Medya

"Hak ihlallerinde Avrupa şampiyonuyuz"

"Türkiye AİHM sistemi içindeki bütün ülkelere fark atarak tartışmasız bir üstünlüğe sahip"

19 Aralık 2017 12:26

Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Türkiye'nin hak ihlallerinde "iftihar edemeyecek bir sicili" olduğunu belirterek, "Ülkemizin hiç de iftihar edemeyeceğimiz bir sicili var Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 58 yıllık tarihinde, hak ihlallerinde Avrupa şampiyonuyuz" ifadesini kullandı.

"Mahkemenin resmi istatistiklerindeki ihlal sıralamasında Türkiye AİHM sistemi içindeki bütün ülkelere fark atarak tartışmasız bir üstünlüğe sahip" diyen Ergin, "Tabii, bunu 47 ülkenin yer aldığı sıralamanın dibindeki birincilik, yani en kötü sicil olarak almalıyız" diye yazdı.

Sedat Ergin'in Hürriyet'teki yazısı şöyle:

Ülkemizin hiç de iftihar edemeyeceğimiz bir sicili var Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 58 yıllık tarihinde.

Mahkemenin resmi istatistiklerindeki ihlal sıralamasında Türkiye AİHM sistemi içindeki bütün ülkelere fark atarak tartışmasız bir üstünlüğe sahip. Tabii, bunu 47 ülkenin yer aldığı sıralamanın dibindeki birincilik, yani en kötü sicil olarak almalıyız.

AİHM’nin kurulduğu 1959’dan 2016 sonuna kadar verdiği bütün kararların dökümünde, Türkiye, hakkında en çok karar verilen ülke olarak ortaya çıkıyor. Tam 3 bin 270 karar çıkmış Türkiye hakkında ve bunlardan 2 bin 889’unda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin en az bir maddesini ihlal ettiğine hükmedilmiş.

Meselenin asıl düşündürücü tarafı şurada: Mahkemenin hiç ihlal bulmadığı kararların sayısı yalnızca 73. Yani mahkemenin Türkiye’yi akladığı kararlar, toplam içinde ancak yüzde 2’yi buluyor. Toplam 204 kararda “dostane çözüm”e gidilmiş ya da başvurular gündemden düşmüş. 104 karar ise “yetkisizlik” dahil “diğer kararlar” kategorisine giriyor.

*

Aslında Türkiye hakkındaki 2 bin 889 mahkûmiyet kararını değerlendirirken şu önemli noktayı da göz önünde tutmalıyız. Türkiye, 1959’dan itibaren işlemeye başlayan AİHM sistemine çok gecikmeli bir şekilde, dönemin başbakanı Turgut Özal’ın “bireysel başvuru hakkı”nı tanıma kararıyla ancak 1987 yılında katıldı. Çıkan ihlal kararları 1987 sonrasındaki 30 yıl içinde birikmiş olan toplamı gösteriyor. Türkiye, sisteme girdikten sonra AİHM içindeki diğer bütün ülkeleri kısa zamanda sollayıp geride bırakıyor.

Sisteme sonradan girip Türkiye gibi hemen yukarı tırmanan bir diğer ülke de kuzey komşumuz Rusya. AİHM’ye bireysel başvuruyu 1998’de kabul eden Rusya, içinde en az bir ihlal olan mahkûmiyet kararlarında 1834 kararla Türkiye’den hemen sonra geliyor. Üçüncülükte ise 1791 ihlal kararıyla İtalya var.

*

AİHM’nin istatistikleri, ülkemizde vatandaşların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) çerçevesinde sahip oldukları hakların en çok hangi alanlarda ihlal edildiğini göstermesi bakımından da çarpıcı veriler sunuyor. Geçen otuz yıl içinde en az bir ihlal olan 2 bin 889 karar verilmiş olmasına karşılık, her bir kararda sözleşmenin birden çok maddesinden ihlal verilebildiğinden dolayı toplam ihlal sayısı 4 bin 514’e ulaşıyor.

Bu 4 bin 514 ihlal içindeki yoğunlaşmada birinci sırada AİHS’nin altıncı maddesinde düzenlenen “Adil yargılama hakkı” ihlalleri geliyor. Mahkemelerde yargılamaların evrensel hukuk ölçüleri ışığında adil bir şekilde yapılmıyor oluşu Türkiye’deki adalet sisteminin en yakıcı sorunu olarak karşımıza çıkıyor.

Sözleşmenin tutuklama esaslarına ilişkin “Özgürlük ve güvenlik hakkı” başlığını taşıyan beşinci maddesi otuz yıl içinde Türkiye’ye en çok ihlal verilen ikinci kategori. Tam 707 ihlal var bu başlıkta. Bu sonucun vatandaşların sıkça hukuk dışına çıkan usullerle tutuklanabildikleri, tutukluluğun cezaya dönüştüğü gibi bir dizi altyazısı var.

İlginçtir ki, sözleşmenin “Her gerçek ve tüzelkişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır” diye başlayan “Mülkiyetin korunması hakkı”na ilişkin maddesi Türkiye’nin ihlal listesine üçüncü sıradan giriyor. Bundan ağırlıklı olarak kamulaştırma kararlarından kaynaklanan bu ihlal kategorisinde vatandaşın mülkiyet hakkına karşı, genel bir uygulama olarak, hoyrat bir şekilde davranıldığını anlıyoruz.

“Soruşturma ve yargılamaların uzun sürmesi”, 586 ihlal ile dördüncü kategoriyi oluşturuyor. Beşinci sırada ise gerek “Yaşam hakkı” gerek “İşkence ve aşağılayıcı muamele yasağı”nı ilgilendiren vakaların “etkin bir şekilde soruşturulmaması”ndan verilen ihlaller var. Buradaki 412 ihlal, Türkiye’de bu alanlardaki işlenen suçların üstünü örtme refleksinin, yani “cezasızlık kültürü”nün ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.

Sıralama, “İşkence ve aşağılayıcı muamele” (314 ihlal), “Etkin itiraz hakkının bulunmaması” (268 ihlal), “İfade özgürlüğü” (265 ihlal), “Yaşam hakkı” (133 ihlal), “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” (100 ihlal) şeklinde devam ediyor.

Bu sıralamayı yaparken listede Türkiye’ye hiç ihlal verilmeyen başlıklar yok mu? Var... Üç başlıkta hiç ihlal almamış ülkemiz. “Aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı” başlığı altında hiç ihlal yok mesela. “Evlenme hakkı”ndan da hiç mahkûmiyet verilmemiş Türkiye’ye. Keza “Kölelik ve zorla çalıştırma yasağı”na ilişkin maddeden de...

Bu da tesellimiz olsun...