Medya

Fehmi Koru: Halkımız 2002'de 'medya mağduru' olarak gördüğü partiyi iktidara taşımıştı, göreceğiz...

"Böyle ortamlarda bizim milletin nasıl tepki vereceği önceden belli olmaz"

13 Şubat 2017 13:59

Fehmi Koru*

Yüksek Seçim Kurulu’nun tarihini açıklamasıyla referandum için gün sayımı başladı. 60 gün sonra sandık başına gidecek ve sistem değişikliğini amaçlayan anayasa paketi hakkındaki kanaatimizi oy olarak ifade edeceğiz.

Aslında kanaatler genel hatlarıyla belli. Taraflar hâlâ kararsız görünen yüzde 15-20’lik bir kitleyi kendi istedikleri yöne doğru ikna faaliyetini kampanyalarla sürdürecekler.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile MHP lideri Devlet Bahçeli mitingler düzenlemeye başladı bile.

Yakında CHP’nin başını çekeceği ‘Hayır’ cephesi de hareketlenecektir.

Medya düzeni kimin işine yarar

Mitinglerle Türkiye şenleniyor; ancak acaba bugünün dünyasında geleneksel iletişim kanallarıyla istenen sonuç alınabiliyor mu?

Yoksa, taraflar, daha etkili sonuç alabilecekleri yeni yöntemleri ihmal mi ediyorlar?

Geleneksel iletişim kanalları ‘miting+medya’ bizde. Meydanlara toplanan insanlara hitaplar tarafların tabanlarını diri tutmaya yarıyor; mitinglerin yakın görüşlü kanallar tarafından ekranlara taşınması ise mesajların evlere-işyerlerine girmesini sağlıyor…

Bunun için milyarlar harcanıyor.

Harcamaya da değiyor. Hiç değilse bundan önceki seçimler ve referandumlarda değiyordu; bu yüzden partiler başka ülkelerde artık pek az kullanılan geleneksel kanalları bizde kullanmaya devam ediyor.

Türkiye ve medya düzeni hızla değiştiği için, bu referandumda durumun farklı olduğunu düşünüyorum.

En büyük değişiklik ülkemizin medya düzeninde.

Bir önceki seçime kadar bile Türkiye’de dengeli sayılabilecek bir medya düzeni vardı. İktidar partisi mesajlarını ne kadar kitlelere iletebiliyorsa, muhalefet partileri de seslerini duyurmada fazla zorluk çekmiyordu.

Artık öyle bir medya düzeni yok. İktidar partisi medyaya hakim. Muhalefetin sesi bu referandum öncesinde medyadan pek duyulmayacaktır.

Yakın zamana kadar ortada kalmaya ve muhalefeti bütünüyle boşlamamaya çalışan gazeteler ve TV kanalları vardı; onlar da tavır değiştirmiş bulunuyor.

Daha kampanyalar başlamadan bir TV program sunucusunun kendi takipçileriyle paylaştığı “Benim oyum hayır” mesajı, ortada durduğu bilinen medya grubundan kovulmasına yol açtı.

Medya mağduru ilgi çeker

Olayı burada anmamın iki sebebi var.

İlki, kovulma olayı kovulan kişi kadar aynı grupta yazmaya ve konuşmaya devam edenleri de etkiler. Hatta kovulandan sonra geride kalanların ve olaya seslerini çıkarmayanların imajı daha da fazla etkilenir. Okurları ve izleyenleri nezdinde algıları değişir.

Bir diğer sebep de şu: Görüşü yüzünden birinin kovulması, “Hayır” demenin maliyetini yükseltirken “Evet” demeyi de ucuzlatır. Böyle ortamlarda bizim milletin nasıl tepki vereceği önceden belli olmaz.

Aklımda 2002 seçimi var.

Yeni kurulmuş AK Parti, seçime, mesajlarını yaymada yalnızca bir-iki gazete (en önemlisi Yeni Şafak) ve TV kanalı (Kanal-7) desteğinde girmiş, diğer gazeteler ve TV kanalları karşısında yer almıştı.

Sonucu biliyoruz.

Halkımız ‘medya mağduru’ olarak gördüğü partiyi iktidara taşıyıverdi.

Bugün tersine döndüğü belli olan yeni medya düzeni, ilk bu referandum önünde denge iyice bozulduğu için, medyada olağanüstü ağırlıklı temsil edilen cephenin aleyhine çalışabilir.

Göreceğiz.

Haberlerinizi nereden alırsınız…

İnsanlar, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de, artık haberlere erişim için yeni mecraları tercih ediyorlar. Hiç yerinden kalkmadan, bayiye gitmesi veya birine aldırtması gerekmeden, hatta herhangi bir gazeteye bağlı da kalmaksızın, her çeşit görüşe internet üzerinden ulaşabiliyorlar.

Cep telefonu bunun için yeterli oluyor.

Aynı durum görüntülü haberler için de söz konusu. Yine cep telefonu kullanılarak ülkenin ve dünyanın her tarafından izlenebilen yayınlar yapmak mümkün bugün; bu imkanı profesyonelce kullanıp düzenli ana haber bülteni yapan, haber programları, mülakatlar ile izleyici karşısına çıkan girişimler var.

Öyle sanıyorum ki, önümüzdeki 60 gün içerisinde, insanlarımızın önemli bir bölümü, geleneksel kanallar yerine, sesleri kısıldığı için alternatif medya mecralarını kullananların neler dediğini de öğrenmeye çalışacaktır.

Merakın şimdiden başladığını hissedebiliyorum.

Türkiye’de bugün köylere kadar neredeyse her evde internet bağlantısı ve bilgisayar var. Sosyal medya kullanımında dünyada lider ülkelerden biriyiz; birileri trolleşip o mecraları kötüye kullansa bile, geri kalanımız eldeki imkânı doğru haberleşme için kullanmayı biliyoruz.

Bir yazı veya bir haber bir çırpıda yüz binlere ulaşabiliyor.

ABD’de yeni mecralar seçim kazandırdı

Son ABD seçiminde.. en fazla para harcayan, halkın önüne en çok çıkan, geleneksel medyanın kendisine en fazla zaman ayırdığı kişi değil.. sosyal medyayı en tepe tepe kullanan ve ‘ana-akım medya’ ile ters düştüğü için internet mecrası üzerinden mesajlarını duyurabilen kişi kazandı.

Donald Trump başarısını geleneksel olmayan yeni mecralara borçlu.

Partiler ve referandumda taraf olanlar bu gerçeğin farkındadırlar umarım.

İki tarafın kesin inançlıları çoktan kararlarını verdiler, onlar sandığın bir an önce önlerine getirilmesini ve şimdiden belirledikleri istikamette oylarını kullanmayı iple çekiyor…

Onlar kadar kesin inançlı olmayan.. hâlâ kararsız görünen.. sandık başına gidene kadar ikna edilmeye açık olanlar.. sizce hangi mecralardan bu ihtiyaçlarını gidereceklerdir?


* Bu yazı FehmiKoru.com'da yayınlanmıştır

İrfan Değirmenci neden işten çıkarıldı?