Kültür-Sanat

'Filmsever adam' Mithat Alam hayatını kaybetti

Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi kurucusu ve film arşivcisi Mithat Alam hayatını kaybetti

28 Kasım 2016 19:16

Türkiye’nin sayılı film arşivlerinden birini barındıran ve içerisinde çeşitli sinema salon ve odalarının bulunduğu Mithat Alam Film Merkezi’nin kurucusu, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden Mithat Alam hayatını kaybetti.

Atilla Dorsay'ın yazısı: İKSV ödülleri: Biri de sevgili Mithat Alam’a...

Bir süredir pankreas kanseri tedavisi gören Alam’ın cenazesi, 30 Kasım Çarşamba günü Bebek Camii’nde öğle namazını takiben Rumelihisarı Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verilecek. 30 Kasım-1 Aralık tarihinde saat 18.00’dan itibaren Mithat Alam Film Merkezi’nde taziye ziyaretleri gerçekleştirilecek.

Alam’a 36. İstanbul Film Festivali kapsamında 5 Nisan 2017 günü ‘Sinema Emek Ödülü’ verileceği açıklanmıştı.

 

Yönetmenler Mithat Alam'ı anlatıyor

 

Reha Erdem: Sinemayı sevdiren adam

Mithat Bey sadece Sinemayı Seven Adam değil sinemayı sevdiren adamdır. Mithat Bey sadece Sinemayı Seven Adam değil, bizimki dahil kaç kuşak sinemacının yetişmesine ve filmlerine büyük katkısı olmuş ve olmaya devam edecek adamdır. Mithat Bey sadece Sinemayı Seven Adam değil sanatı, hayatı, aşkı seven adamdır. Mithat Bey sadece Sinemayı Seven Adam değil, sinemayı sevse de sevmese de benim dünya şahanesi arkadaşımdır.

Tayfun Pirselimoğlu: İyi kalmak hâlâ mümkün

Mithat Alam’ı hep bir çölün ortasında sonu gelmez bir seansla film gösteren görkemli bir sinemanın yegâne seyircisi olarak tahayyül ediyor olmamı da onun müstehzi fantazmasından ödünç aldığımı teslim etmem gerek. 
Şahsen ona borçlu olduğum daha pek çok şey var ama galiba en kıymetlisi ‘iyi’ kalmanın hâlâ mümkün olduğunu, ihtimallerin hiç tükenmeyeceğini bana hep hatırlatıyor olması.

Emin Alper: Ya burada olmasaydı?

Mithat Alam deyince aklıma hep Frank Capra’nın ‘It’s a Wonderful Life’ adlı filmi gelir. 1946 yılı yapımı bu filmde Capra umutsuzluğa kapılarak intihar etmek isteyen George Bailey’e yardım etmekle görevli bir meleğin yeryüzüne inişini anlatır. Melek, Bailey’i, hiç yaşamamamış olduğu hayali bir kasabada yolculuğa çıkarır: Tatsız, tuzsuz, hırçın, yıkık dökük bir yerdir bu. Mithat Alam olmasaydı Boğaziçi Üniversitesi ve Türkiye Sineması nasıl olacak idiyse öyle bir yer...