Ekonomi

Eski Devlet Bakanı Söylemez: Türkiye popülist politikalarda ısrar ederse Arjantin benzeri bir IMF programına sürüklenebilir

"Türkiye'nin risk primi anormal biçimde yükseliyor"

13 Temmuz 2018 22:57

Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı da yapan eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez, borsadaki kayıbı, ekonominin gidaşatını değerlendirdi. Söylemez, gelişmiş ekonomilerde borsanın en yaygın yaygın ve etkin sermaye piyasası kurumu olduğunu söyledi. Halk Bankası Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde de bulunan Söylemez, Türkiye'de borsanın henüz güvenilir bir yatırım aracı olma özelliğine kavuşamadığı değerlendirmesinde bulundu.

Yabancıların satış yaparak, Türkiye’deki ve borsadaki riskleri azalttığını söyleyen Söylemez, "Türkiye gönüllü bir fedakarlık ve istikrar programı uygulamak yerine, mevcut durumu idare etmeye yönelik popülist politikalarda ısrar ederse yılbaşına kalmadan Arjantin benzeri bir IMF programına doğru sürüklenebilir" değerlendirmesinde bulundu.

Eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’, borsadaki iniş ve ekonominin gidişatını Odatv'ye değerlendirdi.

"Üçte ikisi yabancıların egemenliğinde"

Söylemez, Türkiye, borsadaki kayıplarla ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Bilindiği üzere, gelişmiş ekonomilerde, borsalar en yaygın ve etkin sermaye piyasası kurumlarıdır.

Türkiye’de ise borsa maalesef sermayeyi tabana yayan, istikrarlı ve güvenilir bir yatırım aracı olma özelliğine kavuşabilmiş değil henüz.

Yeterli derinliğe sahip olmayan sığ, manipülasyon ve spekülasyon iddialarının eksik olmadığı, temettü ve kar dağıtımının beklentileri karşılamadığı borsada, yatırımcıların yaşanan her finansal dalgalanma ve / veya krizlerdeki kayıpları da çok büyük oldu.

Nereden bakarsanız bakın, yaklaşık üçte ikisi yabancıların egemenliğinde, halka ve tabana yayılmamış bir borsa gerçeğimiz var.”

"Türkiye’nin risk primi anormal biçimde yükseliyor"

“Yerli yatırımcıların istikrarsızlık beklentileri ve borsayı kısa vadeli bir kumarhane kapitalizmi aracı gibi görmeleri nedeniyle, borsadaki yatırımlarının vadesi 1 ayı bile bulmuyor” diyen eski Bakan Söylemez şunları kaydetti:

“Damat, danışman ve eş-dost kabinesi olarak algılanan yeni Bakanların açıklanmasını takiben BİST 100 endeksi hızla değer yitirmeye başladı ve endeks 89,000’e kadar düştü.

Ocak 2018 sonunda 121,500’ü aşan BİST 100 endeksindeki bu düşüşün, ağırlıklı olarak yabancıların borsadan çıkışı ve portföylerini boşaltmaları nedeniyle olduğu görülüyor.

Öyle ki, borsada yabancı payı %66’lardan, 13.07.2018 itibariyle %61,9’a kadar düşmüş vaziyette.

Eş zamanlı olarak Türkiye’nin risk primi de anormal biçimde yükseliyor. Türkiye CDS’leri (Credit Default Swaps) 155’lerden bugün itibariyle 331’e kadar yükseldi.

Bu haliyle Türkiye, Venezuela – Brezilya - Ukrayna ve Tayland’dan oluşan en yüksek CDS riskine sahip ekonomiler arasında, negatif yönde ayrışmış vaziyette.

Borsa yılbaşından bu yana %22 civarında düşüş gösterirken, TL’nin aynı dönemdeki değer kaybı ise, %28’e yaklaştı.”

"Yabancılar satış yaparak, Türkiye’deki ve borsadaki risklerini azaltıyorlar"

Ufuk Söylemez enflasyon tahminlerine de yer vererek şu ifadeleri kullandı:

“Temmuz ayında mevsimsel olarak düşük çıkması gereken enflasyonun ise, yine artacağı ve TÜFE’nin %16-17’yi bulacağı tahmin ediliyor.

BİST şirketlerinin toplam piyasa değeri de bu gelişmelere paralel olarak azalıyor. 17 Ocak 2018 tarihinde 906 milyar TL olan borsadaki şirketlerin piyasa değerinin, 12 Temmuz 2018 itibariyle 747 milyar TL’ye düştüğü görülüyor.

Yabancılar hızla satış yaparak, Türkiye’deki ve borsadaki risklerini azaltıyorlar.

Ancak yeterli alıcı olmaması nedeniyle hala satış yapmak için beklemede olan yabancılar olduğu konuşuluyor.

Yarın FITCH’in olası bir not indirimine yönelmesi halinde, yabancıların borsadan çıkış ve satış eğilimlerini arttırarak sürdürmesinden ise endişe ediliyor.

Türkiye’nin gönüllü bir fedakarlık ve istikrar programı uygulamak yerine, mevcut durumu idare etmeye yönelik popülist politikalarda ısrar etmesi halinde, yılbaşına kalmadan Arjantin benzeri bir IMF programına doğru sürüklenebileceği de ihtimal dahilinde görülüyor.

Seçim sürecinde ertelenen zamlar, affedilen vergiler, mali aflar ve baskılanan fiyatların birikimi olan risklerin, henüz kamuoyuna yansıtılmaması da başka bir olumsuz faktör.

Yüksek cari açık, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik ve yüksek faizler ekonomiye ilişkin beklentileri olumsuz etkiliyor ve borsadan bu nedenlerle yabancı çıkışının sürmesi de muhtemel görünüyor ne yazık ki.”