Medya

Fehmi Koru: Adil Öksüz Hamlet'in hayaletine döndü; bulunabilecek mi, yaşıyor mu?

"Bakanlık ayrıca Adil Öksüz’le ilgili yazılı bir cevap gönderecek"

02 Kasım 2016 15:35

Fehmi Koru*

Bu Adil Öksüz kişiliğinin hayali gözümün önünden bir türlü yok olmuyor; tıpkı Shakespeare’in ünlü oyununda üç kez görünüp kaybolan Prens Hamlet’in çoktan ölmüş babasının hayaleti gibi…

Hamlet oyununda, hayalet, ilk kez, iki asker ile ülkeyi ziyarete gelmiş birine, Horatio’ya, görünür. Üzerinde bir kral nasıl giyinirse öyle bir kıyafet vardır hayaletin. Onu gören askerlerin dili tutulur, ne yapacaklarını bilemezler; onunla başa çıksın diye Horatio’ya dönerler. Horatio “Konuş” der hayalete, esrarını açık etmesini ister. Tam o sırada sabah olduğunun işaretleri alınmaya başlanır ve hayalet ortadan kaybolur.

Adil Öksüz ortadan kaybolmadan önce de ‘hayalet’ gibi bir hayat yaşamış zaten. Varlığı biliniyor, ancak kimselerle pek ilişkisi olmamış… Kendisini en iyi tanıması beklenenlere sorulduğunda, kişiliği hakkında birkaç cümleden öte bilgi elde edilemeyen biri…

Sahneye 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü’nde çıkıp sonra ortadan kayboluverdi Adil Öksüz…

Bereket benim ısrarım ve Abdülkadir Selvi’nin takibi olmasa unutulup gidecek de.

Amerikalıların kuşkusu

İsterseniz önce, Selvi’nin bugünkü ‘ABD Adil Öksüz’ü sordu’ başlıklı yazısının ilgili bölümünü okuyalım:

“AKINCI’DAKİ FOTOĞRAF GÖNDERİLDİ / Bu arada 15 Temmuz’un en gizemli şahsiyetlerinden Adil Öksüz’le ilgili bir gelişme yaşandı. ABD, resmi bir yazıyla Adalet Bakanlığı’ndan 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü’nde olup olmadığını sordu. Adalet Bakanlığı Adil Öksüz’ün darbe gecesi Akıncı Üssü’nde olduğunu gösteren fotoğraf ile savcılığa verdiği ifadesini gönderdi. . Tabii bulunabilirse, tabii yaşıyorsa…”

Ne sormuş Amerikalılar? Öksüz’ün o uğursuz gece Akıncı Üssü’nde olup olmadığını…

Gerçekten acayip.

Bakanlık ne yapmış? Onlara neredeyse ilk günden beri gazetelerimizde yayınlanmış, –benim bile burada en az üç kez yazılarımı süslediğim– o meşhur fotoğraf ile herhangi bir bilgiyi paylaşmadığı savcılık ifadesini Amerikalılara göndermiş…

Tuhaf…

Herhalde görevi ülkemizdeki gelişmeleri izlemek olan Ankara ve Washington’daki Amerikalılar da, tıpkı bizler gibi, o fotoğrafı ve ifadeyi gazetelerimizde görmüşlerdir…

Daha tuhafı, Hürriyet yazarının yazısının sonuna yerleştirdiği şu sözcükler: “Tabii bulunabilirse, tabii yaşıyorsa…”

Uğursuz darbe girişimini ‘FETÖ’ örgütüyle irtibatlamaya yarayan en önemli kanıt FETÖ ile irtibatı kesin Adil Öksüz’ün o gece Akıncı Üssü’nde bulunması…

Haberlere de yansımış resmi tespitlere göre, Öksüz, o gece darbeyi en kilit nokta olan Akıncı Üssü’nde bizzat yönetmiş… ‘Hava kuvvetleri imamı’ imiş Öksüz ve sonradan rütbesinin daha da yükseldiği ve ‘bütün kuvvetlerin imamı’ haline geldiği düşünülüyormuş…

FETÖ örgütü halini almakta olduğunu fark edince yapıdan ayrılan Kemalettin Özdemir, istihbarat birimlerini bilgilendirirken, 2012 yılında, onlara sağladığı örgüt şemasında Öksüz’ün merkezi yerine işaret etmiş…

İstihbarat birimlerinin o tarihten beri varlığından haberdar olmasına rağmen, 15 Temmuz gecesi savcının önüne giden dosyasında herhangi bir bilgi bulunmaması rahatsızlık kaynağıydı.

