Gündem

Gazeteci Hüsnü Mahalli: Saldırılar artarsa en çok zararı Türkiye görür

"Türkiye'nin ABD ile olası ilişkileri ve Rusya ile İran'ın olası tepkilerine bakarak analiz etmek gerekiyor"

16 Nisan 2018 13:39

Gazeteci yazar Hüsnü Mahalli, ABD öncülüğünde Suriye’ye gerçekleştirtirilen söz konusu müdahalenin sonuçlarına ilişkin olarak "Emperyalist Batı kontrolü kaybettiği için ne yapacağını şaşırmış durumda ve saldırının altında bu gerçeklik yatıyor" dedi. Mahalli, "Saldırıların artması orta ve uzun vadede Türkiye’ye ve bölgeye ciddi zararlar verir" yorumunda bulundu. 

Birgün'den Meltem Yılmaz'a konuşan Mahalli'nin söyleşisi şöyle: 

»Öncelikle genel değerlendirmelerinizi alabilir miyiz? Bu operasyonun bölgesel sonuçlarını değerlendirir misiniz?

Bölgesel sonuçlar öncesinde bölgesel ön gelişmelere bakmak gerekir. Suudi Veliaht ve yakın gelecekte kral olması beklenen prens Muhammed bin Selman, 19 gün boyunca ABD’degörüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmediği hiç kimse kalmadı. Bu da yetmedi 40 kadar Yahudi lobi örgütü lideri ile buluştu ve onlara ‘Peygamber de Yahudi bir kadın ile evlendi’ diyerek İsrail’e olan aşkını ilan etti. Dönmeden önce ABD ile kölelik anlaşması imzaladı. Bu anlaşma önümüzdeki 50 yılın gelişmelerine etki yapacak ve damgasını vuracak şekilde kurgulandı, planlandı. Muhammed Washington’dan ayrıldı bir gün sonra onun düşmanı Katar emiri Temim Beyaz Saray’da Trump ile poz verdi. O da kölelik anlaşmasını yeniledi.

»BAE emiri de bu hafta Beyaz Saray’da olacak.

Körfez’de iş tamam olunca Suriye’ye saldırı vacip yani elzem oldu. Çünkü bu ülkeler ve diğerleri ‘Arap Baharı’ sürecinde Esad’ı devirmek için hayal edilmeyecek işlere kalkıştılar. Bu iş için 137 milyar dolar harcadılar. Bunu ben değil Katar’ın eski Başbakanı Hamed Bin Casim söyledi . Adam’Esad’ı ortadan kaldırmak için hep birlikte Suriye’ye adam soktuk, orada savaşanlara silah ve para verdik ve Suriyeli subay ve önemli kişileri satın almak için milyonlarca para dağıttık ve hepsini Türkiye üzerinden yaptık’ dedi. Sonuç ortada. Yani Esad yerinde duruyor ve son bir yılda çok güçlendi ve ülkeye neredeyse tamamen kontrol ediyor. Amerikalıların işgali altındaki PYD bölgesi hariç. Ayrıca TSK’nın kontrol ettiği bölge var. Şimdi saldırı sonucuna gelelim. Saldırı bir fiyasko. Ama önemli olan Türkiye’nin tavrı.

»Türkiye’nin tavrı sizce nasıl?

Ankara’da ABD aşkı canlandı. Türkiye düşmanları; ABD, Fransa ve İngiltere Suriye’yi bombalıyor ama Ankara seviniyor. Merak ediyorum bu ya da benzeri bombalamalarla Esad devirilip Suriye’de Kürt devleti kurulsaydı Ankara yine de sevinecek miydi?. Dolayısıyla bu saldırının en önemli sonucunu Türkiye’nin ABD ile olası ilişkileri ve Rusya ile İran’ın olası tepkilerine bakarak analiz etmek gerekiyor.

»Kimyasal silah deposunun imha edildiği ve hala kullanılabilecek kimyasal silahlar olduğunu ifade etti Pentagon yetkilileri. Devamı gelir mi?

Saldırının devamı yok ve olmayacak. Zaten bu saldırının kendisi çok komik ve aptalca. Hiç kimse ölmedi ve yalnızca 3 yaralı var. Vurulduğu söylenen yerlerde, yani kimyasal araştırma merkezlerinde, havaalanlarında ve askeri üslerde belki de robotlar çalışıyor ve görev yapıyordu. İşin komik tarafı Pentagon ‘kimyasal silah depolarını imha ettik ‘ diyor ama bu depolardaki kimyasallardan hiç kimse ölmüyor. Belki Amerikalılar un stoklarını kimyasal sanmışlardır.

»ABD, İngiltere, Fransa’nın suriye’deki hava harekatını değerlendiren Dışişleri Bakanlığı’nca “duma saldırısı karşısında tüm insanlığın vicdanına tercüman olan bu operasyonu memnuniyetle karşılıyoruz” denildi. Türkiye’nin bundan sonraki pozisyonu ne olacak?

Türkiye’nin beklenen tavrına en iyi karşılığı Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu verdi. Ankara saldırıyı destek verebilir. İncirlik ve Kürecik’ten sınırsız destek verilebilir. Ama en azından bu saldırının Kandil gecesinde yapıldığını hatırlamalıydı. Amerikalılar özellikle. bu geceyi seçerek Sevgili Peygamberimizin Mirac’ından intikam almak istedi. Bu saldırı tüm Müslüman alemini hedef almıştır. 2003’te 19-20 Mart gecesi Amerikalılar camilerden yükselen ezan sesiyle Bağdat’ı bombaladılar. Saddam bir bayram sabahı idam edildi. Batı kindar, gaddar ve nefret doludur. İyi de onlarla işbirliği yapanlara ne demeli?

