Gündem

"Halk, seçim kampanyalarında kamu kaynaklarının kullanımı normal karşılıyor"

Denge ve Denetleme Ağı seçim döneminde siyasi partilere yapılan bağışlar ve kamu kaynaklarının kullanımı konusundaki raporunu açıkladı

05 Kasım 2015 21:43

Denge ve Denetleme Ağı,  1 Kasım kampanyaları sürecinde Ordu, Adana, Mardin ve İzmir’de siyasi partilere yapılan bağışlar ile kamu kaynaklarının kullanımını konusunda yaptığı çalışmalarla ilgili gözlem ve değerlendirme raporunu yayımladı. Raporda,  kamu kaynaklarının seçim kampanyaları döneminde yerel yönetimler tarafından kullanılmasının gerek halk gerekse de yerel yöneticiler tarafından normal karşılandığı ortaya çıktı.  Ayrıca, kamu kaynaklarının siyasi propaganda için kullanıldığına ilişkin yaygın bir inancın da bulunduğuna dikkat çekildi.

Siyasetin ve seçim kampanyalarının finansmanın şeffaflığı,  hesap verebilirliği konusunda önemli çalışmalara imza atan Denge ve Denetleme Ağı, seçim döneminde siyasi partilere yapılan bağışlar ve  kamu kaynaklarının kullanımı  konusunda  Ordu, Adana, Mardin ve İzmir’de  seçim gözlem ve değerlendirme çalışması yaptı.  Dört farklı siyasi parti temsilcisinin belediye başkanı olduğu bu illerde farklı paydaşlarla birebir görüşmeler gerçekleştirildi.  “4 İlde Siyasete Giden Paranın Lafı'nı Nasıl Ettik?”  başlıklı Gözlem ve Değerlendirme Raporu şöyle:

“ Halk da, yerel yöneticiler de kamu kaynaklarının kullanımını normal karşılıyor”

- En çarpıcı gözlememiz, yasal olmamasına rağmen, kamu kaynaklarının seçim kampanyaları döneminde yerel yönetimler tarafından kullanılmasının gerek halk tarafından gerekse de yerel yöneticiler tarafından normal karşılanıyor olmasıdır. Kamu kaynaklarının siyasi propaganda için kullanıldığına ilişkin yaygın bir inanç mevcuttur.

- Vatandaşlar ve sivil toplum örgütleri arasında konu üzerinde ve bunun gündelik yaşamlarımız üzerine yansıması ve demokratikleşme ile ilişkisi hakkında ciddi bir farkındalık bulunmamaktadır. Şeffaflık ve hesap verebilirliğin talebinin tabandan gelmesi, dillendirilmesi bu alanda atılacak somut adımlar için itici güç olacaktır.

- Bağışçıların ve bağış miktarlarının var olan koşullarda açıklanmasının uygun olmayacağına, bağış verenlerin siyasi tercihleri yüzünden siyasi baskıya maruz kalabileceklerine ilişkin bir endişe ve kanaat bulunmaktadır. İsimlerin açıklanmasıyla birlikte, kişilerin haklarının korunması için de düzenlemeler yapılması gerektiği vurgulanmıştır.

- Siyasi partilerin mali açıdan sıkı bir biçimde denetlenmesi gerektiği, var olan durumda Anayasa Mahkemesi tarafından sadece siyasi partiler tarafından sunulan belgeler üzerinden yapılan denetimin yetersiz kaldığı çok sık ifade edilmiştir. Etkin denetim mekanizmaları ve yaptırımların olmamasının keyfiliğe yol açtığı ortadadır