Gündem

"Hayatı boyunca FETÖ'yü deşifre eden bizlere iftira atılarak ne yapılmak isteniyor?"

"Hapisteyken basın özgürlüğü ödülü alan dünyadaki ilk gazeteci oldum"

02 Ağustos 2017 13:27

Gizli tanığın ifadeleriyle başlatılan 'FETÖ' soruşturmasında tutuklanan üç Sözcü gazetesi çalışanından biri olan muhabir Gökmen Ulu cezaevinden gazeteci Uğur Dündar'a mektur gönderdi. "Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme" ile "Cumhurbaşkanı'na süikasta yardım etme" iddialarıyla tutuklanmasına mektubunda tepki gösteren Ulu , "Çok merak ediyorum doğrusu, meslek hayatı boyunca FETÖ'yü deşifre eden ve kötülüklerini anlatan bizlere FETÖ'cü iftirası atılarak ne yapılmak isteniyor?" dedi.

Sözcü yazarı Uğur Dündar'ın "Gökmen Ulu'dan mektup var!..." başlığıyla (2 Ağustos 2017) yayımlanan yazısının tamamı şöyle:

Sevgili okurlarım,
kısa bir süre önce, SÖZCÜ'yü hedef alan operasyon kapsamında tutuklanan muhabir kardeşim Gökmen Ulu'ya bir mektup yazarak gazetemizin sahibi Burak Akbay ile kendisinin ve Mediha Olgun arkadaşımızın büyük bir haksızlığa uğradıklarını ifade etmiştim.
Ayrıca yandaş yazarların bile kabul ettikleri, FETÖ ile mücadeleyi sulandırmak ve FETÖ'cülerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir şeye yaramayacağını söyledikleri bu yanlıştan biran önce dönüleceğini umduğumu belirtmiştim.
Gökmen'den cevap gecikmedi.
İşte gelecekte gazetecilik okullarıyla hukuk fakültelerinde ders olarak okutulacağından hiç kuşku duymadığım o mektup:

*  *  *

“Çok sevgili ustam, dostum, Uğur Ağabeyim,
Mektubunuzu duygulanarak ve umutlanarak okudum. Beni yüreklendirdiniz. Türkiye'nin en güvenilir insanının güvenine mazhar olmaktan ayrıca kıvanç duyuyorum.
İzmir'in masmavi sularında bolca balık tuttuğumuza ilişkin rüyanız ne güzel. Ne yazık ki bir fırtına beni memleketimin dingin sularından, sevdiklerimden ve yuvamdan kopararak uzak diyarlara sürükledi. Azgın dalgalar arasında boğulmamak için çırpınırken, ailemle birlikte ilk can simidini atan siz oldunuz. Ve SÖZCÜ Ailesi… Ve milletvekillerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, halkımız…

*  *  *

Merak etmeyin, iyiyim ve çok mutluyum. Her fırtına diner elbet. Dilerim geride bıraktığı hasar çok büyük olmaz.
Kötülüğe karşı iyilikle direniyorum. Haksızlığa, tutsaklığa, hukuksuzluğa karşı hukukla mücadele ediyorum.
Bu satırları 24 Temmuz Basın Bayramı haftasında Silivri Cezaevi'nden yazdırıyorum (Sesli kamera kaydı ve infaz koruma memuru refakatindeki görüşme odasında ben söylüyorum, avukatım yazıyor. Çünkü mektup yazmam bile yasak!..)
Ne kadar ironik ve manidar, öyle değil mi?..

*  *  *

Bu arada hapisteyken basın özgürlüğü ödülü alan dünyadaki ilk gazeteci oldum. Gazeteciliğim nedeniyle beni bu saygın ödüle layık gören İzmir Gazeteciler Cemiyeti'ne ve Karşıyaka Belediyesi'ne çok teşekkür ederim. Gazeteciliğim nedeniyle bana zulmü layık gören ve zindana kapatanlara ise teessüf ederim.
Normal bir ülkede ünlü gazeteci vardır, kahraman gazeteci yoktur. Eğer bir ülkede gazeteciler kahraman oluyorsa, bu, orada adalet ve demokrasinin can çekiştiğinin en basit göstergesidir. Sade yaşantımda yalnızca oğlumun kahramanı olmayı yeğlerim.

*  *  *

Sevgili Uğur Ağabey,
Bize kurulan kumpas açığa çıkmıştır. İftiraya dayalı algı operasyonu tutmamıştır. Halkımız bunu yutmamıştır. Çünkü toplumun yargısı bağımsızdır.
Büyük resme bakıldığında, yaşananların farkındalığı ve olgunluğu içindeyim! Bize yapılan algı operasyonunda benim haberimin malzemeleri arasına katıldığı, asıl hedefin patronumuz Burak Akbay ve gazetemiz SÖZCÜ'yü susturmak ya da yıldırmak olduğu anlaşılıyor.
Bu tutum basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkına olduğu kadar, hukuka, Türkiye demokrasisine ve toplumsal barışa darbe vurmak anlamına geliyor ve ülkemizin ulusal çıkarlarına da zarar veriyor.
Çok merak ediyorum doğrusu, meslek hayatı boyunca FETÖ'yü deşifre eden ve kötülüklerini anlatan bizlere FETÖ'cü iftirası atılarak ne yapılmak isteniyor? Devlet ve millet olarak ciddiyetle ve topyekûn sürdürmemiz gereken FETÖ ile mücadeleyi kimler, hangi niyetle sulandırmak ve sekteye uğratmak istiyor? Bu hayati hatadan bir an önce dönülmesini umuyorum.

*  *  *

Sevgili Ağabey,
Beni bilirsiniz, halkımızın acıları ve ülkemizin savrulduğu tehlikeler kendi derdimi bastırıyor. Hatırlarsanız, gözaltına alınmamdan birkaç gün önce yaptığımız röportajda Türkiye'nin hem iç bunalımlarını değerlendirmiş, hem de küresel ve bölgesel güçlerin kıskacı altında olduğunu vurgulamıştık. Çıkış yolunu da bulmuştuk. Çare, bütün halkımızın insan haklarına dayalı, laik, Cumhuriyet ve çağdaş demokrasi temelinde onurlarını birleştirmesidir. Unutmayalım ki hepimiz aynı geminin içerisindeyiz.

*  *  *

Ben, Çanakkale şehidi Mülazım Evvel Mehmet Bey'in torunuyum. Ege'nin Efe'sini oğlumun adına vermiş bir babayım. Bu güzel vatan, dedelerimizden miras değil, evlatlarımıza bırakacağımız mukaddes bir emanettir.
Haberci Gökmen olarak işimi yapmak, toplumun bilgi edinme hakkına hizmet etmek istiyorum. Yurdumuzun bütün çocuklarının güzel, huzurlu ve mutlu bir geleceği olsun istiyorum.
Sevgili Uğur Ağabey,
Dostluğunuzun ve öğrenciniz olmanın onurunu ömrümün sonuna kadar yüreğimde taşıyacağım. Size, değerli ailenize, dostlarımıza, Dikili, Karşıyaka, İzmir ve tüm halkımıza sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.
Saygı, sevgi, beraberlik, dayanışma ve hoşgörü duygularımla… “
Gökmen ULU
SÖZCÜ Gazetesi Muhabiri