Gündem

Fehmi Koru: Zarrab olayı 'komplo' ise, fark edildiği hâlde neden boşa çıkartılamadı?

"Eğer bu olayın ‘komplo’ olduğuna inanıyorsak, daha yargılama süreci başlamadan başarıya ulaşmış görünüyor"

21 Kasım 2017 13:45

Fehmi Koru*

"Her taşın altında kuşkulu bir şey aramak ‘komplocu’ zihinlerin eseridir" diyenlere itiraz etmem; ancak, o zihinlerin ‘komplo’ (ya da ‘kumpas’) saydıklarının birer ‘komplo’ olmadığını da kimse iddia edemez.

Bazen ‘komplo’ denilenler gerçekten de ‘komplo’dur.

Sarraf olayı komplo ise…

Rıza Sarraf olayına bu gözle biraz yakından bakalım.

Ankara sonradan Türk vatandaşı yapılmış İran asıllı bu kişinin ABD’de yargılanmak istenmesinin Türkiye’ye karşı bir ‘komplo’ olduğu kanaatinde.

Onunla aynı davada yargılanacak bir kamu bankası yöneticisi de var; resmi ağızlar onun komplonun bir parçası olduğunu ileri sürmüyorlar, fakat AK Parti ve çevresinin itibar ettiği medya mensupları arasında öyle düşündüğünü ifade edenler hiç de az değil.

Devrede ABD yargı sistemi var, ancak Washington’un da kumpasın bir parçası olduğuna inanıldığı, en son başbakan düzeyinde çıkılan seferin en önemli gündem maddesinin bu ‘komployu’ boşa çıkarmak için siyasilerle pazarlık etmek olmasından belli.

Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın, dün, France-24 kanalında katıldığı programda, Sarraf’ın ABD’de yargılanması konusuna bir de ‘FETÖ’ boyutu ekledi.

Gazete haberinden okuyalım:

“Kalın, ‘Sizce ABD yargı sistemini Gülenciler mi kontrol ediyor?’ sorusu üzerine, ‘Bunu siz söylüyorsunuz. Benim söylediğim, bunun siyasi hale getirildiği ve davanın amacına, ima ettiklerine bakarsanız, bunun Türkiye’de daha önce yapmaya çalıştıkları ama başaramadıkları şey olduğu ortada’ görüşünü dile getirdi.

Sarraf’ın ABD’deki soruşturmacılar ile işbirliği yapıp yapmadığına ilişkin ise Kalın, ‘Mahkeme detaylarını bilmiyorum. Bu bir yargı süreci. Tekrarlamak isterim ki yasal çerçevenin dışında hiçbir şey asla istemedik. Ancak maalesef hem Obama hem de Trump yönetimleri bu kilit önemdeki konuda birşey yapmadılar. Bu da iki kilit müttefikin ilişkilerini etkiliyor” diye yanıt verdi.”

Durum bu.

Devletler ‘komplo’ yapar

Konunun nezaketi “Devletler başka devletlere karşı komplolar yapar mı?” sorusunun cevabında yatıyor.

O sorunun cevabı da belli: Yaparlar, eskiden de yaparlardı, yakın tarih de devletin devlete komplolarıyla doludur.

ABD söz konusu olduğunda bu daha da doğrudur. Dünyanın pek çok ülkesinde meydana gelmiş askeri müdahalelerde ABD’nin parmak izlerine rastlanır.

Doların global para birimi haline dönüştüğü İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, o özelliğini kullanarak, devletlere karşı para silâhını da kullanabilmiştir ABD.

Ayrıntılara girmeye gerek yok; bunlar bilinen, üzerinde tartışılması gereksiz gerçeklerdir.

Sarraf olayının Türkiye’ye karşı bir ‘komplo’ haline dönüştüğünü kabul etmemiz fazla bir anlam taşımıyor. Adamlar gözlerimizin içine bakarak o konuda adım adım ilerliyorlar.

‘Komplo’, eğer bu olayın ‘komplo’ olduğuna inanıyorsak, daha yargılama süreci başlamadan başarıya ulaşmış görünüyor.

Türkiye bütünüyle New York’ta başlayacak davaya kilitlendiği gibi, Fransız televizyonunun İbrahim Kalın’ı konu ederken birbiri ardına sorduğu ‘Sarraf’ konulu iddiaların ortaya koyduğu üzere, bütün dünya da bizimle ilgili davayı yakın takibinde tutuyor.

Algı operasyonu açısından ‘komplo’ başarılı olmuş görünüyor.

Komplolar başarısızlığa uğratılabilir

Neden başarılı oldu acaba?

Genellikle komplolar farkına varılmadığı için başarılı olur.

Silâhlı kuvvetleriniz içerisinde, Washington’dan icazet alarak demokratik düzeninize son verecek bir kalkışma yapabilecek bir kadronun var olduğunu bilmediğiniz için ‘darbeler’sürprizi ile karşılaşırsınız.

Ekonomik tetikçileri fark edemediğiniz için, ancak her şey olup bittikten ve paranız pula döndükten sonra olan-bitenin bir ‘komplo’ olduğunu anlayabilirsiniz.

Oysa, Türkiye ve Rıza Sarraf olayında, uzun bir süreden beri ülkemizin bir ‘komplo’ ile karşı karşıya kaldığına devleti yönetenlerin inandığı anlaşılıyor.

Komplo teşhisi konulduğu halde komplo engelenememiş görünüyor.

Sebep, teşhisin ‘zamanında’ konulamaması yüzünden olabilir.

Ya da, teşhisi koyanların komployu boşa çıkartmak için başvurdukları ‘yöntemlerin’yetersizliği yüzünden…

Rıza Sarraf’ın ve kamu bankası yöneticisinin ABD’ye seyahatlerinin önlenmemesi evet bir zamanlama zaafıdır; ancak yargılama tarihinin yaklaştığı şu günlerde yaşananlar başvurulan yöntemin yetersizliği –hatta yanlışlığı– ile ilgili…

Teşhisin doğru olması yetmiyor komploları def etmek için, hazırlıklı olmak ve konuyu doğru kavrayıp ön alıcı tedbirler destekli doğru yöntemleri devreye sokmak da gerekiyor.

Sadece şu kadarını söyleyeyim: Şimdilerde Amerika ile savaş çığlıkları atmaya başlamış medya ile komplolar zaten boşa çıkartılamazdı; tam tersine komplocuların istediği hava yaratılır, yaratıldı da…

ABD ve dünya medyası AK Parti çevrelerinin itibar ettiği gazetelerde çıkan yazılar ile yine aynı özelliğe sahip ekranlara yansıyan yorumları kullanarak Türkiye aleyhine havayı yaygınlaştırıyor.

İnsan ister istemez “Bugünkü medya düzeni de o komplonun bir parçası olmasın?” diye düşünmeden edemiyor.

Eh, artık o kadar kuşku ‘gerçek komplocu’ zihinlerin eseri olurdu.

*Bu yazı ilk kez fehmikoru.com'da yayımlanmıştır.