Gündem

Habur olayları hükümetin aleyhine mi kullanıldı?

Hakan Fidan, Emre Taner ve Afet Güneş’i ifadeye çağıran Özel Yetkili Savcılığın dosyasında MİT’e ağır suçlamalar var.

09 Şubat 2012 02:00

T24 - Hakan Fidan, Emre Taner ve Afet Güneş’i ifadeye çağıran Özel Yetkili Savcılığın dosyasında MİT’e ağır suçlamalar var. Dosyada, MİT’in Oslo’da PKK ile 9 maddelik bir mutabakat metni imzaladığı, Öcalan için mektup kuryeliği yaptığı ve Habur olayının hükümete karşı bir operasyon olarak planlandığı öne sürülüyor.



Milliyet gazetesinin haberine göre; MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş’in ifadeye çağırılmasına kadar uzanan süreçte MİT ile PKK arasında devletin bilgisi olmadan bir takım taahhütlerde bulunulduğu, MİT’in önceden bilmesine rağmen PKK’nın eylemlerine engel olmadığı öne sürüldü.


Edinilen bilgiye göre, PKK’nın şehir yapılanması olarak bilinen KCK’ya yönelik soruşturma kapsamında gerek İstanbul’da gerekse Diyarbakır’da MİT’in PKK’yla yaptığı görüşmelere ilişkin deliller bulunduğu öne sürüldü.



BDP’de MİT’in ses kaydı


İddiaya göre; PKK/KCK soruşturması kapsamında 13 kişinin tutuklandığı 13 Ocak 2012’de gerçekleştirilen operasyonda BDP Diyarbakır İl Başkanlığı’nda yapılan aramalarda; MİT heyeti ile kırmızı bültenle aranan terör örgütü yöneticileri arasında yapılan ve Oslo görüşmelerini tamamlayıcı nitelikte olduğu öne sürülen toplantılara ait 12 adet ses kaydı, Öcalan’ın KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’na yazdığı 6’sı el yazısı olmak üzere 19 doküman bulundu.


Ele geçirilen belgelere göre, MİT heyetinin istihbarat toplama ve bilgi edinme görevinin dışında örgütün yönetilmesine aracılık etme ve örgütün yönetilmesine olanak sağladığı iddia edildi. Silahlı faaliyet yürütmesi en baştan beri öngörülen KCK yapılanmasının MİT heyetinin gözetiminde tamamlandığı ileri sürüldü.


İddiaya göre, MİT gerek doğrudan temaslarında gerekse örgüt içindeki ajanları aracılığıyla elde ettiği saldırı ve eylem talimatlarının önlenmesi ve engellenmesine yönelik harekete geçmedi. MİT’in eylem talimatlarını, yerine getirecek olan Kandil ve kırsal kadrolara iletilmesine aracı olduğu, MİT’in istihbarat toplama vazifesini aştığı ileri sürüldü. Operasyonlarda yeni Anayasa’da Özerk Kürdistan’a imkan tanınması, Öcalan’ın önce ev hapsine ardından özgürlüğüne kavuşması, PKK’nın özerk Kürdistan’da polis gücü olarak kullanılması, Birleşmiş Milletler veya NATO’nun bölgeye müdahalesini de içeren mutabakat metinlerine ulaşıldığı öğrenildi.



Kuryelik iddiası


Öcalan’ın terör örgütünün Avrupa ve kırsal kadrolarıyla iletişiminde, avukatların cezaevinden Öcalan’ın kaleme aldığı mektupları çıkaramadığı için bunu MİT heyeti üstünden sağladığı, MİT’in Öcalan’ın 6 Temmuz 2011’deki “KCK Yürütme Konseyi Başkanlığına” başlıklı el yazısı mektubu da Avrupa kadrolarına ulaştırdığı iddia edildi.


Öcalan’ın görüşme notlarında birçok defa MİT heyetiyle görüştüğünü, mektup trafiği yaşandığını açıkladığı da belirtildi.


“PKK-MİT Oslo görüşmeleri”ne dair ses kayıtları da deliller arasında yer aldı. Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş’in kayıtlarda Öcalan ile Avrupa’daki örgüt yöneticileri arasında mektup iletişimini yürüteceğini söylediği tespit edildi.


Ses kayıtlarında; MİT heyetinin İmralı’ya gittiklerinde ilk olarak örgüt tarafından hazırlanan notu Öcalan’a verdikleri, hiç ses çıkarmadan okumasını bekledikleri, Öcalan’ın notu 1.5 saat boyunca okuduğu, ardından cevabını mektubun arkasına yazdığı, bunun da 45 dakika sürdüğü, kısa yazmasını istedikleri, İmralı ile böyle bir kanal kurulmasının büyük bir fırsat olduğunun söylendiği öne sürüldü. Kayıtlarda Afet Güneş’in, mektup trafiğinin hukuksuz olduğunu  söylediği de iddia edildi.



