Politika

HDP'den AKP'ye mesaj: Koalisyon için sorumluluk üstlenmeye hazırız

Figen Yüksekdağ: Mantıklı olan AKP ve CHP’nin koalisyon koşullarını zorlamasıdır

13 Temmuz 2015 10:49

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, bugün AKP-CHP görüşmesi ile başlayacak olan koalisyon müzakerelerine ilişkin olarak, "Biz azami programda uyumu dayatmıyoruz, bütün HDP programını bir koalisyon şartı olarak sunacak değiliz" dedi. "Mantıklı olan ve ilk yapılması gereken seçimden birinci ve ikinci parti olarak çıkan AKP ve CHP’nin koalisyon koşullarını zorlamasıdır" diyen Yüksekdağ, "Eğer bir koalisyona ihtiyaç varsa biz bu doğrultuda sorumluluk üstleniriz" ifadesini kullandı.

"HDP olarak erken seçimi istemediklerini" vurgulayan Yüksekdağ, olası bir yeni seçimde "HDP'nin alacağı oy oranının da yüzde 15'e inmeyeceğini" öngördüklerini söyledi.

Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'in sorularını yanıtlayan (13 Temmuz 2015) Yüksekdağ'ın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:

'HDP programını koalisyon şartı olarak sunmayız'

 

- Başbakan Davutoğlu koalisyon görüşmelerinin ilk turunda çarşamba günü sizinle de görüşecek. Ne söyleyeceksiniz kendisine?

Seçim kampanyamız süresince ne söylediysek Sayın Davutoğlu ile yapacağımız görüşmede de aynısını söyleyeceğiz. Temel ve vazgeçmeyeceğimiz başlığımız Türkiye’nin demokratikleştirilmesi. Eğer Davutoğlu’nun niyeti ve samimiyeti Türkiye’yi demokratik ve kurucu bir sürece götürmekse bizden alacağı cevap da olumlu olacaktır. Ama ne yazık ki bu zamana kadar AKP cephesinden aldığımız mesaj ve sinyaller çok olumlu değil. Davutoğlu kısa bir süre önce yaptığı açıklamada koalisyon seçenekleri için sadece CHP ve MHP’yi işaret etti. HDP’yle koalisyon seçeneğinin olanaksız olduğunu ifade eden kendisidir.

Biz kapılarımızı hiçbir zaman kapatmadık. 8 Haziran sabahından itibaren daha doğru bir koalisyon seçeneğinin ortaya çıkarılması için sorumlu ve sağduyulu bir yaklaşım sergiledik. Ama aynı şeyi siyasi iktidar için söylemek çok zor.

- HDP’nin de seçim kampanyasından beri Ak Parti ile bir koalisyonun içinde yer almama yönünde bir tavrı oldu sanki. Siz 8 Haziran’dan itibaren AK Parti’li bir koalisyon formülüne kapıyı açık tuttunuz ama kategorik ret oradan geldi, öyle mi?

Biz baştan itibaren koalisyon ekseninde yapılacak bütün tartışmalara kapımız açık ve her şeyi yeniden tartışmaya ve ele almaya hazırız dedik. Bu çok net bir şeydir, bizim tutumumuzda bir belirsizlik ya da fluluk yoktur. Ama herkesin bildiği ve bizim de net ifade ettiğimiz bir gerçek var; biz ‘AKP ile koalisyon kuracağız’ diye bir kampanya yapmadık. Her parti kendisi iktidar olmak için kampanya yapar. Ama 8 Haziran günü bir tablo ortaya çıktı. Bizim üstlenmemiz gereken sorumluluk da şuydu; eğer bir koalisyona ihtiyaç varsa biz bu doğrultuda sorumluluk üstleniriz. Bu bizim bir erken seçime gitme sürecini ortadan kaldırabilmek için üstlenmemiz gereken bir sorumluluktu.

- Çarşamba günü size geldiğinde velev ki Davutoğlu sürpriz bir şekilde ‘sizinle de koalisyona açığız’ mesajı verirse, siz de buna yeşil ışık yakar mısınız?

Çok net söyleyebilirim. Bizim Merkez Yönetme Kurulu'muzda hazırladığımız ve pazartesi de (bugün) yeniden değerlendireceğimiz 15 maddeden oluşan temel bir çerçevemiz var. Bu çerçeveyi tartışacağız kendileriyle. Kabaca bir takım mecburiyetler üzerinden bir koalisyon pozisyonu tartışılamaz. Her parti kendi politikalarını, önceliklerini ortaya koyar. Biz azami programda uyumu dayatmıyoruz, bütün HDP programını bir koalisyon şartı olarak sunacak değiliz. Acil öncelikli 3 temel başlıkta gelin birlikte adım atalım diyeceğiz; adalet, demokrasi ve barış.

- Başbakanlık ‘nezaket ziyareti’ diyor. Davutoğlu’nun özetle sizinle kerhen görüşeceğini mi düşünüyorsunuz?

Tabii ki, gerçekte böyle. Nezaket için yine teşekkür ederiz ama bunun gerçek bir karşılığı yok. Gerçek, AKP’nin HDP ile koalisyon kurmak istemediği gerçeğidir.

