Çevre

Hayvanları Koruma Kanunu’nun son hali

CHP Milletvekili Melda Onur, Kurban Bayramı’nın ilk gününe denk gelen 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü'nde, kanunun son durumunu anlattı

04 Ekim 2014 14:47

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Melda Onur, Kurban Bayramı’nın ilk gününe denk gelen 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü'nde, Hayvanları Koruma Kanunu’nun son şeklini ve bu şekil verilene dek yaşadıkları süreci Bianet'e yorumladı:

“5199 Sayılı Kanunun değişmesi için yapılan mücadele uzun. Onu ileriki satırlarda anlatırım. Öncelikli olarak neyi başardık neyi başaramadık kısaca onları yazalım:

  • Doğal Yaşam Parkları muamması şimdilik durduruldu. Yani aşılanıp, küpelenmek üzere belediyelerce sokaklardan toplanacak hayvanlar, ortamlarına yani sokaklarına geri bırakılacak.
  • Yeni Yunus Parkı - yasanın geçmesi itibarıyla - açılamayacak; mevcutlar ise kapanmamakla beraber yeni yatırım yapılamayacak, işletme ömrünü tamamlaması beklenecek.
  • Yeni hayvanat bahçelerinin açılmasını engelleyemedik. Ancak hazırlanacak bir yönetmelikle açılma koşuları ağırlaşacak.
  • Tehlikeli tür tanımını ortadan kaldırdık. Artık dogolar, pitbull'lar toplanamayacak.
  • Sokak hayvanları üzerinde deney yapılamayacak. Yasak.
  • Hayvanları kasıtlı olarak öldüren, işkence ve tecavüz edene hapis cezası verilecek.

Daha çok konu var, ama bunları öne almamın nedeni kamuoyunda en çok tartışılanlar ve yanlış bilinenler. Devam edelim:

 

Kısa tarihçe...

 

Türkiye'de hayvan hakları mücadelesi ile anılan Emel Yıldız, bilinen adıyla ‘Panter Emel’e buradan koca bir selam göndermek gerekiyor. Her ne kadar bu aktivizmi olumsuzlayanlar tarafından negatif bir figüre dönüştürülmeye çalışılsa da; bugün eğer hayvan hakları bu noktaya gelmişse burada Emel Yıldız ve arkadaşlarının hakkı ödenmez.

AKP iktidarının ‘bizden önce yoktu’ listesindeki 5199 sayılı yasa, 2004 yılında yapıldı. Ancak her alanda olduğu gibi yasa çıkınca bu alandaki eksikler de ortaya çıktı. Yasa içerisindeki açık noktalar hayvan hakları savunucularını ve STK'larını harekete geçirdi.

TBMM'de 24. Dönem başlar başlamaz, 2011-2012 yasama yılında bu konuya en az benim kadar kafa yoran milletvekili arkadaşım Umut Oran ile birlikte bir değişiklik taslağı hazırlığına başladık. Bu süre zarfında bize ulaşan ve bizim ulaşabildiğimiz aktivistler, gönüllü kuruluşlarla çalıştık, HAYTAP'tan destek aldık, belediyelerden görüş istedik ve AB müktesebatını taradık. Sonunda bizce iyi olan bir değişiklik teklifi hazırladık. CHP olarak sunduğumuz bu taslak AKP Hükümetini de hareketlendirdi. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'na talimat vererek kendi taslaklarını hazırlattı. Bu arada 15 Şubat 2012'de TBMM tarihinde ilk kez, bir bakanla birlikte dört parti milletvekilleri ve hayvan hakları savunucularıyla birlikte ortak basın toplantısı yaptık.

 

Tasarı hayal kırıklığı oldu

 

Ama AKP'nin taslağı çıkar çıkmaz kızılca kıyamet koptu. Zira yasada çok az madde değişmişti ve çok tehlikeli düzenlemeleri getiriyordu. Üstelik bu taslağın CHP teklifi olduğunu sanan hayvanseverlerin hışmına biz de uğradık. Taslakta şiddetle karşı koyulan ‘Doğal Yaşam Parkları’ tanımı vardı. Yani, adı ‘Doğal Yaşam Parkı’ ama, şehir hayvanlarını insanlardan uzakta ölüme mahkum edecek sürgün yerleri. Bir diğer tehdit, bir süredir yönetmeliklerle toplatılan tehlikeli tür tanımı yasaya giriyor ve dört cins köpek yasaklanıyordu. En çok şikayet edilen hayvanlara işkence etme, tecavüz etme, öldürme karşılığı para verip kurtulma konusunda ciddi bir ceza artırımı da yoktu. Bu arada bizim teklife dönersek, mevcut teklifteki uyutma ve deney maddelerinde iyileştirme öngörmüştük. Ama ‘Hayvan haklarını koruyan böyle bir yasada deney ya da uyutma olmaz’ eleştirisi alınca bu maddelere hiç dokunmamak ve bu iki maddeyi komisyonda tartışmaya açmak üzere teklifimizi değiştirdik.

