var mıdır?" diye sordum, "Hangi sözcükler yasak, onu bize bildirin, biz buna göre davranalım." dedik, o da verilmedi. "Niye soru önergelerimize yanıt vermiyorsunuz?" diye sordum, ona da yanıt verilmedi. Ne sorarsak soralım yanıt verilmiyor.

Sadece, bizim, Halkların Demokratik Partisinin 26'ncı Yasama Dönemi'nde 100 araştırma önergesi, 4 adet gensoru, 746 soru önergesi, 25 sözlü soru önergesi iade edildi. İade sebeplerinde hangi kavramlar var? Mesela, sivillere yönelik hak ihlalleri, Adem Geveri'nin önergesi, cinsel şiddet, önergenin iadesinin gerekçesi. Başka bir gerekçe, Dereboyu Köyü mevkisi helikopterlerle bombalanmış, sabit bu, kamuoyuna yansıdı, "işkence" kavramı, "cinayet" kavramı, "yargısız infaz" kavramı gibi, "hak ihlali" de bunun içinde. Şimdi, bunlar iade sebebi.

Peki, şunu sormamız lazım: Biz milletvekilleri olarak vatandaştan düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda bir tık ileride miyiz, geride miyiz? Şu anki uygulamaya göre biz çok gerideyiz. Yargıtayın, Anayasa Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği yüzlerce kararda, şu anda bizim söyleyemediğimiz kavramları toplumsal yapıda herkes söylüyor, sivil toplum örgütleri söylüyor, barolar söylüyor, insan hakları savunucuları söylüyor, herkes konuşabiliyor ama biz bunu yazıp Meclis Başkanlığına verdiğimizde önergemiz iade ediliyor. Yani Parlamentoda düşünce ve ifade özgürlüğü kaldırıldı ve tam anlamıyla bir sansür uygulanmaktadır. Bu sansürdür, bunun başka bir izahı yok.

Cezaevlerinde mektup okuma komisyonları olur, o mektup sakıncalı mı, değil mi; biz ilgili kişiye verelim mi, vermeyelim mi? Şu anda soruyoruz, Meclis Başkanlık Divanındaki başkan vekiline -bunu gündeme getirmeleri de önemli- acaba önerge okuma komisyonu mu var, öyle bir birim mi kuruldu? Nedir yani, hak ihlali demek? İşkence yapan cezasız kalıyor, milletvekili işkenceyi soramıyor. Cevap verilsin bize, yoktur densin, vardır densin ama bu gerçekten korkunç bir tablodur. Bu sansürün, bu düşünce ve ifade özgürlüğünün Parlamentoda kısıtlanması, demokrasinin en temel işlerlik kazanması olması gereken yerin artık Parlamento olmadığı gerçeğini de ortaya koymuştuk, bu nedenle bize ilişkin bütün milletvekillerine söylüyorum. Bu önergeyi kabulünüzü talep ediyoruz. Gelin, bunu araştıralım..