Gündem

Güvenlik soruşturmasına takıldıkları için atanamayan tıp fakültesi mezunları anlatıyor: Merdiven altı yerlerde çalışıyoruz!

"Türk adaleti babamı beraat ettirirken Sağlık Bakanlığı benim atanamayacağıma karar verdi"

22 Eylül 2018 17:12

Kamu personeline güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması şartı getirilmesinin ardından yüzlerce tıp fakültesi mezununun güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlandı. Mesleğe başlamak için mecburi hizmet şartı muafiyet belgesini alamayan yüzlerce tıp fakültesi mezunu “merdiven altı” diye tabir edilen yerlerde herhangi bir güvenceleri olmadan kaçak yollarla çalışıyor. KHK ile ihraç edilen doktorlar da sektörde iş bulmak konusunda sıkıntı yaşıyor. Normalde 800-1000 lira arası tutulan nöbet, soruşturma takılan ya da meslekten ihraç edilenleri  300- 400 TL’ye tutturuluyor. Soruşturması olumsuz sonuçlanan N.D. özel bir hastaneyle iş görüşmesini, "Meslektaşım tarafından, 'seni temizlik görevlisi olarak gösterelim', teklifini duyabiliyorsun" sözleriyle anlattı.

OHAL kapsamında 29 Ekim 2016 tarihinde çıkarılan 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu personeline güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması şartı getirildi. Tıp fakültelerinden mezun olup mecburi hizmetlerini yapmak için atama bekleyen doktorlar da güvenlik soruşturmasına alındı. Soruşturmaları olumsuz sonuçlananlara Sağlık Bakanlığı tarafından “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48’inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendindeki atama şartlarını taşımadığınız anlaşıldığından, atamanız yapılamamıştır” yazısı gönderiliyor. Mecburi hizmet şartı muafiyet belgesini alamayan yüzlerce tıp fakültesi mezunu ya çalışama hayatından tamamen koptu ya da kaçak yollarla düşük ücretlere çalışmak zorunda kaldı.

"Tutmazsanız tutmayın başkası tutar"

Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın haberine göre, güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan ilk doktor grubundan olan N.D. 15 aydır çalışamıyor. Ankara’daki dava dosyasına bakamadığı için Sağlık Bakanlığı’nın savunmasını öğrenemeyen N.D. soruşturmasının neden olumsuz sonuçlandığını bilmiyor. Mahkeme süreci devam ederken mecburi hizmet muafiyet belgesini almak istediğini fakat hâlâ yanıt alamadığını söyleyen doktor şunları kaydetti:

“8 kardeşim var ve babam hayvancılıkla uğraşıyor. Okula başlarken de bitirince de kardeşlerime ve aileme bakma yükümlülüğümü düşündüm, bunu bilerek mezun oldum. 6 yıllık üniversite sürecinde zaten yüktük, yeniden yük olduk. Diğer kardeşlerimin boğazından kısılarak okudum ve bu sorumlulukla hareket ettim. 15 aydır yapabildiğimiz bir şey yok. Hastanelere başvuruyoruz muafiyeti alamadığımız için problem yaşıyoruz. Normalde 800-1000 lira arası tutulan nöbet 300- 400 TL’ye tutturuluyor. Tutmazsanız tutmayın başkası tutar deniyor. KHK ile ihraç edilenlerin sayısını da düşününce bu koşullarda çalışmak zorunda kalan yüzlerce insan var.” 

Göreve başlayamayan doktorların kayıt dışı olarak çok kötü şartlarda çalışmak zorunda kaldığını söyleyen N.D., bir özel hastane ile yaptığı iş görüşmesini şu sözlerle aktardı:
“Biz bu muafiyetleri alabilirsek doktor kadrosuyla özel hastanelerde sigorta girişimiz olacaktı. En son bir özel hastane ile görüştüm. ‘Sizi hasta bakıcı ya da temizlik personeli olarak gösterelim’ dediler. Bu şekilde gösterilerek işe alınacağım ama hekimlik yapacağım. Bu da hastanedeki tüm haklarımın kaybına neden olacak. 6-7 yıl bu emeği verip uykusuz kalıp nöbet tuttuğumuz halde meslektaşım tarafından, ‘Seni temizlik görevlisi olarak gösterelim’ teklifini duyabiliyorsun. Koşulları kabul edersem 24 saat nöbet tutup ardından 12 saat çalışacağım ve temizlik personeli olarak sigortam yatacak. Bu işi kabul edersem kazanacağım para ancak hayatımı çevirmeye yarayacak ve bakmakla yükümlü olduğum aileme bakamayacağım.”