Televizyonda kendisinden izledik; savcı buna rağmen tutuklanması istemiyle mahkemeye sevketmiş, ama serbest bırakılmış…

Bildiğim kadarıyla, o gece görev yapan savcı ile Öksüz’ü serbest bırakan yargıçlar hâlâ görevdeler…

Sonrası biliniyor: Adil Öksüz o gün bugündür ortada yok…

Ali Kaya değilmiş o… Yanındaki de Adil Öksüz değil (mi?)

Bir var, bir yok

Gazetelerde bir ara havaalanında birisiyle buluştuğu haberi fotoğrafıyla yer aldı. Buluştuğu kişi İzmir’de ikamet edermiş… Habere eşlik eden videoda Öksüz’ün küçük bir tekerlekli valizi çekiştirdiği görülüyordu.

Bir gazete, ertesi gün, ‘Adil Öksüz’ü havalimanında karşılayan hainin kimliği belli oldu’başlığıyla şu haberi verdi:

“Üst düzey terörist Öksüz’ü kaçırmaya çalışan ajan, örgütün Almanya’da görevli isimlerinden Ali Kaya.

Terör örgütü FETÖ tarafından gerçekleştirilmek istenen kanlı darbe girişimini Akıncı üssünden yöneten üst düzey terörist Adil Öksüz, komik bir savunma yaparak bölgeye tarla bakmak için geldiğini beyan etmişti. Öksüz’ün savunmasını alan savcı tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk etmiş, hakimler ise skandal bir karara imza atak azılı teröristi 21 dakika gibi kısa bir sürede serbest bırakmıştı. Mahkemeden elini kolunu sallaya sallaya çıkan Öksüz, Ankara’dan İstanbul’a gelmişti.”

İstanbul’da Sabiha Gökçen Havalimanı’nda buluşmuşlardı ikili…

Aa, o da ne, birkaç gün sonra şu haberi okuduk:

“Alman vatandaşı bir gurbetçi olduğunu ve Adil Öksüz ile bir bağlantısının bulunmadığı belirlenen Ali K. serbest bırakıldı. / Ali K.’nın polise, söz konusu tarihte yurt dışında olduğunu gösteren bir belge sunduğu belirtildi.”

Hayalet bu olaydan sonra yine hayalet olarak kaldı sizin anlayacağınız…

Bulunabilirse… Yaşıyorsa…

Şimdi ise Abdülkadir Selvi yeni bir ihtimali gündeme taşıdı: “Tabii bulunabilirse, tabii yaşıyorsa…”

“Tabii bulunabilirse…” yeterince büyük bir kuşku.

Ülkemiz istihbarat örgütlerinin elinde dünyada varlığı bilinen en son teknoloji var.

Her türlü elektronik cihazla yolunu ayırmış ve daha önce bir yıllık yiyeceği depo ettiği bir mağaraya kendisini kapatmış olsa bile, saklandığı yerde onu bulacak ilişkiler ağına da sahip istihbarat örgütleri…

Nitekim, o yola başvuran suçlular daha önce hep bulundu.

Adil Öksüz bulunamıyor ve “Eğer bulunabilirse…” kuşkusu daha güçlü ifade ediliyor..

Yurtdışına kaçtığını ve önemli bir unsuru olduğunu öğrendiğimiz FETÖ’nün kollarına kendisini bıraktığını düşünelim…

FETÖ örgütü, herhalde derhal kendisini konuşturarak en baştan beri yürüttükleri propaganda faaliyetine katkısını sağlama gayretine girerdi.

Zaten o yüzden olacak esas kuşku en sona saklanmış: “Tabii yaşıyorsa…”

Önceki bir yazımda, Öksüz ile Susurluk süreci içerisinde kendisinden çokça söz edilen ‘Yeşil’arasında paralellik kurmuştum; ‘çift yönlü casus’ yakıştırması yapıldığı için…

‘Yeşil’ için bilmesi gerekenler “Yaşıyor” demesine rağmen, ben yıllardır fâili meçhuller için devşirilmiş bir tetikçi olan Yeşil’in hayatta bırakılmasının imkânsız olduğu kanaatimi paylaşıyorum.

Demek artık Adil Öksüz’ün de aynı âkıbete uğradığından kuşku duyuluyor.

Ben ise artık ona ‘hayalet’ gözüyle bakıyorum; göründüğünde sırları fâş eden Hamlet’teki hayalet gibi.

Göz koyduğu karısıyla –yani Hamlet’in annesiyle– evlenebilmek için kendisini öz-kardeşi Claudius’un zehirleyerek öldürdüğünü babasının hayaletinden öğrenir Hamlet…

Prens Hamlet bu sahneye tanık olan arkadaşlarına gördüklerini kimseye anlatmamaları için yemin ettirmek ister; direnirler… Hayalet yeniden görünür “Kılıç üzerine yemin edin” der; ancak bunun üzerine söz verirler…

Adil Öksüz sizce yaşıyor mudur, yoksa hayatta değil midir?


* Bu yazı Fehmikoru.com'dan alınmıştır