Sağlık

GDO'nun sağlığa zararları neler, en çok hangi ürünlerde bulunuyor?

Gıda mühendisi GDO'lu soya ile GDO'suz soya arasında çok büyük maliyet farkı olmadığını söyledi

22 Mart 2017 11:47

Adana’da ünlü bir firmaya ait ekmeklerde katkı maddesinin GDO’lu soya içerdiği iddiası üzerine gözler, hangi ürünlerin GDO’lu olduğunu ve ülkede olup olmadığı konusuna çevrildi. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar GDO’lu ürünlerin böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını bozduğu, kısırlığa yol açtığı, alerjiye ve kansere neden olduğunu gösteriyor. İnsan gıdası olarak kullanılmasına izin verilmese de hayvan yemi olarak kullanılan GDO'nun hayvan gübresiyle toprağa karıştığı, dolaylı olarak insan gıdasına da karışacağı savunuluyor. GDO'nun kullanıldığı ürünler hakkında konuşan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, "Dünyada soyanın yüzde 83’ü GDO’lu tohumlardan üretiliyor. Mısırda bu oran yüzde 29. Dünya ticaretine konu olan soyanın GDO’suzunu bulmak neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Soya dışalımımızın yüzde 55 ile yüzde 70’i GDO’lu soya üreten ülkelerden yapılıyor" görüşünü dile getirdi.

Biyogüvenlik Kurulu bugüne dek kadar GDO’lu 25 mısır ile GDO’lu 7 soya çeşidinin ithalatına yalnızca yem amaçlı kullanılmak üzere izin verdi. Cumhuriyet gazetesinden Sibel Bahçetepe'nin haberine göre, uzmanlar, GDO’lu gıdaların insan sağlığı üzerine etkilerinin kesin olarak bilinmediğini ancak hayvanlar üzerinde yapılan pek çok çalışmada bu ürünlerin böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını bozduğunu, kısırlığa yol açtığını, alerjiye hatta kansere bile neden olduğunu söylediler.

GDO’suz soya yok

Diğer yandan Çiftçi Sen’in kontrolü mümkün olmayacağı için karşı çıktığı GDO hayvan yemi olarak kullanımına izin verilmesinin telafisi mümkün olmayan gelişmelere yol açacağı belirtildi. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, GDO’lu ürünlerin insan sağlığı üzerine etkilerinin kesin olarak bilinmediğini, bu konuda çalışma ve izleme olmadığını söyledi. Atalık, “Hayvanlar üzerinde yapılan pek çok çalışma GDO’lu ürünlerin böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını bozduğunu, kısırlığa yol açtığını, kandaki şeker ve trigliserid miktarını arttırdığını göstermektedir” dedi. Biyogüvenlik Kanunu’na göre ülkemizde GDO’lu bitki ve hayvan üretimi ile GDO’lu ürünlerin çocuk ve bebek gıdalarında kullanılmasının yasaklandığını anımsatan Atalık, şöyle devam etti: “Ülkede mısır üretimi 6 milyon tonun üzerine çıkmış olsa da hala 1-1.5 milyon ton civarında mısır dış alımı yapılıyor. Her yıl 2 milyon tonun üzerinde soya dışalımı yapılıyor. Dünyada soyanın yüzde 83’ü GDO’lu tohumlardan üretiliyor. Mısırda bu oran yüzde 29. Dünya ticaretine konu olan soyanın GDO’suzunu bulmak neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Soya dışalımımızın yüzde 55 ile yüzde 70’i GDO’lu soya üreten ülkelerden yapılıyor. Biyogüvenlik Kurulu gıda amaçlı kullanılmak üzere hiçbir GDO’lu ürüne henüz izin vermiş değil. Bu nedenle yapılan denetim ve analizlerde gıda maddelerinde GDO çıkmaması gerekiyor. Gıda denetçilerinin sayısı artırılmalı, denetimde sayıya değil kaliteye önem verilmeli. Çözüm yolları da açıktır. Buna rağmen ekmeğe kadar GDO giriyorsa nedeni tarım politikaları ve bu politikaları üretenlerdir.”

Maliyet farkı da yok

Gıda Mühendisi Sedat Kuru da GDO’lu soya ile GDO’suz soya arasında çok büyük maliyet farkı olmadığını vurgulayarak “Böyle ürünleri kullananlar, ya bilinçiz ya da dikkatsiz” dedi. Kuru, ekimi en yaygın olan GDO’lu ürünlerin başında soya, mısır, pamuk, kanola geldiğini kaydetti.