Gündem

Fehmi Koru: Abdullah Gül'ün söyleyeceklerinin etkisi ile başkalarınınki mukayese edilemez!

"Projeydi, patladı' denildiğine göre, ‘tehlike' geçmiş demektir"

27 Nisan 2018 13:17

Fehmi Koru* 

İki ay sonra yapılacak ve ülkeyi yeni bir sistemin bütün unsurlarıyla tanıştırması beklenen seçimin tarihe dönük yüzünde ‘Abdullah Gül olayı’ mutlaka yer alacak…

Alacak, çünkü Abdullah Gül seçim sahnesine ‘aday’ olarak çıksaydı, Türkiye seçime katılan isimlerden çok sistem değişikliği konusunu tartışacak ve bunun muhtemel sonucu da, seçim sonrasında başlayacak dönemin yanlışlığının herkes tarafından önceden görülmesi olacaktı.

Bakınız, Gül’ün seçimde kazanmasından ve sonrasında meydana gelebileceklerden söz etmiyorum; sözünü ettiğim şu: 

Gül kazansa veya kazanamasa, konu onun adaylığı sayesinde gündemin ilk sıralarına oturabilecekti.

Kazanabileceğinden korkulduğu için diyenleriniz de çıkabilir, ama bence adaylığının önünün kesilmesi daha çok bu kayda geçirdiğim sebeptendir.

‘‘Biz kazanırız’’ diyenler de anlatacak ama…

Sistem değişikliğinin Gül düzeyinde biri tarafından iki ay boyunca tartışılması farklılık yaratabilirdi.

İYİ Parti adayı Meral Akşener, CHP adayı Özgür Özel veya Muharrem İnce veya bir başkası da herhalde aynı konuyu işleyeceklerdir, ancak işte o kadar…

Son yedi yılı cumhurbaşkanlığında geçmiş uzun yıllara dayalı siyasi deneyimi ile ‘‘Ülkemiz için doğru olan parlamenter sistemdir, sebepleri de şunlardır’’ manifestosuyla kitlelerin karşısına çıkacak Abdullah Gül’ün söyleyeceklerinin etkisi ile başkalarınınki mukayese edilemez.

Hani bazıları ‘proje’ ve ‘kumpas’ gibi sözcükleri kullanıyorlar ya, o tür sözcükler eşliğinde esas üzerinde düşünülmesi gereken sanırım bu gerçekliktir.

Zaten bu yüzdendir ki, konuyu ele aldığım son günlerdeki her yazımın sonuna, Gül’ün adaylığının gerçekleşebilmesinin olağanüstü zor adeta imkansız olduğuna dair bir-iki cümle yerleştirmiş bulunuyorum.

İsterseniz dönüp son yazılarıma bir de bu gözle bakın, her geçen gün o kuşkumun büyüdüğünü sizler de fark edeceksiniz.

Yanlıştan dönmenin bundan böyle tek ve ufacık bir umut ışığı kaldı: Sandıktan cumhurbaşkanı olarak çıkacak kişinin kendisinin, 16 Nisan (2017) referandumuyla o makamın sahibine sağladığı yetkileri de kullanarak, sistem değişikliğinden vazgeçmesi…

Ne kadar cılız bir ışık olduğunu bunun, herhalde sizler de teslim edersiniz.

Hafıza tünelinde arkeolojik kazı yapıldığında…

Biri bugün şu tespiti yazısına taşıdı:

‘‘GÜL’Ü İSTEYENLER… SIRASIZ EKSİK LİSTE:

‘Ay ne olur olsun’ diyerek Aslı Aydıntaşbaş… ‘O olmazsa geçmiş olsun’ diyerek Fehmi Koru. / ‘Saçmalamayın, Gül’de birleşin’ diyerek Metin Münir. / ‘Matematikle dövüş olmaz” diyerek Mehmet Bekaroğlu. / Destansı Gül övgüleriyle Hasan Cemal.’’

Güzel ve yerinde bir özet bu. ‘‘Gül aday olsun’’ diyenler cephesi -hepsi olmasa da görüşlerini açıkça yazan ve söyleyen kısmı- galiba bu kadardan ibaretti. Bu isimlerden siyasetçi olduğu için Bekaroğlu’nu, bir gazetede yazdığı için Aydıntaşbaş’ı çıkarırsak, geriye kalan üç kişinin ortak özelliği daha iyi görünür: Herhangi bir gazetede yazamamaları…

Hasan Cemal ile Metin Münir t24.com.tr’de, bu yazıyı okuduğunuza göre zaten bildiğiniz üzere, ben de kendi adımı taşıyan bu sitede okurlarla buluşabiliyoruz.

Medyanın geri kalanı…

Tarih herhalde bu durumu da yazacak.

Bazı ayrıntıları bugün-yarın bizler unutsak bile konu üzerinde araştırma yapacak olanlar hafıza tünelinden onları bulup çıkaracaklardır.

Neyi mi?

Gizlenmek istenenleri… Duyulmaması için her türlü tedbiri aldıklarını sananların görünmeyen alanda yaptıklarını… Gözüken ve gösterilmek istenenlerle gerçekler arasındaki çelişkileri… Siyasilerin yola çıkarken kendilerine ve çevrelerine verdikleri sözlerle ağızlarından şimdi çıkan sözler arasındaki uçurumu… Yazı hayatının büyük bir bölümünde savunduklarıyla tam anlamıyla ters düşmeyi göze alan meslek mensuplarını…

Bir siyasi şahsiyetin vaktiyle ölümüne karşı çıktığı ne varsa hepsinden birdenbire vazgeçmesi ve sistem değişiliği yolunu açmasının, kamuoyu karşısına iddialarla çıkan bazılarının basit aritmatik ve mantıkla hiç bağdaşmayan hesaplarının temelinde neyin olduğunun tarih farkına varmayacak mıdır sanıyorsunuz?  

Neyse. ‘‘Projeydi, patladı’’ denildiğine göre, ‘tehlike’ geçmiş demektir.

Bu yazıyı yarının tarihçisine yardım olsun diye yazdım.


* Bu yazı, FehmiKoru.com'dan alınmıştır