"Doktor olduğumu kimse iş vermiyor"

İki ayda bir yapılan doktor atamaları nedeniyle güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan adayların sayısı da her geçen gün artıyor. Atama başvurusunun ardından 9 ay bekleyerek olumsuz yanıt alan E.K., itirazlar sonucu Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı savunma ile neden işe alınmadığını öğrendi. Bakanlığın 3 sayfalık savunmasının sonunda, “Devletin bekası için hukuki zeminde bu karar alınmıştır” yazdığını aktaran E.K. şunları söyledi:

“Devletin bekası için beni atamadıklarını belirtmişler. Okulu derece ile bitirdim ve adli anlamda hiçbir sorunum yoktu. Ailemde de böyle bir sıkıntı yaşayan insan yok. Kaldı ki hepsi devlet memuru ve çalışmaya devam ediyorlar. Uzun süredir başka sektörlerde iş arıyorum. Doktor olduğumu öğrenince hiç kimse iş vermiyor. Hocam burası size gelmez, diyorlar. Garsonluk arıyorum, AVM’lerde çalışmak istiyorum ama doktor olduğumu öğrenince nedense oralarda çalışmamı yakıştıramıyorlar. Antidepresana başladım bu süre içerisinde. Ne kadar insanlar sizi tanısalar da, ‘Acaba bir şey yaptı mı? Bir şey olmasa böyle olmaz’ diyebiliyorlar. Çok yakın arkadaşlarınız bile sizinle iletişimini koparıyor. Bir şekilde yalnız kalıyorsunuz.”

"İnsalar psikiyatri servisine yatacak aşamada"

Bakanlığın “istihbari bilgi”ye dayanarak atamasının yapılmadığını belirttiği S.D. ise 14 aydır işsiz olarak ailesinin yanında yaşıyor. Öğretmen olan babasının Eğitim Sen faaliyetlerine katılması da Bakanlık tarafından atamasının yapılmama nedeni olarak gösterilen S.D. şunları söyledi:

“Bu yaşadıklarımızı devletin bize uyguladığı bir sosyal ölüm olarak nitelendiriyorum. Bizim hiçbir sosyal çevremiz kalmadı. Psikolojimiz darmadağın oldu. Benimle aynı durumda olan insanlar psikiyatri servisine yatacak aşamadalar. Bizim eğitimimiz liseye hazırlık aşamasından sonra başladı. Tıp fakültesinin zorluğu ve sonrasında kurulan hayaller, işe başlayacağım ilk maaşımla şunları yapacağım hayallerim suya düştü. Her şeyden önce kişinin sahip olması gereken haklardan bir tanesi çalışma hakkıdır. Biz bu ülkede doğup okuyan insanlarız. Biz halkımıza sağlık dağıtmak için bu kadar çabaladık. Bu çabaların engellenmemesini istemiyorum. Milletime sağlık dağıtmak istiyorum. Çoğumuzun yurt dışına gitme planı var. Bu sorunlar hallolsun ki kendi memleketimizde kendi insanlarımıza faydalı olabilelim.”

"Arkadaşlarımız kaçak çalışıp harçlıkların çıkarmaya çalışıyor"

Ataması yapılmayan doktorlardan M.E. U. da kayıt dışı çalışan tıp mezunları arasında yer alıyor. Üç hastaya bakıp 150 TL ücret alıp yarısını aracı olan sağlık kuruluşuna bırakan doktor şunları söyledi:

“Ben 75 lirayla eve geri dönüyorum şu an. Arkadaşlarımız kaçak çalışıp aylardır harçlıklarını çıkarmaya çalışıyorlar. Kayıt dışı merdiven altı yerlerde çalışıyorlar. Olumsuz yanıtını aldığımda bir ay kendime gelemedim. Çok kötü bir psikoloji içerisine giriyor insan. İntihar edenleri biliyorsunuz bu anlatılmaz ve yaşanacak bir şey. Babamın FETÖ’den soruşturma geçirmiş olması neden olarak sunuldu bakanlık tarafından. Bu benim atamama engel bir durummuş. Suçun şahsiliği ilkesini geçtim babam soruşturma sonucunda beraat etti. Türk adaleti babamı beraat ettirirken Sağlık Bakanlığı benim atanamayacağıma karar verdi.”

HDP Milletvekili Gergerlioğlu Meclis gündemine taşıdı

Güvenlik soruşturmaları nedeniyle ataması yapılmayan ve özel sektörde de çalışmayan doktorların durumunu HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu Meclis gündemine taşıdı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması isteğiyle soru önergesi veren Gergerlioğlu’nun soruları şu şekilde sıralandı:

-Eşleri veya başka yakınlarının ihraç olmaları sebebiyle Tıpta Uzmanlık Sınavını kazanmış ama ataması yapılmamış yurttaş sayısı kaçtır?

-Masumiyet karinesi ve suçun şahsiliği ilkesi göz önüne alındığında kişilerin yakınlarına isnat edilen suçlardan dolayı cezalandırılması hukuk devleti ilkesiyle çelişmemekte midir?

-Güvenlik soruşturması olumsuz geldiği için ataması yapılmayan doktor sayısı kaçtır?

-Bu mağduriyetlerin giderilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalar nelerdir?

-Kanun Hükmünde Kararname ile işsiz kalan haklarında hiç soruşturma açılmayan, mahkemelerce haklarında beraat veya takipsizlik kararı verilen Sağlık Bakanlığı çalışanlarının tekrar işlerine dönmeleri konusunda Sağlık Bakanlığının çalışmaları var mıdır? Eğer çalışma varsa bu çalışmalar nelerdir?