Medya

Fehmi Koru: Almanya, 'Nazi' söylemi nedeniyle yıprandı, Ankara'yı hırpalamak istiyor

"Konuşmayan BND başkanını bile sahaya süren Almanya, bu noktada duracak mı?"

20 Mart 2017 12:22

Fehmi Koru*

Katıldığı bir TV programında, Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Dr. İbrahim Kalın şu tespiti yaptı:

“Siz BND başkanının en son ne zaman açıklama yaptığını duydunuz? Çok nadirdir, Alman istihbarat başkanının böyle spesifik bir konuda çıkıp, hani genel bir güvenlik değerlendirmesi de yapmıyor, çok özel bir konudan bahsediyoruz.”

Fatih Çekirge (Hürriyet) de, hafta sonunu birlikte geçirdiği Başbakan Binali Yıldırım’a yönelttiği “Sayın Başbakan, Almanya ile durum nasıl gidiyor?” sorusuna şu cevabı almış:

“Almanya ortamı germeye devam ediyor. Baksanıza Alman istihbaratının başkanı ne diyor. Eğer Alman istihbaratının başındaki adam buysa, Almanya’nın vay haline.”

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık da, yine bir TV programında, şunları söyledi:

“Eğer Alman istihbaratının başındaki kişi, ‘Biz burada FETÖ’yü göremedik’ diyorsa ya bu adamın iki gözü birden kördür, iki kulağı birden sağırdır, ya da arzu ettikleri bir işin gerçekleşmemiş olmasından dolayı failleri gizleme ihtiyacı hissediyordur. Bunun başka izahı olmaz. Bu da herkesin aklına şu soruyu getirir: Acaba iş birliği mi yaptınız, siz bu işin neresindesiniz?” 

Tepkilerin sebebi

Konu: Alman dış istihbarat örgütü BND’nin başındaki Bruno Kahl’in der Spiegel dergisine verdiği ve Cumartesi günü yayımlanan mülâkatta söyledikleri.

Dediği özetle şu adamın:

“Türkiye 15 Temmuz darbe girişiminin ardında Fethullah Gülen’in bulunduğuna dair bizi her seviyede iknaya çalıştı, ama şu ana kadar başarılı olamadı.”

Gerçekten tuhaf bir açıklama.

Tuhaf, ama beklenmedik değil…

Beklenmedik olmayışı, ülkemizin bir süredir Almanya’nın başını çektiği Avrupa ile ciddi sürtüşmeler yaşaması yüzünden… Ankara’da ağzını açan her siyasetçi, Almanya ile Avrupalı müttefikleri hakkında, muhatapları üzerinde etkisi olabileceğini düşündüğü en ağır ifadeleri kullanıyor.

“Hitler” ile başlanıp “Naziler” ile devam edilen bir söylem hakim Ankara’nın son açıklamalarına…

Söylem Alman siyasi jargonunun sınırlarını zorluyor.

Zorlanan Almanya da.. Ankara’yı hırpalamak için.. Bir yandan PKK’nın gösterileri için Alman topraklarını kullanmasına izin veriyor, bir yandan da BND başkanını konuşturuyor…

Normalde ağzını bıçak açmayan BND başkanı, çok satan bir derginin sayfalarından başını şöyle bir çıkartıyor…

Herhalde Alman devleti ve hükümeti adına bir çıkış bu.

AB istihbaratı (INTCEN) ve 15 Temmuz

Etkisini her an hissetmeye devam ettiğimiz 15 Temmuz darbe girişimi hakkında ilk yadırgatıcı çıkış değil ama. Bir süre önce, Brüksel’deki Avrupa Birliği (AB) ile irtibatlı bir kaynak (euobserver.com), yalnızca İngiliz The Telegraph gazetesinin sınırlı ilgi gösterdiği bir haberi, esas kaynağı deşifre etme pahasına, sayfalarına taşımıştı.

Buna göre, AB’nin istihbarat birimi INTCEN, darbe girişimi üzerinden iki ay bile geçmeden hazırladığı raporunda, “15 Temmuz tek başına Gülen örgütünün işi değil, cuntacıların içinde Kemalistler, AK Parti karşıtları ve menfaatperestler de var” tespitine ulaşmış…

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, bu rapordan haberdar olur olmaz üzerine gittiklerini, ancak ‘INTCEN’ birimini bilen birilerine rastlamadıklarını da söylüyor.

Ana gövdesini Alman istihbaratının oluşturduğu bir birim olabilir INTCEN…

CIA kuruluşuna da katılan Alman istihbaratçı R. Gehlen..

Bir şeyi daha akılda tutmamız şart: İkinci Dünya Savaşı sonrasında, işgal kuvvetleri, Alman Devleti’ni Naziler’den arındırarak yeniden kurarken, istihbaratını da elden geçirdiler. CIA de o sıralarda kuruluş aşamasındaydı ve bir usta Alman istihbaratçı (Reinhard Gehlen) arşivini olduğu gibi Amerika’nın hizmetine sunmuştu.

İki istihbarat birimi (CIA ve BND) arasında Gehlen‘in sağladığı akrabalık bağı var.

DİTİB’i Almanya istemişti

Almanya artık vatandaşı da olmaya başlamış topraklarında yaşayan Türkler’in, din hizmetlerini, Suudi Arabistan’ın ‘Rabıta’ örgütünden maaşlı görevlilerden alması yerine, onları Diyanet İşleri Başkanlığı’nın memurlarıyla muhatap eden DİTİB uygulamasını tercih etmişti.

Taa 12 Eylül (1980) askeri darbesiyle birlikte…

DİTİB’in faaliyetlerine hiç ses çıkarmamış Almanya, şimdilerde, fişleme yaptıkları iddiasıyla Diyanet görevlilerini ‘casus’ ilân etmeye kalkıyor. Bu arada 15 Temmuz sonrasında kendisinden sığınma talep eden asker-sivil bürokratlara olağanüstü misafirperver davranıyor Almanya…

Karşılıklı bir tırmanma söz konusu.

Berlin 15 Temmuz’a Ankara’nın istediği gibi bakmayınca.. Türkiye hoşnutsuzluğunu çeşitli yollardan ve resmi açıklamalarla belli ediyor.. Almanya da hükümeti zora düşürecek ne varsa.. sözlü ve fiili olarak onları ortalığa döküveriyor…

Zarar veriyorlar mı iki taraf birbirlerine?

Veriyorlar.

Geçen Aralık ayında, Alman istihbaratı ile MİT’in periyodik toplantılarından biri, rahatsızlığı dışa vuracak biçimde, Ankara tarafından iptal edilmişti.

Ne olacak şimdi?

Kahl’in 15 Temmuz ile ilgili açıklamasına verilen cevapların sertliğine bakılırsa.. Ankara gerilime son vermek niyetinde değil.. Konuşmayan BND başkanını bile sahaya süren Almanya peki bu noktada duracak mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kesin tavrını bekleyeceklerdir.


* Bu yazı Fehmikoru.com'da yayınlanmıştır

İlgili Haberler