Gündem

Gazeteci Tunca Öğreten'in eşi: AKP, herhalde en çok AİHM'in performansından memnun kalmıştır!..

"Tunca, 20 kilo verip filinta gibi oldu, devletimize minnettarım!"

21 Ekim 2017 11:51

Redhack tarafından Berat Albayrak’a ait olduğu öne sürülen mailleri haberleştirdiği gerekçesiyle 25 Aralık 2016 sabahı gözaltına alınıp 24 gün sonra ‘terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla tutuklanan Diken’in eski editörü Tunca Öğreten ve aynı dosya nedeniyle tutuklanan gazeteciler Ömer Çelik ve Birgün gazetesi çalışanı Mahir Kanaat 24 Ekim'de ilk kez hakim karşısına çıkacak. İlk duruşma öncesi konuşan Tunca Öğreten'in eşi Minez Öğreten, "AKP, herhalde en çok AİHM'in performansından memnun kalmıştır!.." ifadesini kullandı.

Silivri Cezaevi’nde 300 günü geride bırakan Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat'ın eşleri açıklamada bulundu. Kanaat’in eşi Sevgi Kanaat, günlerin çok zor geçtiğini söyleyerek, “Mahir ile yatıp, Mahir ile kalkıyorum” dedi. Tunca Öğreten’in eşi Minez Öğreten de bu davanın "kişisel bir intikam mücadelesine dönüştüğü için çok zor bir dava" olduğunu belirtti.

Cumhuriyet'ten Seyhan Avşar'ın sorularını yanıtlayan Sevgi Kanaat ve Minez Öğreten'in cevapları şöyle:

"20 kilo verip filinta gibi oldun, devletimize minnettarım!"

- Günleriniz nasıl geçiyor?

Kanaat: Çok zor. 20 yıl az bir zaman değil. 20 yılda toplasanız 300 gün ayrı kalmamışızdır. İlk kez bu kadar uzun bir ayrılık yaşıyoruz. ‘Ne yapıyor, nasıl, ne düşünüyor’ gibi sorular kafamın içinde dönüp duruyor. Mahir ile yatıp Mahir ile kalkıyorum...

Öğreten: Her zorlu koşul altında kendinizle yeniden tanışıyorsunuz. Erkek gibi kadın oluyorsunuz bu süreçte mesela. Artık 19 litrelik su damacasını siz taşıyorsunuz. Geçenlerde bir arkadaşım bu yalnızlığın neye benzediğini, bana nasıl hissetttirdiğini sorduğunda ona, ‘İleride kocayı gömünce yola nasıl tek başına devam edeceğinin ön provası gibi’ dedim. Tunca’ya bazen, ‘Oğlum sen niye içeridesin la'’ derken bazen de, ‘Devletimize minnettarım. Filinta gibi adam oldun. 20 kilo birden verdin’ diyorum.

- Eşlerinize yöneltilen suçlamalar ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Kanaat: Ne yazık ki acı. Geçerliliği yok. Eşimin adı Mahir, BirGün çalışanı ve ÖDP’li... Başka ne söyleyebilirim?

Öğreten: Tunca’nın iddianamesinin en fantastik yanı ‘duruma göre devlet sırrı’ ifadesi. Kanımca, bu iddia yargılanan gazetecilerden ziyade Bakan Albayrak’ı zora sokuyor. Ne de olsa hükümet yetkilileri, devlet meselelerini ve sırlarını kişisel posta adresleri üzerinden paylaşmaz. Yalnızca 12 satırdan oluşan bir iddianameden bahsediyoruz. Ama ‘Ben şimdi buraya bilumum örgüt koyuyorum. İster buradan yürü ister devlet sırrı de, yapıştır gitsin’ şeklinde yazılmış gibi. Tunca’ya, ‘Sen şimdi bu 12 satırdan ne anladın, suçun neymiş?’ diye sorduğumda bana, ‘Hem DHKP-C’ye hem de FETÖ’ye yardım etmek gibi mucizevi yeteneklerim varmış, onu öğrendim’ demişti.

"Herkesi Çağlayan’a bekliyoruz"

- Davaya sayılı günler kaldı. Peki dava hakkında bir öngörünüz var mı?

Kanaat: Başından sonuna kadar trajikomik bir hal aldı bu dava. Eşim yapmadığı haber yüzünden tutuklu. Suçsuz olduklarını herkes biliyor. Bu dava sadece bizim davamız değil, haber alma ve haber yapma hakkını savunan herkesin davası. 24 Ekim’de herkesi Çağlayan Adliyesi’ne bekliyoruz.

Öğreten: Kişisel bir intikam mücadelesine dönüştüğü için ilk günden beri bu davayı çok zor buluyorum. Bir yıl sonra kıpırdanmaya başlayan AİHM de büyük hayal kırıklığı yarattı. Herhalde AKP’nin performansından en memnun kaldığı mercii de AİHM’dir.

- Sevgi Hanım eşiniz gözaltındayken Poyraz’ı dünyaya getirdiniz. Poyraz ile cezaevi ziyaretleri nasıl geçiyor?

Haftada 45 dakika kapalı görüş hakkımız var. Mahir, Poyraz’ı 3 kere görebildi. Çok duygulandı. Poyraz’ın doğumu için çok planı vardı. Büyük bir heyecan ile bekliyordu. Ama emniyette sadece fotoğraflarını görebildi.

- Minez hanım siz OHAL’den dolayı cezaevinde evlenmek zorunda kaldınız. Bu durum sizi hüzünlendiriyor mu?

Hiç hüzünlendirmiyor. Aksine düşündükçe, yüzümde güller açıyor. Şipşak bir evlilikti. Beni pistin ortasında göbek atmaktan kurtardı. Cezaevi ziyaretleri çok eğlenceli geçiyor çünkü Tunca çok komiktir. Bodrum’da tatile giden bir akrabasına, ‘Biz de yan koğuştaki terörist arkadaşlarla haftasonu St. Tropez’ye kaçtık’ diye mektup yazıyor. Cezaevi kantininde satılan meyve ve sebzelerin lezzetli ve ucuz olduğunu söyleyerek, ‘Çıkınca alışverişi buradan yapmalıyız’ gibi espriler yapıyor. Evet, tecrit koşullarında tutuluyorlar. Ancak hiçbirimiz, hastane odasının kapısında kendisini gözaltına almayı bekleyen polisler eşliğinde doğum yapan o acılı kadının yerinde değiliz. Tunca içeride sözlü ya da fiziksel bir saldırıya maruz kalmadığı sürece ağıt yakmam.

"Aklı gazetesinde"

- Eşleriniz tahliye edilirse, ilk ne yapacaksınız?

Kanaat: Ailesi biziz ama çocuğu gibi büyüttüğü, kurulduğu günden bugüne çalışanı olduğu BirGün gazetesiyle de hasret giderir diye düşünüyorum. Aklı bizde ve gazetede.

Öğreten: Çıkar çıkmaz hep birlikte tıksırıncaya kadar içmeyi planlıyoruz.

- Eşinizle en çok neyi yapmayı özlediniz ?

Kanaat: Kızımızla birlikte hafta sonu gezmelerini çok özledik.

Öğreten: İlişmeyi, birbirimize değmeyi özledik. Kısaca Tunca’ya dair her şeye hasretim.