Gündem

Fehmi Koru, 7 Haziran seçimleri öncesi yapılan anketi hatırlattı: Ağızlar iyi laf yapıyor, ama...

"Herhalde seçim sonrasında 'Neden böyle oldu?' sorusuna da cevap aranacaktır"

30 Mayıs 2018 18:09

Fehmi Koru*

Bu seçimi geride bıraktığımızda, sonuç ne olursa olsun, muhalefetin performansı dillerde olacak. Muhalefet cephesinin cumhurbaşkanı adayları -evet hepsi- göz doldurucu bir başarı çizgisi izliyorlar.

Alanlarda da, fırsat verildiğinde çıktıkları TV programlarında da, sosyal medyada da…

Gündemi başlattıkları polemiklerle onlar belirliyor diyen çıkarsa ben de onaylarım.

Ancak bütün kampanya başarılarına rağmen sandıkta başarısız olmaları beni hiç şaşırtmayacak.

Sebebi şu: Muhalefet cephesinin ve tek tek cumhurbaşkanı adaylarının gündeme taşıdıkları konularla vatandaşın bu seçime mahsus gündemi arasında tam bir uyum yok. Vatandaşın gündemi neredeyse tek bir konuya kilitlenmiş durumda; muhalefet ise AK Parti ile Cumhur İttifakı‘nın başkan adayı Tayyip Erdoğan‘ın kendilerinden çok daha iyi temsil ettikleri konularda onlarla yarışmaya çalışıyor.

Yanılıyor olabilirim, ancak gördüğüm bu.

Clinton kazanınca rakibine “It’s economy, stupid” denilmişti…

Kimse hamaset konusunda AK Parti ve Tayyip Erdoğan‘la yarışamaz. Kimse dindarlık, milliyetçilik, halktan biri olmak gibi konularda kendisinin daha iyi olduğunu söyleyerek önceleri oy alamadığı kitleleri yanına çekemez; o konular da AK Parti’nin uhdesinde çünkü.

Vatandaş o konulardaki bir yarışta neden muhalefetin yanında saf tutsun ki?

Elbette belli konularda vatandaşa güven vermek, özellikle geçmişin anlamsız tartışmalarının gelecekte hortlatılmayacağına kuvvetli vurgu yapmak gerekiyor; ancak insanlar ülkeyi 16 yıl yönetmiş bir kadroya ve onun liderine teşekkürle veda edecekse, bu konudaki kararı rakip adayların ağız kalabalığına veya geçmiş hataları dillendirmelerine bakarak, hatta Tayyip Erdoğan‘ın partisinin kuruluş günlerinde kiminle görüştüğünü dikkate alarak değil, partilerin kendisini daha yakından ilgilendiren bir konudaki tavırlarını değerlendirerek verecek.

O konunun ne olduğunu tahminde herhalde zorlanmıyorsunuzdur.

Ekonomi.

Muhalefet, iktidarın çalışanlara, memurlara, emeklilere zam hamlelerine el artırarak mukabele etmesinin yeterli olduğu düşüncesinde; hiç değilse verilen izlenim böyle. Asgari ücreti yukarıya taşıyarak, maaşları ve ek göstergeleri yükselterek çıkılan bir yarış muhalefeti başarılı kılmayabilir.

Devletin imkanlarının sonsuz olmadığını, vaatlerle imkanların çeliştiğini bugün herkes görebilecek durumda.

Tabelaya bakalım, nefes alalım

MetroPoll kurumu ülke insanının hükümeti değerlendirirken başarısızlık hanesinin ilk sırasına ‘ekonomi yönetimini’ koyduğunu son birkaç aylık araştırmalarında tespit etmiş bulunuyor.

Bu ay sahaya çıkılarak yapılan araştırmanın bulguları da bir önceki aylardan farklı değil; tek fark gidişattan memnuniyetsizlerin oranının artmış olması.

“Önümüzdeki bir yıl içerisinde Türkiye’de ekonomik durumun ne yönde değişeceğini düşünüyorsunuz?” sorusuna sorunun yöneltildiği insanların neredeyse yarısı (yüzde 46.6) “Kötüleşecek” cevabını vermiş.

“Genel olarak Türkiye’deki ekonomi yönetimini ne derece başarılı buluyorsunuz?” sorusuna verilen cevaplar iktidar partisi açısından fazla iç açıcı değil. Değil, çünkü bu defa cevap verenlerin yarıdan fazlası (54.4) “Başarısız buluyorum” demekte.

Halkın yarısı (50.6) son bir yıl içerisinde geçim şartlarının kötüleştiğini söylemiş anketçilere…

En çarpıcı sonuç bir önceki soru bir başka biçimde -günümüz öne çıkarılarak- insanlara yöneltildiğinde alınmış. Soru şu: “Son zamanlarda ülkemizde ekonominin iyi mi yoksa kötü mü yönetildiğini düşünüyorsunuz?” Bu sorunun yöneltildiği insanların önemli bir bölümü (60.2) “Kötü yönetiliyor” cevabını vermiş. Bu cevabı verenlerin yarıya yakını kendisini “AK Partili” olarak tanımlayan, bir önceki seçimde iktidar partisine oy vermiş insanlar…

Tablo bu.

Benzer bir tablo aynı araştırmanın 7 Haziran 2015 seçimlerinden hemen önce yapılanında da karşımıza çıkmıştı. O seçimde sandığa yansıyan iradenin ne olduğunu hepimiz yaşayarak görmüştük.

Ekonomik performanstan o zaman şikayetçi olan kadar -hatta biraz daha fazla- insan bugün de ekonominin gidişatından rahatsız görünüyor.

Şu anda ortalıkta partilerden çok cumhurbaşkanı adayları var, dikkatler onların üzerinde. Partiler seçim beyannamelerini açıkladılar ve o metinlerde ekonomi ile ilgili bölümler de var; ancak meydanlarda gündeme taşınan konular arasında ekonomiye dair fazla bir şey yok.

Varsa yoksa hamaset… Varsa yoksa anlamsız siyasi polemik…

Ağızlar iyi laf yapıyor, ama insanların24 Haziran’daki gibi kritik bir seçime sanki laf kalabalığıyla sonucun belirlendiği bir münazaraymış gibi yaklaştıklarını düşünmek çok hatalı.

Zaten o yüzden de, ekonomiden şikayetlerin ayyuka çıktığı günümüzde yaşadıkları sıkıntıları araştırmacılarla paylaştıkları cevaplarla ortaya döken insanlar, “Bu Pazar seçim olsa oyunuzu hangi partiye vereceksiniz?” sorusuna sıra geldiğinde, o soruya, daha önce hangi partiden yana oy kullanmışsa yine ondan ayrılmayacağını belli eden cevaplar vermekte.

Herhalde seçim sonrasında “Neden böyle oldu?” sorusuna da cevap aranacaktır.

Ben biraz erken davranmış oldum.