Gündem

Hak ve Adalet Platformu açlık grevleri için Başbakan, Adalet Bakanı ve Diyanet'ten randevu istedi

"Açlık grevindekilerin sağlık durumları siyasi ve kurumsal tüm endişelerin üstünde olmalıdır"

17 Mayıs 2017 16:52

İslami hassasiyetlerle kurulan insan hakları örgütü Hak ve Adalet Platformu, olağanüstü hâl (OHAL) uygulaması kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça ile "Oğlumun cenazesini istiyorum" diyen 70 yaşındaki Kemal Gün'ün sürdürdükleri açlık grevlerine ilişkin olarak Başbakanlık, Adalet Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan randevu talep etti. 

Gülmen ile Özakça'nın açlık grevi bugün (17 Mayıs 2017) 70'inci gününe girdi. Kemal Gün, 82 günü geride bıraktı. 

Platformun sözcüsü, Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun imzasıyla ilgili makamlara gönderilen mektuplarda, OHAL'in bir an önce kaldırılması talep edildi; "Açlık grevindekilerin sağlık durumları siyasi ve kurumsal tüm endişelerin üstünde olmalıdır" mesajı verildi.

Randevu taleplerine ilişkin gönderilen mektuplar şöyle:

Sayın Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez,

Hak ve Adalet Platformu olarak işlerine geri dönebilmek için açlık grevi yapan Nuriye Gülmen, Semih Özakça'nın ve Tunceli'de çocuğunun cenazesini alabilmek için açlık grevi yapan Kemal Gün'ün durumuna bir çözüm bulunmasının önemli bir aciliyet arz ettiğini düşünüyoruz. Zira açlık grevinde ulaşılan gün sayıları hemcinslerimizin yardımına koşmamızı hepimize hatırlatmaktadır.

İslam dini hakkın gasp edilmesine karşı insanlığa çok önemli mesajlar sunmuştur. Mekke'de yapılan haksızlıklara karşı çıkan İslam dinine tüm ezilenler teveccüh etmiştir. Müslümanlar zayıfın, hakkı yenenin, adaletin yanında durmuş, büyüklenenler İslam dininden çok rahatsız olmuştur. Temsil etmekte olduğunuz Diyanet işleri Başkanlığı da günümüzde haksızlıklara karşı çıkmayı önceleyen bir dinin resmi temsil makamındadır. KHK larla işinden yargılanmadan mahkum edilip ihraç edilen binlerce kişinin olduğu ve yargısal yolların pratikte kapalı tutulduğu bir durumda ülkenin en büyük din referanslı kurumunun susmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Açlık grevinde olan kişiler kimseye zarar vermeden hak talebinde bulunmaktadır. Bu sivil isteğe toplumun her kesimi kulak kabartmaktadır. Açlık greviyle kalıcı organ kayıplarına uğrayabilecek bu insanlarımıza yönelik en duyarlı ve merhametli yönelişin sizler kanalıyla olması gerekmektedir. İnsan hayatı üzerinden pazarlık yapılmaması ve krize çözüm bulunması için devreye girmeniz hayati önemdedir. 
Diyanet İşleri Başkanı olarak sizden isteğimiz tüm siyasi mülahazaları umursamadan bu insani krize çözüm bulunması için yardımcı olmanızdır. Açlık grevindekilerin sağlık durumları siyasi ve kurumsal tüm endişelerin üstünde olmalıdır. İlahi dinlerin özünde mevcut olan tüm duygu ve düşünceler bu hale sessiz kalmamanızı gerektirir. Adalet, merhamet, vicdan ve insafı herkese hatırlatabilirsiniz. Devlet vatandaş ilişkilerindeki soğuk, resmi ilişkiyi kaldırarak sıcak, insani bir teması gerçekleştirmenizi ve çözümün sağlanmasına yardımcı olmanızı sizden istiyoruz.

Sayın Başbakan Binali Yıldırım,

Bütün ilahi ve beşeri sistemlerde kutsanan insan hayatı koruma altına alınması gereken en temel insan hakları olarak da görülür. Açlık grevi eylemleri insanların hayatını riske atan bir mahiyete sahip olmasına rağmen bu yola başvurmuş olmanın aynı zamanda ülkedeki hak arama mekanizmalarının da ne denli yitirilmiş olduğunun göstergesidir.  

Ankara İnsan Hakları Anıtı önünde “işimizi geri istiyoruz” diyerek 186 gündür oturma eylemi yapmış ardından eylemlerini açlık grevine dönüştürmüş olan Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın bu eylemleri bugün itibariyle 70. gününe girdi. Dersim Seyit Rıza parkında oğlunun cenazesine ulaşmak için 71 yaşındaki Kemal Gün’ün açlık grevi ise 83. günündedir.    

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL sürecinde ve devamında ilan edilen KHK’lar ile yaklaşık 150 bin kamu çalışanı mesleklerinden ihraç edildiler. Bu ihraç işlemlerine karşı hak aramak ise imkânsız bir hale geldi.

Devletin en temel vazifesi vatandaşlarının hayatını muhafaza ve hakkını aramasına olanak tanımak olmalıdır. Bir zulüm mekanizmasına dönüşen KHK’lar ile insanların işlerine son verilmesi ülkede büyük  bir mağduriyet yaratmış durumdadır. Yine ilan edilen OHAL ile birçok insan hakları ve özgürlükler askıya alınmış, ülke bir cendereye sokulmuştur.

Aslolan insan hayatıdır anlayışını hedef ittihaz ederek bu açlık grevlerine son verilme şartlarının oluşturulması, devlet yetkililerinin bu açlık grevlerine karşı duyarsızlığına son vermesi, ilan edilen OHAL ve yayınlanan KHK’lara son verip bir önce hak arama yollarının açılması gerekmektedir.

Açlık grevinin kritik aşamasına gelmiş olan Nuriye Gülmen, Semih Özakça ve Kemal Gün için telafisi imkansız bir sonucun bütün bir toplumu etkileyeceği, böyle bir durumda insanların hukuka ve devlete olan güvenlerinin daha da sarsılacağı, bu sonucun manevi ağırlığı karşısında hepimizin sorumluluğunun olacağı gerçeği bir an önce harekete geçmeyi gerektirmektedir.

Toplumun bütün kesimlerinin, siyasetçilerin, sanatçıların, akademisyenlerin, gazetecilerin inisiyatif alarak bu eylemlerin bitmesi için taleplerin yerine getirilmesini sağlayacak olan yöneticilere bir çağrıda bulunması gerekmektedir.

Yaşamı, özgürlüğü ve hakkı esas alan Hak ve Adalet Platformu olarak devletin bütün yöneticilerine çağrıda bulunuyoruz.  Bu insanlarla görüşüp eylemlerini bitirmelerini sağlayın.

OHAL’i bir an önce kaldırın.

KHK ile yapılan haksızlıkları giderecek bir mekanizmayı devreye sokun.

Ülkenin bu gidişatına bir son verin.