Dünya

Fransa için sıcak yaz: Sokak, siyaseti nasıl etkileyecek?

Fransa'da yaşamış olanlar bilir. İktidarda kim olursa olsun toplumsal hareketler açısından en önemli dönem Eylül ayıdır.

30 Mayıs 2016 19:09

Bu ay, Temmuzcuların (Temmuz'da tatile gidenler) ve Ağustosçuların (Ağustosta tatile gidenler) nihayet şehirlere döndükleri, işbaşı yaptıkları, okulların açıldığı ve bütün memnuniyetsizliklerin sendikalar tarafından dile getirildiği bir aydır. Dev grevler, gösteriler, yürüyüşler Eylül ayında yapılır.

Gittikçe liberalleşen ve kapitalistleşen Fransa'da 1980'ler boyunca kazanılmış haklarını savunmaya kararlı işçiler, memurlar, emekliler, öğrenciler, öğretmenler sokaklara dökülür hayatı felç ederler.

Bu döneme Fransızlar "rentrée sociale" (yani sosyal eve dönüş) adını verirler ve genelde orta noktada anlaşma sağlanır. Göstericiler 100'ü korumak istiyorlardır, iktidar yeni bir yasa tasarısında 50 önermektedir, 75'e herkes evine dönmek zorunda kalır.

26 senedir yaşadığım Fransa'da her sene hep böyle olmuştur.

Toplumsal muhalefet, sağ partiler iktidardayken çok dinamiktir, sonuçta bu muhalefetin lokomotifleri başta sendikalar ve öğrenci dernekleri olmak üzere kendilerini solda konumlandıran sivil toplum örgütleri olduğundan yani muhalefetteyken destekledikleri "sol"un iktidara geldiği her dönemde biraz afallarlar ancak bu rehavet uzun sürmez.

Desteklediklerinin de iktidara gelir gelmez kazanılmış hakları tırtıklanmaya başladığını gören örgütler hemen eski konumlarına dönerler. Sendikalar grevlere başlar, sokaklar bayraklarla donanır malaise sociale (toplumsal rahatsızlık) gene görünür olur.

El Khoumri yasası

 

Son yıllarda durum biraz farklı oldu, zira Nicolas Sarkozy döneminde sağ, söz konusu kazanılmış sosyal haklara o kadar zarar verdi ki; 2012'de François Hollande'ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle iktidara gelen Sosyalist Parti toplumsal muhalefet örgütlenmelerinin radikalliğini törpüledi.

Zaten Mart 2016'da tekrar görünür olan sivil muhalefet de örgütlerin değil, çoğu örgütsüz olan henüz siyasallaşmamış lise ve üniversite öğrencilerinin ürünü oldu.

Sokağın sözü ve sazı eline almasının sebebi ise şubat ayında gündeme gelen Çalışma Bakanı 37 yaşındaki Fas asıllı Myriam El Khomri'nin adıyla anılan çalışma hayatını düzenleyen yeni yasa tasarısı oldu.

Konunun özeti kolay.

Senelerdir Fransa'daki sosyal hakların ekonomik gelişmede bir engel olduğu, çalışma yasasının çalışanların "fazla" lehine olduğu ve işverenleri "fazla" bağlayıcı olduğu tartışılır.

Fransa'daki işsizlik oranının yüksekliği, ekonominin durağanlığı bu kazanılmış haklara bağlanır ve Almanya'daki esnek yasalar örnek gösterilir.

Daha önce sağ iktidar dönemlerinde çalışma yasası esnekleştirilmeye çalışılmış ve kısmen de başarılı olmuştu (ama sadece kısmen).

El Khoumri yasası şirketlerin ekonomik zorluklar yaşaması durumunda çalışanlarını işten çıkarmalarını, maaşların düşürülmesini ya da işçilerin mesai saatlerini arttırıp haftada 35 saatten fazla çalıştırmaları kolaylaşacak.