 

'Seçmen iradesi AKP-CHP dedi'

 

- Mevcut koşullarda sizin için olası tek koalisyon ortağı CHP gibi görünüyor. Ama o birliktelik de matematiksel olarak bir hükümet çıkarmaz.

Seçmen iradesinin bize işaret ettiği bir yol var aslında. Mantıklı olan ve ilk yapılması gereken seçimden birinci ve ikinci parti olarak çıkan AKP ve CHP’nin koalisyon koşullarını zorlamasıdır. Seçim sonuçlarının mantığının doğal sonucu budur.

- MHP lideri Bahçeli de aynı şeyi söyledi. HDP de seçim sonucunun doğal mantığını ‘büyük koalisyon’ ihtiyacı olarak mı okuyor?

Öyledir ama... Siyasetin matematiğinin söylediği bazı şeyler vardır, reel şeyler. Bir tesadüf de değil.

- Peki siz AK Parti-CHP hükümetine destek verir misiniz? CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gönlünden geçenin sizin de destek verdiğiniz üçlü bir formül olduğunu söylüyor.

Biz buna zorluk çıkarmayız. Olası bir AKP-CHP koalisyonunun bizim dışarıdan vereceğimiz desteğe ihtiyacı yok zaten. Kurabilir, güvenoyunu da alabilir. Özel olarak destek olmaya ihtiyaç yok.

 

'AKP-MHP siyasi savaş alanını genişletir'

 

- AK Parti-MHP seçeneği HDP için ne anlama geliyor?

Bir savaş hükümeti anlama gelir. Bir gerilim ve çatışma koalisyonu anlamına gelir. Bir savaş çıkarmayacaksa bile gerilim ve çatışma siyasetini tırmandıracak demektir. Zaten böyle bir koalisyon kurulmaya kalmadan, AKP’nin şu ara dönemde bile Suriye’ye müdahale hazırlığı olarak değerlendirilen tavrı böyle bir gerilim zeminine Türkiye’nin çekildiğini gösteriyor. Bunun üzerine bir de AKP-MHP koalisyonunu eklerseniz savaş siyasi alanı genişleyecektir, daha da fazla kurumsallaşacaktır. Türkiye’nin böyle bir koalisyona ihtiyacı yok.

 

'Erken seçim olursa yüzde 15'in altına inmeyiz'

 

- Erken seçim sizin açınızdan AK Parti-MHP koalisyonuna yeğ midir?

Şu an bir erken seçim bizim tercih ettiğimiz bir şey değildir. İki sayılan seçenek açısından bizim duruşumuzu değiştirecek bir fark yok. Biz iki koşulda da Türkiye’nin görebileceği en iyi muhalefeti yapmaya adayacağız kendimizi. Biz bundan sonraki süreçte kendimizi bir iktidara hazırlama yönünde ilerleyeceğiz.

- Erken seçimi kesinlikle tercih etmemenizin nedeni HDP’nin tekrar baraj sorunu yaşama olasılığı mı?

Hayır, asla. Erken seçim şu an erken seçim isteyenler için büyük bir risk. Bu riski neden göze aldıkları onların tartışma konusudur.

- Yazılanlara, çizilenlere bakılırsa erken seçimde Cumhurbaşkanı’nın yüzde 44-45 bandını yakalama hedefi var. Hatta şimdiden bunun yakalandığını iddia eden anket firmaları var. HDP’nin oyları bazılarının iddia ettiği gibi düşüşte mi?

Bize gelen anket sonuçlarına göre yeni bir seçim olursa yüzde 14.2 oy alabileceğimize dair öngörüler var. Şu konuda çok emininiz; yeni bir seçim yapılsa Halkların Demokratik Partisi yüzde 15’in altına düşmez. Bunu çok net, daha yüksek bir güvenle söyleyebilirim. Yüzde 16-17 bandına doğru oylarımız tırmanabilir ama yüzde 15’in altına düşeceğini düşünmüyorum. 7 Haziran seçimlerinde bize oy verenlerin dışında oy vermeyi çok isteyip de alışkanlıkları ve kaygıları nedeniyle sandık başında vazgeçenler de oldu.

- O kaygıları 7 Haziran sonrasında mı giderdiniz?

Çok önemli ölçüde giderildi. Kampanya bitti ama biz yine saha çalışmasına devam ediyoruz. Gittiğimiz her yerde bize iki şey söylüyorlar. Birincisi, emanet oy tartışmasından dolayı eleştiriyorlar. ‘Oyumuza emanet demeyin, bizim oyumuz kalıcıdır, isteyerek ve bilerek oy verdik. Oyumuz helal olsun’ diyorlar. İkincisi de, kaygılarından, korkulanlarından dolayı oy vermeyenler seçimlerden sonra izlediğimiz verdiği sözlerin arkasında duran duruşumuz nedeniyle bir ikna durumu yaşıyorlar. Biz 7 Haziran’dan önce ikna edemediğimiz seçmen kitlesini seçimlerden sonra ikna etmeyi başardık. Bizim üzerimizde oynanan savaş siyaseti oyunlarına rağmen çok güçlü bir direnç gösterildi parti kademelerinden. Artık hiçbir yoldan çıkarma hamlesiyle rayından çıkmayacak bir HDP var.

Söyleşinin tamamı için tıklayın.