Derken uzun yürüyüşler, milletvekillerinin posta kutularını kilitleyen mektuplar sonucu AKP de teklifini değiştirerek, değişiklik yapma işini ilgili meslek örgütleri ile STK'ların ağırlıklı katılımıyla toplanacak Çevre Komisyonu'nuna bıraktı. Tabii bu aşamaya öyle kolay da gelinmedi, onu da bir kenara not edelim.

 

Komisyonda kıyasıya mücadele

 

19 Şubat 2014 tarihinde Çevre Komisyonu ilgili STK'lar, meslek örgütleri, gönüllülerle toplandı. İlk gün komisyon bütün katılımcıları dinledi, mevcut kanunu ve iki ayrı değişiklik teklifini sundu. Daha sonra alt komisyon oluşturuldu. Bu komisyon köpek eğitmenlerinden horoz dövüştürenlere, hatta köpek tarafından ısırılanlara kadar herkesi dinledi. Barınaklar gezildi, belediyeleri ilgili birimleriyle toplantılar yapıldı. Alt komisyon, herkesin aradığını içinde bulacağı gayet güzel bir teklifi hazırladı. Ama sırada Komisyon vardı.

Teklifin görüşüleceği çevre komisyonu 11 Haziran 2014 tarihinde toplandı. Ama bir tuhaflık vardı. Bir gece önce ilgili STK'ları aradığımda kimse davet almadığını söylüyordu. Bu bir felaket olurdu, zira teklifi önergelerle deleceklerini ve savunmanın bu şekilde zayıf kalacağına emindim. Gece kim var kim yok aradım. O gün salonda inanılmaz bir kalabalık vardı. Kanunun üzerinden geçilmeye başlandığında, gerçekten de önergelerle teklifin bambaşka bir hal almaya başladığını gördük. Zira deney maddesi, yunus parkları, küpelenmek üzere toplanacak hayvanların bırakılacağı yerler ile ilgili önergeler geliyor ve pek de tartışılmadan geçiyordu. Gelenler şoktaydı. İlk 4 maddenin geçmesinin ardından toplantıya 1 hafta ara verildi.

Madem öyleydi, o halde biz de önerge yağmuru yağdırmalıydık. Ama görüşülen ilk 4 madde yeniden görüşülmeliydi. 19 Haziran 2014 tarihinde yapılan ikinci toplantı kıran kırana mücadele halinde geçti. Önergeler yağıyor, kimi reddediliyor, bürokratlar savunmada, aktivistler taleplerinde ısrarlı, ortam geriliyor. Derken Komisyon Başkanı Erol Kaya ile katılımcılar arasındaki gerilimin dozu artınca salon birden HAYTAP Dönem Başkanı Nesrin Çıtırık'ın ‘biz köle değiliz’ çığlıkları ile çınladı. Çarşının karışması ve toplantıya zorunlu ara verilmesinin ardından doğrusu ‘bu toplantı artık bitti’ karamsarlığındaydım. Salondan kimsenin ayrılmamasını rica ederken, Komisyon Başkanının odasına davet aldım. Bakan Eroğlu gelmişti ve komisyon sivil toplumla uzlaşma yolunu seçmişti.  Katılımcıların talepleri en yüksek ölçüde karşılanıyordu.

Nerelerde savaştık ve kazandık?

 

DOĞAL YAŞAM PARKLARI-BESLENME NOKTALARI:

Alt Komisyonda Doğal Yaşam Parkları muammasını aşmıştık ama komisyon toplantısında Mehmet Metiner bir önerge ile Beslenme Odakları önermiş ve apar topar geçirilmişti. Beslenme odağının ne olduğu, nerelerde olduğu tartışma konusuydu. Komisyon toplantısında en çok zorlandığımız ve mücadele verdiğimiz konulardan biri bu oldu. Sonunda kazandık ve besleme noktalarındaki tereddüt giderildi. Sokaktan alınan hayvanlar bakımları yapıldıktan sonra ortamlarına yani sokaklarına geri bırakılacak. Yalnızca okul, ibadethane, hastane, çocuk oyun alanları gibi alanlar ile toplumun yoğun olarak bulunduğu alanlara konmasın diye bir kısıt kondu. Bunu takipteyiz.

DENEYLER:

Bir süre önce çıkarılan bir yönetmelikle sokak hayvanlarının üzerinde deney yapılması konusu açık bırakılmıştı. Deney hayvancılığının ticarileştiği ve bilimsel olamayan pek çok çalışma için hayvanların deneylerle sakatlanıp öldürüldüğü Türkiye'de bu kez sahipsiz sokak hayvanları deney kurbanı olacaktı. Bu deneylerin yasa ile yasaklanması için büyük mücadele verildi Komisyon'da. Tam umutlar tükenmişken AKP İzmir Milletvekili Aydın Şengül’ün yaptığı konuşma ve verdiği destekle bu engeli de aştık. Ayrıca yapılacak deneysel çalışmalar AB Direktiflerine bağlandı.

