Gündem

HDP: Kılıçdaroğlu'nun yanındayız

"AKP artık bir parti olmaktan çıktı bir Erdoğan şirketi haline dönüştü"

22 Ağustos 2017 12:57

HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun tutuklanacağı yolundaki iddiayla ilgili olarak "AKP bu hamlesiyle parlamentonun birinci muhalefetini de rehin almak istediğini gösteriyor” dedi. Kemalbay, sözlerinin devamında "Bu saldırıyı birlikte mücadele ederek karşılaması gerekiyor. Biz Kılıçdaroğlu’nun yanındayız" ifadesini kullandı.

Dihaber'den Gökhan Öner ve Ruken Demir'in sorularını yanıtlayan Kemalbay'ın açıklamalarının ilgili bölümü şöyle:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tutuklanacağına dair söylemler yüksek sesle dillendiriliyor. Böyle bir şey mümkün mü?

20 Mayıs’ta eş genel başkanlarımızın dokunulmazlıkları kaldırıldığında şunu söylemiştik: Bu yapılan demokratik siyasetin tasfiyesidir. Sadece HDP’ye yönelik gerçekleştirilmiyor. Aslında AKP, biat etmeyen bütün siyasi yapı ve toplumsal kesimleri böyle bir tasfiyeyle karşı karşıya bırakacak bu oldukça aşikardı. Fakat CHP bunu kavramakta zorlandı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ‘Anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz’ dedi. Bu aslında kendi siyasi geleceği açısından önemli bir karardı. Bu kararın bugün sonuçları yaşanıyor. Bizler bu karara elbette ki karşıyız. HDP’ye yöneltilen siyasi tasfiye operasyonları HDP’yi etkisizleştiremedi. HDP mücadelesine devam ederek umut olmaya devam etti. 

Bu sefer CHP’ye yönelmiş görünüyor. CHP’nin de burada en güçlü bir direniş sergilemesi gerekiyor. Bu saldırıyı birlikte mücadele ederek karşılaması gerekiyor. Biz Kılıçdaroğlu’nun yanındayız. Onun ve partisinin hukukun bir sopa olarak kullanılıp tasfiye edilmesine elbette ki karşı çıkıyoruz. Dayanışma içerisinde olacağımızı söylüyoruz. Bu hamlesi ile parlamentonun birinci muhalefetini de (CHP) rehin almak istediğini gösteriyor. 

CHP’nin Çanakkale’de yapacağı Adalet Kurultayı’na yönelik partinize katılım yönünde bir davet var mı? HDP olarak bu kurultay hakkında ne düşünüyorsunuz?

Demokrasi mücadelesinde atılan her adım kıymetli ve biz şu anda bir davet almış değiliz. Davet aldığımız durumda yetkili kurullarımızla bunu değerlendireceğiz. Her zaman dayanışma ve desteğimizi sunduğumuzu söylüyoruz. Şu anda önemli bir demokrasi sınavı ile karşı karşıyayız. Zamana karşı yarış içerisindeyiz. O nedenle kurultayın böyle bir mücadeleye hizmet etmesini diliyorum. Hızlı bir şekilde AKP Saray ilişkisini geriletecek bir yan yana geliş, bir program, güç, yetkinlik olsun istiyoruz. Bu konuda yapılan çalışmaların yanındayız.

AKP’de son dönem yaşanan istifalara gelirsek. Özellikle bölge kentlerinin yönetimleri bir bir istifa ediyor…

Yeni rejim tartışmaları aslında Türkiye’de faşist bir diktatörlüğün nasıl kurulacağı tartışmalarıdır. Bilmediğimiz yeni rejim değil bu… Faşist iktidarını sürdürebilmek için arayış içerisinde. Bu arayışı da kendine sormuyor, yani bu ‘metal yorgunluğu’ aslında Erdoğan’ın kendisinde var. Çünkü her şeye karar veren o. Partisindeki bağımsız düşünebilen, bir miktar da olsa özgün ağırlığı olan insanları da tasfiye etmiş durumda. Bir grup propagandistle çalışıyor. Ya da bir şirketin memurları ile çalışıyor. AKP artık bir parti olmaktan çıktı bir Erdoğan şirketi haline dönüştü. Buna rağmen böyle bir fatura çıkarttı ve sanki yeni bir yenilenme yaşıyormuş gibi yola çıktı. İlk önce de Kürdistan’da başlaması manidardır. 16 Nisan’daki iflas etmişliğin faturasını kendisine çıkartmıyor da bu faturayı oradaki kendi partililerine çıkartıyor. Bunu daha çok yaşayacak. Çöküşe doğru gidiyor artık yönetemez duruma gidiyor. Yeter ki biz onun karşısında birleşelim ve demokrasi mücadelesi güçlendirelim, sokağı sağlam tutalım. 

Abdullah Öcalan'la görüşmek isteyen ailesi ve avukatlarının tüm başvuruları reddediliyor. Öcalan'dan 11 Eylül 2016'dan bu yana haber yok. İmralı'da süren tecridi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kolombiya 52 yıldır süren savaşı bitirmeyi başardı ve bu günlerde artık savaşın son nefesini verdiğini söylüyorlar. Biz ise Sayın Abdullah Öcalan’ın başlattığı barış projesini 2 yıl yaşadık. Bu 2 yılda0 tabutlar gelmemeye başlamıştı ve halklar demokrasi, barış konuşuyordu. Ve ne zamanki savaş politikaları tekrar devreye konuldu, savaştan, kandan beslenenler iktidarlarını kaybedeceklerini anladı büyük bir tecrit başlattılar. Sayın Abdullah Öcalan nezdinde susturulan, tecrit ettirilen barış ve demokrasi mücadelesidir. O yüzden biz tekrar barışın konuşmasını istiyoruz. O tecridin kalkmasını ve kadınların, halkların konuşmasını istiyoruz. Bizler de savaşı bitirebiliriz. Buna muktediriz. Savaştan, kandan beslenenleri geriletmeden de bu mümkün değildir. AKP ile asla bir barış mümkün değil. O yüzden burada durmamız gerekiyor, faşizmi durdurmamız gerekiyor. Barışı birlikte inşa etmemiz lazım. Bu mücadelenin bir parçası da tecride karşı mücadeledir. Çünkü tecrit demek bu gün yaşadığımız abluka, savaş, çatışma, diktatörlük uygulamaları demektir.