Gizli tanık Bahar anlattı


Soruşturmada bir gizli tanık da yer aldı. MİT heyetinin bir taraftan hükümet adına bu görüşmeleri sürdürürken öte yandan da hükümeti zor durumda bırakacak provokasyonların ortaya çıkmasını sağladığı öne sürülürken gizli tanık Bahar, bunu şu ifadelerle anlattı:


“Habur olayını organize edenlerle Öcalan’la görüşenler aynı kişilerdir ve Habur hükümete karşı bir operasyon gibi planlanmıştır.” MİT heyetinin örgüte ulaştırdığı Öcalan’ın yazdığı bir mektup üzerine 14 Temmuz 2011’de DTK tarafından demokratik özerklik ilan edildiği öne sürülürken MİT heyetinin özerklik ilanından haberdar olduğu hatta bu talimata aracı olduğu  iddia edildi. Soruşturma kapsamındaki diğer iddialar ise şöyle:



KCK’lılar için taahhüt


-  MİT heyeti, Öcalan ve örgüt üst yöneticileri ile yaptığı görüşmelerde örgüte vaatlerde bulunarak devlet birimlerine görüşmelerin iyi gittiğini, operasyonların durmasını sağladığını söyledi. Bazı olumlu girişimlerine hükümetin ve bazı birimlerin engel olduğunu örgüte şikayet etti.


-  MİT heyeti ile örgüt arasında yapıldığını öne sürülen ve Diyarbakır’da ele geçirilen mutabakat metinlerine göre; KCK tutuklularının serbest bırakılması için MİT taahhütte bulundu.

 
Savcılığın hazırladığı dosyadaki bilgilere göre, 19 Ekim 2009’da dağdan inen PKK’lıların Habur Sınır Kapısı’ndan girişleri ve karşılanmaları hükümete karşı bir operasyon gibi planlandı.



MİT-PKK mutabakatı iddiası


2011’de Norveç’in başkenti Oslo’da MİT ile PKK arasında yapıldığı öne sürülen toplantıdan 9 maddelik bir mutabakat metni çıktığı da iddia edildi. Metinde, “Çatışmalı sürecin Türkiye’de şiddet, can ve mal kaybına neden olduğu gerçeğinden ve kalıcı barış, güvenlik, uzlaşı ihtiyacından hareketle; taraflar Oslo toplantıları sürecinin devamı konusunda hemfikirdirler. Kürt sorununun çözümünde diyalog ve müzakere yolunun esas alınması konusunda görüş birliğine ulaşmış ve bir an evvel müzakerelere başlamanın gerekliliğine inanmaktadırlar” denildi. “Üzerinde mutabakata varılan hususlar” başlığı altında yer alan maddelerden bazıları ise şöyle: “Taraflar, 10 Mayıs 2011’de İmralı’da yapılan görüşmede Sayın Öcalan tarafından sunulan, Türkiye’de Temel Toplumsal Sorunların Demokratik Çözüm İlkeleri Taslağı, Türkiye’de Devlet ve Toplum İlişkilerinde Adil Barış İlkeleri Taslağı ve Kürt Sorununun Demokratik Çözüm ve Adil Barışı İçin Eylem Planı Öneri Taslağı adı altındaki taslaklar konusunda, en geç haziranın ilk haftasına kadar görüş ve önerilerini sunarlar. Kürt tarafı, sözü edilen taslakları memnuniyetle karşılar, prensip ve ilkesel olarak kabul eder.


-  Türk tarafı, seçimlerden sonra örgütü temsilen iki kişinin Sayın Öcalan’ı ziyaret etmesi, yukarıda adı geçen konsey ve komisyonlar kurulduktan sonra, birer alt komisyonun da Öcalan’la ilişkilendirilmesini taahhüt eder.

-  Kürt halkının siyasi ve legal temsilcilerine uygulanan baskılara son verilmesi ve KCK tutuklularının serbest bırakılması çözüm yönünde önemli bir adım olacaktır.

-   Kürt sorununun nihai çözümünün, ancak çatışmasızlık zemininde gerçekleşebileceğinden hareketle tüm askeri, siyasi ve diplomatik operasyonların ve eylemlerin durdurulması ve uygun tedbirlerin karşılıklı geliştirilmesi esastır. Taraflar, 15 Haziran 2011’e kadar her türlü operasyon ve askeri eylemlerini durdururlar.”