Gündem

Fehmi Koru: Adalet herkese lazım; ekonomi için de yararlı bir kural bu

"Toplumun yargıya güvenini artıracak hoşluklara ihtiyaç var"

21 Eylül 2018 14:41

Fehmi Koru*

Dünün en önemli haberi, ‘Yeni Ekonomi Planı’ (YEP) adıyla açıklanan, ülkemizin ekonomik sıkıntılarıyla baş etmek üzere devlet adına neler yapılacağının ayrıntılarıyla yer aldığı hükümet planının açıklanmasıydı hiç kuşkusuz.

Ancak, Yargıtay 16. Ceza Dairesi‘nin, CHP milletvekili Enis Berberoğlu‘nun 16 aydır tutulduğu cezaevinden tahliyesini getiren kararı o açıklamaya baskın çıktı.

Yargıtay, anayasanın milletvekili dokunulmazlığının her seçimde yenilendiğine dair açık hükmünü yerine getirmekle, yine anayasada yer alan devletin niteliğiyle ilgili ‘hukukun üstünlüğü’ kavramını pekiştirmiş oldu.

Bir ülkeyi ayakta tutan ilkedir devletin ‘hukukun üstünlüğü’ niteliği…

Adalet mülkün temeli, zulüm ise fesadıdır

Roma hukukunda ‘Justitia est fundamentum regnorum’ diye ifade edilmiş, Hz. Ömer tarafından ‘el-adlü esasül mülk’ biçiminde söylenmiş (cümlenin diğer yarısı ‘ve’z zulmü fesadül mülk’tür, yani ‘zulüm devleti fesada uğratır’) bizim dilimizde ‘adalet mülkün temelidir’ diye formülleşen ilke…

Ekonomiyi de olumsuz etkiler adaletin yara alması…

Herhalde hepimiz eğitim hayatımızın bir döneminde “Berlin’de hakimler var” diye biten öyküyü dinlemiş, okuma meraklılarımız pek çok yerde aynı öyküyle karşılaşmışızdır. Alman köylüsünün toprağına göz dikmiş imparatora verdiği cevapla ülkesi yargısına güvenini güçlünün yüzüne karşı haykırmasını anlatır o öykü.

Bizim de kendi tarihimizden, mermerlere zarar verdiği için elini kestirdiği Rum ustanın şikayetine bakan mahkeme tarafından suçlu bulunan Fatih Sultan Mehmet‘in elinin kesilmesine hükmedildiği öykümüz vardır.

Dediği dedik bilinen, ağzından çıkan kanun sayılan Sultan‘a kendisinden de üstün başka bir güç (yargı) bulunduğunu hatırlatan öykü…

“Adalet herkese lazım” diye popülerleştirilen inanç da önemlidir.

Son yıllarda yapılan kamuoyu yoklamalarında kurumlara güven içerisinde yargıya yönelik kanaat hiç iç açıcı değil. Bunda en sonuncusu 28 Şubat döneminde yaşanmış darbelerin yargıyı cezalandırma aracı olarak kullanması örneğine ek olarak, yakın dönemde ortaya çıkan yargının aynı amaçlarla kullanılmak üzere bir örgüt tarafından ele geçirildiği bilgisinin de etkisi var.

Yargı mensuplarının bile içinde yer aldıkları kuruma fazla güven duymayacağı görüntüsünün mutlaka kırılması gerekiyor.

Bunu kıracak olanlar da yine yargı kurumu içerisinde yer alanlar…

Fikir ve basın özgürlüğü

Kararında, Yargıtay, aslında Enis Berberoğlu‘nun mahkumiyetini onaylamış oldu; tahliye edilmesi, yüksek mahkemenin onun son seçimde de milletvekili seçilmesini yeniden dokunulmazlık kazanması için yeterli görmesi sayesindedir.

Milletvekili dokunulmazlığı, özellikle fikir özgürlüğü kapsamına giren konularda, demokrasinin olmazsa olmaz şartlarındandır.

Berberoğlu‘nun yargılandığı dava da, aslına bakılırsa, ona atfedilen ‘casusluk’ veya ‘gizli kalması gereken bilgileri açıklamak’ gibi suçlamalar yerine ‘gazetecilik faaliyeti’ olarak ele alınabilirdi. (‘Gizli kalması gereken bilgileri saklamak’ gazetecilerin veya milletvekillerinin değil, o bilgilere sahip ve koruması gereken devlet görevlilerinin işidir.)

Bu da bizim cezaevlerinde bulunan ve mesleği ‘gazetecilik’ olan başka tutukluları hatırlamamıza sebep oluyor.

Tabii bir de tutuklu yargılanan siyasileri…

Medyada bazıları “Dünyanın her yerinde bunu yapanlar yargılanır ve ağır cezalara çarptırılır”diye konuya yaklaşıyorlar, ama bu yaklaşım bir gerçeği değiştirmiyor: Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde cezaevlerinde mesleği ‘gazetecilik’ olan insanlar bulunmuyor.

Gazeteciler gazetecilik faaliyeti yüzünden yargılanmıyor demokratik ülkelerde… İddianamelerde yazdıkları yazılar, TV’lerde yaptıkları yorumlar yer almıyor…

Siyasiler de siyasi faaliyet içerisine giren konulardan dolayı yargı önüne götürülmüyorlar…

Çeşitli sebeplerle yargılanmaları gerekenler ise mahkumiyetleri kesinleşene kadar tutuksuz yargılanıyorlar…

Demokratik ülkeler gazetecilerine ve siyasilerine cezaevlerini layık gören ülkelere ‘demokratik ülke’ gözüyle bakmıyorlar da…

Ekonomi de zarar görüyor

Türkiye’nin son zamanlarda haklı olan pek çok davada haklı olarak görülmemesi daha çok bu sebeptendir.

Ekonomimiz de bu yüzden kırılgan hale geldi.

Ülkemize bakıp olumlu özelliklerini görerek kalkınma hamlesini destekleyen, kişi veya kurum olarak kazançlı çıkma gayesiyle kredi vermede ve yatırım yapmada yarışanların hevesi şimdilerde neden kaçtı dersiniz?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın Almanya’ya ve ardından BM toplantısına katılmak üzere ABD’ye yapacağı ziyaretler öncesinde gerçekleşti Yargıtay‘ın Enis Berberoğlu‘nu tahliye etme kararı. Eminim, bu karar, Cumhurbaşkanı’nın iki ülke ziyaretinin daha verimli geçmesini sağlayacaktır.

Keşke mahkemeler, cezaevinde bulunan gazeteci ve siyasetçilerin tutuksuz yargılanma taleplerini de yeniden gözden geçirme ihtiyacı duysalar.

Toplumun yargıya güvenini artıracak hoşluklara ihtiyaç var.

-------------------------------------------------------------------------------------------

Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.