YUNUS PARKLARI:

İki toplantılı mücadelede en önemli kazanım Yunus Parkı Lobisinin onca bastırmasına rağmen, yeni yunus parklarının açılamayacak olması oldu. Kara ve su sirkleri ile yunus parkları yasaklandı. Ancak mevcutlar kaldı. Mevcut işletmeler de hayvan sayısını artırma; yeni şube açma gibi yollarla kapasite artıramayacak, üretim yapamayacak, Orman ve Su İşleri Bakanlığın izni olmaksızın işletme hakkını devredemeyecek. Yunus parklarının hayvan refahına uygun olarak düzenlenmesi için kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde Orman ve Su İşleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.

PETSHOP'LAR:

Petshopcular da bastırdı. Hayvanların petshop üzerinden satışları konusu tartışmaların odak noktalarından biriydi. Burada bir geçiş süresi talep edildi ve bu geçiş süresi sonrası hayvan satış yerlerinde satışı yapılacak hayvanların ancak buralarda hayvan üretim çiftlikleri ve bakımevlerindeki bulundurulabileceği şartı getirildi. 31.12.2016 tarihi itibarıyla petshoplarda artık hayvan satılamayacak.

 

HAPİS CEZALARI:

 

Hapis cezası getirilen fiiller de şöyle:

  • Kasten öldürme 4 ay-3 yıl; işkence ile öldürme halinde yarı oranında artış
  • İşkence 3 ay- 2 yıl
  • Cinsel ilişki 3 ay-2 yıl
  • Hayvan dövüştürme (folklorik olanlar hariç) 6 ay – 2 yıl
  • Kas ve çene yapısı güçlü hayvanı başıboş bırakmak 4 ay- 2 yıl

Önemli para cezaları:

  • Hayvanı acı, ıstırap çekecek şekilde film çekimi, reklam ve benzeri işlerde kullanmak 2 bin TL
  • Yunus parklarıyla ilgili yükümlülüklere aykırı davranış; ruhsat iptali ve hayvan başına 25 bin TL
  • Hayvana kasıtlı olarak kötü davranmak, psikolojik acı çektirmek, aç ve susuz bırakmak, sokağa terk etmek 3 bin TL
  • Kas ve çene yapısı güçlü hayvanları ağızlıksız ve tasmasız dolaştırmak 1.000 TL

Biz hayvan hakları derken, 4 günlük kurban bayramında ne yazık ki yine o bildik görüntülere tanık olmak zorunda kalacağız. Oysa etik hayvancılık, acısız kesim için her şey hazır. Diyanet bile fetva verdi. Daha ne bekliyoruz..."

 

 

CHP'den Şero onaylı genelge

 

CHP, 4 Ekim Dünya Hayvan Hakları günü dolayısıyla, CHP'li belediyelerden hayvan haklarını önceleyen bazı iyileştirmeler yapmalarını isteyen bir genelge yayımladı. Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve Genel Sekreter Gürsel Tekin'in de imzasının bulunduğu belgenin altında, partinin kedisi Şero'nun da “uygundur” imzası yer aldı.

Anadolu Ajansı’nın haberine göre, genelgede sokak hayvanlarının da tıpkı insanlar gibi “ekolojik sistemin bir parçası olduğu” vurgulandı. "Sokak hayvanlarının yaşam haklarının korunması ve yaşam kalitelerinin yükseltilmesi açısından yerel yönetimlere önemli sorumluluklar düşmektedir" notunu düşen CHP, hayvan haklarıyla ilgili atılması gereken adımlara dikkat çekti: 

"Sokak hayvanlarının rehabilitasyonu kadar yaşadıkları alanlarda vatandaşlarla uyum içinde yaşamaları için gereken tüm önleyici ve koruyucu eylem ve mekanizmalardan bizler sorumluyuz. Bu bilinç ve farkındalıkla CHP'li belediyeler olarak olması beklenenden daha fazla çalışmamız gerekmektedir. Sokakta yaşayan hayvan nüfusunun fazla olması, belediye hizmetlerinin ve imkanlarının yetersizliği ve diğer sosyal meselelerin önceliği gibi bir takım nedenlerden ötürü kimi yanlış ve eksik uygulamalar, vatandaşlarımız ve sivil toplum örgütlerimiz tarafından sıkça dile getirilmektedir. Planlı ve programlı birkaç adımla bu sorunların çözümlenebileceğini başarılı belediyelerimizin çalışmalarından görmekteyiz."

 

‘Sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa komşularınız güzel insanlardır’

 

Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun tasarısıyla belediyelere de bu konuda yetki ve sorumluluk verildiği dikkat çekilen genelgede, belediyelerde veteriner işleri müdürlüğü kurulması, veteriner sayısının artırılması, hayvan barınaklarının koşullarının Avrupa standartlarına getirilmesi, kentlerin uygun yerlerine suluk ve yem makinelerinin yerleştirilmesi gibi hayvan haklarını önceleyen bazı iyileştirmelerin yapılması istendi.

Genelgede, "Bir kentin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa orada yaşayan komşularınız güzel insanlardır" sözünden referansla hareket etmenin önemine de değinildi.

 


 

 

İlgili Haberler