Yaşam

"Gözaltına alınınca anladım, Cumhuriyet çok güzel bir aile"

Cumhuriyet gazetesinde 20 yıldır ulaştırma görevlisi olarak çalışan Yavuz Yakışkan'ın 13 günlük gözaltı hikâyesi...

22 Nisan 2017 16:30

Cumhuriyet'te 20 yıldır ulaştırma görevlisi olarak çalışan üç çocuk babası Yavuz Yakışkan, 13 gün boyunca gözaltında tutulduğu İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde ifadesi alındıktan sonra mahkeme kararıyla serbest bırakıldı. Hayatında ilk kez gözaltına alındığı anlatan Yakışkan, “13 gün boyunca küçücük alanda bazı günler üç kişiyle, bazı günler iki kişiyle, bazı günler ise tek başıma kaldım. Hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşadığım için biraz bocaladım ama korkmadım. Çocuklarıma özlemim çok büyüktü. Cumhuriyet’in ne güzel bir aile olduğunu gözaltına alınınca bir kez daha anladım” dedi.

Cumhuriyet'ten Seyhan Avşar'ın sorularını yanıtlayan (22 Nisan 2017) Yakışkan'ın açıklamaları şöyle:

Cumhuriyet’te çalışmaya nasıl başladınız?

Abim, Cumhuriyet’te çalışıyordu. 1997 senesinde ben İstanbul’a gelince abim, ‘gazetemizin bir kurye ihtiyacı var. Senin için konuşmamı ister misin’ dedi. Böylelikle Cumhuriyet ailesinin bir ferdi oldum. Koca 20 yılı devirdim.

Daha önce hiç gözaltına alınmış mıydınız?

Aklınıza gelir miydi böyle bir şey? İlk kez yaşadım. Buna rağmen korku ve paniğe kapılmadım. Gözaltına alınacağım da hiç aklıma gelmezdi aslına bakarsanız. Motokuryenin görevi almış olduğu zarfı ya da paketi adresin yazdığı yere götürmektir. Motokurye bunun içeriğini bilmez. Buna yetkisi de yoktur. Zaten motokuryenin para ve önemli eşya taşıması da yasaktır. Bu, şirketlerin birbirleri ile olan anlaşmalarında belirtilmiştir.

Nefret ettiğimi söyledim

Kapınızda polisleri görünce neler hissettiniz?

Gece geç uyudum. Sabah çocuklarım, “Babacığım kapıda polis var” dediler. Polisler, “TEM’den geliyoruz. Savcı beyin emri ile geldik” dediler. Suçlamanın ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ancak öğlene doğru, “Acaba gözaltına şirketimle ilgili yürütülen soruşturma nedeniyle mi alındım” diye düşündüm. Ama gazetemize yönelik yürütülen soruşturmanın asılsız olduğunu bildiğim için içim rahattı.

Polisler ne dediler?

İlk başta hiçbir şey söylemediler. Gözaltına alınalı 3 ya da 4 gün sonra bir mülakat yapıldı. Mülakatta yaptığım iş ve tutuklu bulunan yöneticilerimiz hakkında sorular soruldu. “FETÖ’nün şirketlerine gidip geldin mi?” diye soruldu. Bu şirketleri ilk kez duyuyordum. Bilmediğim şirketleri sordular. “Para transferi yaptın mı?” dediler. FETÖ ile ilgili sorulara 6 yaşımdan beridir o adamdan nefret ettiğimi anlatarak cevap verdim. Şahsımla ilgili herhangi bir soruya rastlamadım.

Nezarethane günleri nasıl geçti?

13 gün boyunca küçücük alanda bazı günler üç kişiyle, bazı günler iki kişiyle, bazı günler ise tek başıma kaldım. Günde sadece üç saat uyuyabiliyordum. Günlerce, ‘acaba suçlama ne’ diye düşündüm. Hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşadığım için biraz bocaladım tabii ama hayat devam ediyor. Oradaki yaşama uymak zorundaydım. 13 günün tamamı ailemi ve sevdiklerimi düşünerek geçti. Benim için çok uzun bir süreydi. Çocuklarımın, ailemin mağdur olması, zorda kalacakları düşüncesi ve bugüne kadar ayrı kalmadığım ailemden uzak kalma ihtimali beni yıprattı. Bir de çocuklarımın panik ve korku içinde olduğunu düşünmek beni rahatsız ediyordu. Ama zorlu günlerde gazetemizin avukatları beni ve ailemi hiç yalnız bırakmadı. Ailemle olan iletişimleri teselli oldu. Dosyamdaki kısıtlılıktan dolayı ailemden kimseyle görüşemedim.

Serbest bırakılmayı bekliyor muydunuz?

Özgürlüğünüze kavuşunca neler hissettiniz? İçimde umut vardı. Son gün avukatlarımız, ‘serbest kalacaksın’ dediler. Savcı mütalaası da bu yönde oldu. Çıktığım ilk gün bir sevgi seliydi. Ailem, arkadaşlarım beni bekliyordu. Cumhuriyet’te hakiki bir ailedeydim, sevdiklerime kavuştuğum. Ama buruk bir sevinçti yaşadığımız. Muhasebe çalışanımız Emre İper tutuklandı. Sevincim de böylelikle yarım kaldı...

Bir daha alacaklar mı?

Çocuklarınız sizi nasıl karşıladı?

Evde çocuklarım beni en küçük kardeşleriymişim gibi sarıp sarmaladılar. Bol sorulu bir karşılama yaşadım. Öncelikle gözümün içine bakıp sağlığımla ilgili sorular sordular. Ardından, “Baba seni niçin aldılar?” diye sordular. Onlara durumu açıkladım. Çocuklarımda ‘bir daha gelip seni alacaklar mı korkusu var.’

Son olarak söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Sabah gazetesi hakkımda yalan, yanlış haberler yaptı. Beni hedef gösterdi. Bu haberlerin aslının farklı olduğu savcılık tarafından teyit edildi. Hukukta, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” karinesi var. Lütfen herkes buna az da olsa dikkat etsin. Ayrıca gazetemiz avukatlarına ve çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim. Beni hiç yalnız bırakmadılar.

İki polisle oy kullandım

Referandumda oy verebildiniz mi? Sonucunu ne zaman öğrendiniz?

Oy kullanmaya mahalleme, kendi sandığıma götürüldüm. İki yanımda polisler vardı. O gün ilk kez eşim ve çocuklarımı uzaktan gördüm. Avukatlar, eşime ‘oy kullanmaya getirilebilir’ demişler. Onlar da beni beklemiş. Ailemi uzaktan görmek canımı yaktı. Sonuçları da ancak bir buçuk gün sonra öğrenebildik.