Kültür-Sanat

'Geçmiş gün leyleği', 'ejderha pelikanı', 'aniden kuşu'; Temelkuran'dan yeni kitap: Olmayan Kuşlar Ansiklopedisi

"Her şeyi alsalar bile asla dokunamayacakları neşe evini hatırlamak zorundayız"

10 Ocak 2018 23:00

Ece Temelkuran’ın yeni kitabı 'Olmayan Kuşlar Ansiklopedisi', Karakarga Yayınları etiketiyle yayımlandı. Olmayan Kuşlar Ansiklopedisi’nde “aniden kuşu”ndan “lökeşe kuşu”na, “geçmiş gün leyleği”nden “ejderha pelikanı”na kadar pek çok farklı kuşu Temelkuran’ın anlatımı ve M.K. Perker’in çizimleriyle göreceksiniz.

Kitabın arka kapağında, “İki kanatlı ve iki ayaklı bir canlı bize hem özgürlüğü, serüvenciliği ve mutluluğu, hem de yuva rahatlığını, güveni ve nikbinliği hissettiriyor. Kalabalığın ve gürültünün içinde sesi kısılmış, yolunu zaman zaman kaybetmiş olsa da, hem gökte hem de yerde umudu tazeleme işçiliğine devam ediyor. Yazar, hiç var olmamış şakacı, hüzünlü, neşeli, melankolik, çilekeş kuşlar tasavvur ediyor. Çizer de onlara formlarını, renklerini giydiriyor. Ece Temelkuran ve M.K. Perker, aynı gökyüzünün altından bize bir kuş ağacı gönderiyorlar; berrak bir gökyüzü ve neşeli topraklar istiyorsak eğer, hayal etmenin hakkı da verilsin diye” ifadelerine yer verirken; T24'e konuşan Temelkuran o kuş ağacını şöyle tasvir etti:

“Herkes kendinden, koynundan bir kuş çıkarıp bu ağaca koyabilir. Hatta ne güzel olur bu hepimizin ağacına dönüşse. Kitaptaki kuşların neyi neden anlattığını görünce okurlar da kendi kuşlarını nasıl buna ekleyeceklerini görebilirler aslında. Bu hepimizin ağacı. Hayal ağacı. İhtiyacımız olan bir ağaç türü.”

"Her şeyi alsalar bile asla dokunamayacakları neşe evini hatırlamak zorundayız"

Temelkuran, yeni kitabıyla ilgili T24'ün sorularına şu cevapları verdi:

Kuşlar bize hayatımızdaki minyatür mucizeleri hatırlatacak sanki... 

Öyle olsun diye umuyorum. Uzun süredir bu kadar içeriden bir şey yazmamıştım. Saf neşe ile yazıldı hepsi. Bizi insan yapan ve içimizin ta derininde gömülü olan o neşe ile. Bizden her şeyi alsalar bile asla dokunamayacakları bir neşe evinden. Orayı hatırlamak zorundayız hepimiz. Hayat bize unutturdukça inadına hatırlamalıyız. İçimizde kuşların yaşadığı o gizli “insanca, pek insanca” yuvayı.   

Kuşların ortak noktası iyimserlik mi?

İyimserlik değil ama kötüyü iyiye dönüştürme inadı, kudreti. “Kuş kanadı kalem olsa yazılmaz benim derdim” der türkü. Bana sorarsan yazılır. Olmayan Kuşlar Ansiklopedisi de kuş kanadı derdimize kalem olsun diye yazıldı. Sabahları çok erken saatlerde, gün daha yakama yapışmadan hayal ettim bu kuşların her birini. Gündoğumu kuşları hepsi. Gün kuşları. Gün getirsin okuyana da, tek dileğim bu. 

"Kuşları ve kadınları kanatlarını kırmadan sevmeliyiz"

Yaşama sanatı?

Böyle işte, devam etmekle ilgili. Hayat her şeyden çok devam etmekle ilgili. Uçmaya devam etmekle. Kuşların kanadını kırmadan sevmeyi öğrenmekle ilgili yaşam sanatı. Kanadı olan herkes bunun ne kadar acıttığını bilir ve sevmenin böyle bir şey olmadığını. Kuşları ve kadınları kanatlarını kırmadan sevmeliyiz. Kitaptan ders çıkarttım sizin için. 

Peki, bu kuşlar birilerini kızdırabilir mi? 

Elbette! Tabii ki! Bak şimdi bir sürü şey hayal ettim. Gelgeç gönül kumrusunun pasaklı ördeği kızdırdığını. Benim kuşlar birbirini kızdırsa ne olur, ne komik olur diye. Güldürdün beni.