Gündem

Eski Dev-Genç lideri Bülent Uluer'in son söyleşisi: Eskiden sağcılar "ABD'ye karşı çıkanlar komünist" diyordu

"Şimdi film tersine döndü, hükümetlerimiz de dahil olmak üzere Amerikan karşıtı oldu"

Bülent Uluer ( solda) Tarık Çelenk (sağda)

22 Ağustos 2017 21:03

78 kuşağının öğrenci liderlerinden, eski Dev-Genç Genel Sekreteri Bülent Uluer 65 yaşında hayatını kaybetti. Uluer, son söyleşisini Tarık Çelenk’in Türk Sağının Düşünce Atlası kitabına vermişti. Uluer söyleşide  "Eskiden sağcılar 'ABD'ye karşı çıkanlar komünist' diyordu. Şimdi film tersine döndü, hükümetlerimiz de dahil olmak üzere Amerikan karşıtı oldu ve solcuların sesi çıkmıyor; hatta maalesef bazı solcular da Amerikancı oldu. Bu da bir çelişki yani." demişti.

Uluer'in kitapta yer alan söyleşisinin bir bölümü şöyle:

"Eskiden Sağcılardan Amerika’yı savunanlar, 'Amerika’ya karşı çıkanlar komünisttir' diyorlardı. Şimdi film tersine döndü, hükümetlerimiz de dahil olmak üzere Amerikan karşıtı oldu ve solcuların sesi çıkmıyor; hatta maalesef bazı solcular da Amerikancı oldu. Bu da bir çelişki yani. 

İsrail’e karşı biz devrimciler Filistin yanında savaştık. Filistin’de ben ilginç bir şeyle karşılaştım. El Fetih’e gittim. El Fetih’te şeyi gördüm, şöyle bir tolerans vardı: Dinci, solcu, ulus yanlısı, Sovyet yanlısı, Arnavutluk yanlısı, hepsi aynı merkez komitesi, genel komite içinde yer alıyorlardı.

Sonra onların bazılarının ayrı ayrı örgütleri vardı. Ben dedim ki komutana, yani kamp komutanımıza, “Problem çıkmıyor mu?” “Gel buraya” dedi. Adım Ebu Ali’ydi, “Ebu Ali gel buraya” dedi. “Bunların hepsi bizim bir- birimize verdiğimiz görevdir. Sen şunun sorumlusu olacaksın, sen şuncu olacaksın; çünkü hepsinden yardım alabilmek için görev vermişiz. Biz Filistinliyiz kardeşim. Başkası beni ilgilen-dirmez.”

Şimdi Türklerin sağın solun böyle bir cephesi yok ki. Mesela sen o zamanki bir Ülkü ocaklıya, “Gel, şu Amerikalıya karşı çıkalım” desen, “Aaaa komünistler gibi. Amerika gitsin Rusya mı gelsin?” diyecekti. Bu olgunlukta bir sağ dünyanın hiçbir yerinde yok.

İnanç dünyamı sorguladım ondan sonra şuna karar verdim:

 

“Kuran’a ya inanırsınız ya inanmazsınız. Kuran üzerine tartışma olmaz.”

 

Mesela dincilerin bir önderi vardı Metin (Yüksel) diye.
Fatih’te öldürüldü. Kim öldürdü? Çünkü bizimle anlaşma yapıyordu. Metin çok esaslı biriydi ve sözü de çok dinlenen bir adamdı. Ülkücüler Fatih Camii’nin orada öldürdüler ve ak genç, mak genç bunun arkasından pek fazla gitmedi, kapatıldı gitti. Bundan altı ay önce akrabaları beni buldu.

Fikri planda Türkiye İslamı’nın ve Türkiye’deki İslam adına konuşan üniversite hocalarının çok zayıf olduğunu ve Türkiye’de bir âlim yetişmediğini, din âlim- lerinin zayıf olduğunu, buna bir çözüm bulunulması gerektiği- ni düşünüyorum. Yani mesela bizim bir de El-Ezher, Mısır’daki gibi bir yerimiz olamadı.
 
Bize eski bilgileri bırakmış İslam âlimi Osmanlı’da da çıkmadı.
Çıkmayınca, geriye doğru kala kala çok yalan, kuru ajitasyon üzerine kurulu bir şey çıktı. Bizim solda da bilgi birikimi azdır; maalesef azdır."