»Putin bu saldırının yıkıcı bir etkisi olacağını ifade etti. Uluslararası ilişkiler sistemi içeirisinde nasıl bir etkisi olacaktır?

Türkiye’nin tavrı ve olası pozisyonu çok şeyi etkiler. Ankara ABD ile dostluk ve geleneksel ittifakına döner Rusya ve İran ile ilişkilerini bozarsa bölgede ve dünyada çok şey değişir ve her şey Suriye, Türkiye, Irak ve tüm bölge açısından kötüye gider. Bölge yeniden kan gölüne döner. İsrail pusuda bekliyor. Suudilerle ‘stratejik ittifak’ çabası içinde olan İsrail bölgede belki tek söz sahibi olur. Ankara kendine göre plan yapıyor ama şimdiye kadar olduğu gibi bu planların hiç biri tutmaz ve ABD ve belki de İsrail PYD bölgesinde yani Fırat’ın Doğusunda Türkiye’ye sınır olur. Suriyeli İslamcılara güvenen Ankara bu güveninin işe yaramayacağını umarım kısa sürede anlar çünkü bölgede herkes Türkiye düşmanı. Yakında Katar bile düşman cephesine katılır ya da Türkiye o cephenin içinde kendini bulur. İşte o zaman cehennemin kapıları herkes için açılır . Etnik ve mezhepsel kavga ve savaşlar yeniden alevlenir radikal İslamcı örgütler piyasaya yeniden sürülür. Hikaye uzar gider ve dünya soğuk savaş dönemine geri döner ve herkes kendini bu kavganın içinde bulur. Ama en çok Türkiye bundan zarar görür.

»Esad’a göre Batı kontrolü kaybettiği için saldırdı. Suriye Cumhurbaşkanı bundan sonra ne yapacak?

Batı yalnızca kontrolü değil aynı zamanda aklını da kaybetti sonra da çıldırdı. Saldırının hiç bir gerekçesi ve mantığı yok. Söylenen her şey yalan. Suriye Devleti Doğu Guta’nın yüzde doksanını kurtarmış geriye az bir bölge kalmış ve bu bölgenin boşaltılması için militanlarla görüşmeler anlaşmayla son bulmuş ama Esad yine de kimyasal kullanmış. Ruslar kimyasal saldırının düzmece olduğunu kanıtladı. D.Guta’dan tüm militanlar ve aileleri çıkıp Cerablus, El-Bab ve İdlib’e geldiğine göre hiç biri çıkıp da kimyasal saldırı izlerini göstermedi. Pentagon’un vurduk dediği kimyasal tesis 2013’ten bu yana çalışmıyor. BM Kimyasal Silahları Denetleme Örgütü bu tesisin çalışmadığını ve deposunda hiçbir malzeme bulunmadığını rapor etti. Ayrıca Örgüt’ün müfettişleri Şam’da inceleme yapmaya hazırlanırken üç ülke Şam’a saldırıyor.

»Özetle her şey yalan ve emperyalist ülkeler bildik karekterleriyle saldırıyı gerçekleştirdiler.

Adamlar Esad’ı devirip Suriye’ye diz çöktürmek için 7 yıl uğraştı ama boşuna. İran ve Hizbullah Suriye’ye sahip çıktı. Suriye halkı dünyada benzeri olmayan bir mücadele ile onlarca ülkenin desteklediği 300 bin yerli ve yabancı teröriste karşı savaştı ve kazandı. Dünya tarihinde bunun bir benzeri yok. İsrail’in korkusu ise Lübnan’daki Hizbullah ve Suriye’ye gelen İran Devrim Muhafızları. Her ikisinin elinde en az 200 bin bin füze var ve bunlar İsrail’i haritadan silmeye yeterli. Bana göre Suriye ve bölge savaşlarının merkezinde İsrail var ve İsrail’in korkusu bu füzeler. Durum böyle olunca ve Eylül 2015’ten sonra Rusların Suriye’ye gelmesinden sonra Esad çok daha güçlendi. Rusya ve İran asla Esad’tan vazgeçmez. 7 yıldır bunu söylüyorum ve yazıyorum. Herkes tersini söyledi bazıları da Esad’ın üç ay içinde devrileceği iddiasına girdi.. Boşuna çünkü azman ve uzmanlar hiç bir şey bilmiyor. 7 yıldır hiç bir konuda yanılmadım ve tüm ön görülerim doğrulandı. Esad devrilmeyecek ve orta ve uzun vadede o ve onun cephesi kazanacak. Emperyalist ülkeler çaresiz ve onların ihanet içindeki bölgesel yandaşları perişan.

Programı yayından kaldırıldı

»Son olarak Halk TV’deki programınız yayından kaldırıldı.
Program Ayşenur Arslan’ın ben de onun daimi partneri idim. Kanal yönetimi ‘Doğan Medyaya yönelik operasyondan sonra biz de yeni bir yapılanmaya gidiyoruz’ dedi ve Maniki Dünya programını durdurduğunu söyledi. Farklı tekliflerde bulundum ama Ayşenur’un devam edeceği Medya Mahallesi’nde de bana yer olmadığını söylediler. Özetle bu kişisel olarak bana yönelik bir operasyondu. Birileri benim gerçekleriminden rahatsız. Yoksa insanların bilgiye ve doğru analizlere gereksinim duyduğu bir zamanda bana ambargo koymak akıl işi değil. Hele hele muhalefetin sesi konumundaki Halk TV’de.