Tasarıya göre günlük en fazla 10 saat olan çalışma süresi 12 saate çıkarılacak, iş sözleşmesinde değişiklik yapmak isteyenler işten çıkarılabilecek, yarı zamanlı çalışanların haftalık 24 saat olan minimum çalışma limiti düşürülebilecek, fazla mesailer için çok daha az ödeme yapılabilecek. Ve elbette bu durum Fransa'daki çok sayıda göçmen, yabancı ve öğrenciyi de etkileyecek.

 

Örgütsüz gösteriler

 

Bu yasa tasarısı ilk başta lise öğrencileri tarafından protesto edildi, daha sonra gösteriler üniversitelere yayıldı ve sonunda bütün gençlik şehirlerin Cumhuriyet meydanlarında forumlar kurup direnişe başladılar.

Sosyalist partinin taktiği yasayı Mayıs ya da Haziran'da oylayıp meclisten geçirmek, bakalorya sınavları ve üniversite final sınavları döneminde gençlerin mobilize ol(a)mayacaklarını hesaba katmak ve yaz tatili boyunca meseleyi soğutmaktı.

Gerçekten de 31 Mart 2016'da örgütsüz başlayan gösteriler nisan sonunda biraz yavaşladı, ancak Fransa'nın çeşitli yerlerinden gelen polis şiddeti görüntüleri, Hollande'ın kendini zayıf göstermemek ve muhalefete koz vermemek için geri adım atmaması Mayıs ayında gösterileri tekrar körükledi.

Aslında sağ muhalefetin bu gösterilere destek verdiği de görülmedi, zira söz konusu yasa tasarısı sağın her zaman savunduğu değişiklikleri içeriyordu.

Sadece Komünist gençlik derneklerinin örgütlü olduğu gösteriler silsilesinin sürekliliği şüpheliydi. Ancak sokak sendikaları bir nevi kendi içine çekti ve CGT (Komünist partiye yakın Genel İş Federasyonu) gibi sendikaları taraf olmaya adeta zorladı. Geçen hafta iki sendikanın aldığı kararlarla özellikle ulaşım ve enerji sektörlerinde grevler başladı ve petrol kıtlığı bile görüldü.

Haziran'ın ilk haftası bu açıdan önemli zira Sosyalist Parti geri adım atmayacağını tekrarlıyor, ancak sendikaların harekete destek vermesi oluşan sokak muhalefetinin sene sonu sınavları ya da yaz tatili ile bitecek bir saman alevi olmadığını gösteriyor.

2017 seçimlerinde sol partiler iktidarı kaçırır mı?

 

Bu muhalefet solun kendi içinde bir tartışma ve çekişme olarak görülse de 2017'de Fransa'da hem Cumhurbaşkanlığı hem de Parlamento seçimleri yapılacak.

François Hollande'ın yanı sıra Sosyalist Parti'den aday olabilecek eski Milli Eğitim Bakanı Benoit Hamon, Ekonomi bakanı Emmanuel Macron ya da onun selefi Arnaud Montebourg'un sosyalist partiyi iktidara getirmeleri zor görünüyor.

Ancak ikinci turda popülist ve ırkçı sağın aday Marine Le Pen ile karşılaşırlarsa sosyalist adaylar liberal soldan oy alabilmeyi ve kazanabilmeyi umuyorlar.

Yeni yasa sosyalistlerin liberal ve Gaullistlere verdikleri bir ödün olarak da görülebilir.

Ancak bu ince siyasi hesaplar dışında Fransa gençlerinin lokomotifine sendikaların da katılmasıyla toplumsal rahatsızlığın partiler üstü bir hale geldiği de görülebilir.

Yaz tatilinden önce tasarı yasallaşırsa sokağın daha da kızışacağı düşünülebilir.

Yasalaşmaz ise sokak zafer kazandığını düşünerek direnişi Eylül'le yani "rentrée sociale"e kadar sıkı tutabilir.

Her durumda sosyalist parti ve François Hollande kendi kurdukları tuzağa düşmüş ve Fransa'daki sivil muhalefetin yumuşadığı konusunda yanılmış durumdalar.

Anlaşıldığı kadarıyla Fransa'da yaz sıcak geçecek.

 

*Samim Akgönül / Strasbourg Üniversitesi Öğretim üyesi, Fransa