Gündem

Fehmi Koru: Cemal Kaşıkçı olayında iki tarz var...

"Medya ve konuyu araştırmayla görevli olanlar üzerinde olumsuz etkileri olacaktır"

17 Ekim 2018 18:02

Fehmi Koru*

Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi bizde de ‘polisiye’ meraklıları az değildir. Bu alanın önemli bütün yazarlarının eserlerinin neredeyse tamamı dilimize de çevrilmiştir.

En az bilineni, en az çevrileni Rex Stout adlı Amerikalı yazarın Nero Wolf adını verdiği hafiyenin maceralarıdır.

Oysa ilginç bir tiptir Nero Wolf. Öyle sıradan gizemlerle ilgilenmez, ilgilendiği konuları yerinde inceleme zahmetine de katlanmaz; o işlerle ilgilenecek bir yardımcısı ve onun da yardımlarından yararlanacağı bir ekibi vardır.

Zevkine düşkün Wolf New York/Manhattan’da taş bir evde oturur, İsviçreli uşağına değişik yemekler yaptırır, kendisi de evin çatısında yetiştirdiği nadide çiçeklerle vakit geçirir. Hayli kiloludur; ev içinde bile fazla hareket etmez, bir kattan diğerine asansör kullanır.

Onunki tam bir gri beyin hücrelerini çalıştırma durumudur.

Olay yerini inceleyenler ve masa başındakiler

Cemal Kaşıkçı‘nın kaybolması olayına ilgi duyanları iki gruba ayırmak gerekiyor.

İlki, tahmin edilebileceği gibi, olayın üzerindeki sis perdesini sıyırmakla resmen görevli olan güvenlik güçleridir. Onlar, teknolojinin de yardımıyla, olayın geçtiği yerleri takip altında tutar, işini görmek için Kaşıkçı‘nın girip bir daha çıkamadığı binayı elde ettikleri izinle teftiş ederek kanıt ararlar.

Bir de böyle bir imkandan mahrum oldukları, ya da zaten Nero Wolf benzeri bir tercihle olay yerinden uzak durmayı yeğledikleri için bilinenlerden hareketle masa başında olayı aydınlatmaya çalışanlar vardır.

Kendimi doğal olarak bu ikinci grupta görüyorum.

İşimiz zor ve bu bilgi çokluğundan…

Gazeteci Kaşıkçı‘nın 2 Ekim günü Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki Başkonsolosluğu’nda başına ne/ler gelmiş olabileceği konusunda bilgi azlığı bulunmuyor; tam tersine genellikle sonuç alınıncaya kadar elde ettikleri bilgileri başkalarıyla paylaşmakta olağanüstü kıskanç oldukları bilinen birinci grupta yer alanlar, bu defa, olayın ilk gününden başlayarak yerli ve yabancı basını bilgilendiriyorlar.

Hem yerli medyada hem de yabancılarda ‘adını vermeyen kaynak’ sıfatı altında ilk gruptaki insanların sağladığı bilgiler kullanılıyor.

Ülkemize kalabalık bir infaz timi geldiği, Kaşıkçı’nın o tim tarafından infaz edildiği, ekip içinde yer alanların cesedi parçalayıp binadan çıkardıkları, bu arada kaçırılan gazetecinin kolundaki akıllı saatin yaşananları kaydedip dışarıda tuttuğu cep telefonuna aktardığı ayrıntıları da hep o ‘adını vermeyen kaynak’ menşeli bilgiler.

Önceki gün “Suudlular Kaşıkçı’nın yetkisi olmayan birilerinin sorgulaması sırasında hayatını kaybettiğine dair bir rapor yayınlayacak” haberini duyuran CNN-International televizyonu, dün, yine başa döndü ve daha önce New York Times adına İstanbul’da bulunan kalabalık haber ekibine verilmiş “Öldürüldü, cesedi parçalanarak dışarıya çıkarıldı” bilgisini yeniden izleyicilerine son haber diye aktardı…

Bu haberin kaynağı da ‘bir Türk yetkili’, tabii adını vermeyen bir Türk yetkili… Türk yetkili, bu bilgiyi, dokuz saat sürmüş Başkonsolosluk binasındaki forensik teftiş sonrasında CNN‘e vermiş…

CNN muhabirleri “Ceset dışarıya çıkarıldı diyorsunuz, peki nasıl çıkarıldı?” diye sormuş olmalılar ki, aynı haberde, “Türk görevli cesedin nasıl yok edildiği hakkında bilgi vermedi”cümlesi de bulunuyor.

New York Times ise, yine dün, ‘cinayeti’, Suudi Arabistan’ın güçlü adamı konumundaki Kral’ın oğlu ‘MbS’ lakaplı Muhammed bin Salman ile ilişkilendirdi; tabii yine ‘Türk yetkili’nin yardımıyla…

Çelişkili haberlerin encamı

Aradan iki haftadan fazla bir süre geçti -gün saymama gerek yok, Kaşıkçı‘nın Başkonsolosluğa adım attığı saatlerde ben de ciddi bir ameliyat için ameliyathaneye alınmıştım- ve hala birbiriyle çelişkili haberler İstanbul’dan dünyaya yayılıyor.

Gerçeği yansıtıyorsa haberler ve şimdilerde en fazla rağbet gören senaryo sonunda kanaat haline dönüşecekse elbette sorun yok; ancak her şey olup bittikten ve araştırma-soruşturma farklı bir sonuca ulaşacaksa bunun iki kurum üzerinde olumsuz etkileri olacaktır: Medya ve konuyu araştırmayla görevli olanlar…

Bütün polisiyelerde olduğu gibi Nero Wolf‘larda da, yazarlar, sonuca gidilen yol boyunca okurun dikkatini farklı yönlere çekmek için bir dizi ayrıntı verir, romanın son bölümünde ise sürprizi patlatır.

En baştan katilin tahmin edildiği/bilindiği polisiye romanlar, filmler/diziler de vardır (Columbo ve Monk gibi), onlarda hafiyeden beklenen cinayetin nasıl işlendiğinin ispatıdır.

Cemal Kaşıkçı olayında her iki tarz var; hem cinayet işlendiğinin ve bunun nasıl gerçekleştiğinin bilinmesi, hem de kimin emriyle böyle bir işe kalkışıldığının belirlenmesi gerekiyor.

Beklemekten başka çaremiz yok.


Fehmi Koru'nun "Kaşıkçı için her gün yeni senaryo yazılıyor.. Hangisi doğru, hangisi yanlış?" başlıklı yazısı  fehmikoru.com'dan alınmıştır.