Gündem

Eski AKP milletvekili Ocaktan: Dini söylem sivilleşmeli

"Klasik İslam düşünce sistematiğinden devraldığımız gelenek 'hizaya getirici' ve dayatmacı bir dini söylem oluşturdu"

04 Aralık 2018 11:04

Eski AKP Bursa Milletvekili ve Karar yazarı Mehmet Ocaktan İslam dini hakkında eleştirilerine devam ediyor. İslamın bireyi esas alan ve onun özgür iradesiyle şekillenen bir din anlayışını getirdiğini hatırlatan Ocaktan, dini söylemin sivilleşmesinin zorunluluk olduğunu kaydetti. 

Ocaktan, bugünkü (4 Aralık 2018) "İlahiyatçıların otoriter diliyle nasıl bir İslam tasavvuru" başlıklı yazısının ilgili bölümünde şunları kaydetti: 

İslam dünyasının yaşadığı problemler dikkate alındığında, günümüzde dini söylemin sivilleşmesinin adeta bir zorunluluk haline geldiği rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü İslam kurumsal bir din anlayışını değil, bireyi esas alan ve onun özgür iradesiyle şekillenen ve bu çerçevede sosyalleşen bir din anlayışını getirmiştir.

Ancak şunu da biliyoruz ki; klasik İslam düşünce sistematiğinden devraldığımız gelenek ‘hizaya getirici’ ve dayatmacı bir dini söylem oluşturmuştur. Dolayısıyla Müslüman dünyada kişisel erdemleri önemseyen ahlaki bir toplumun inşası için, bir bakıma ‘toplum mühendisliği’ özelliği taşıyan bu kurumsal dini söylemin kesinlikle terkedilmesi gerekmektedir. Belki de ilahiyatçıların bireylerin seçim hakkını önemsemeyen “gerçek din bu” söyleminin öncelikle sivilleşmesi gerekiyor.

Açıkça ifade edelim, dini insandan, toplumdan ve hayattan bağımsız kurumsal bir olgu olarak takdim eden bu üslup, sonunda dini tarihin belli dönemlerindeki bir kesite mahkum etmektedir. Mesela İlahiyatçıların her vesileyle kavramsal bir çerçeveye oturtmaya çalıştığı “İslam hukuku” söylemine bakalım; klasik literatüre göre dönemin şartları içinde devletin unsurlarını oluşturan devlet başkanının görevleri, yargılama hukuku, vergilendirme, ceza ve iflas hukuku gibi konular o günün şartlarında daha iyiyi arayan ve ilişkilere ahlaki bir vasıf kazandırmayı amaçlayan bir çerçevede gelişmiştir. Ancak ilahiyatçıların, geçmiş dönemin uygulamalarını hiçbir yoruma tabi tutmadan ayniyle günümüze “İslam hukuku”olarak aktarmaları modern hukuk açısından bir anlam ifade etmemektedir.

Çünkü bu tür bir din algısının temelinde, Kur’an’ı insan ve dünya gerçekliğinden bağımsız bir metin olarak görme anlayışı yatmaktadır. Ve doğal olarak bu anlayışla aklı ve vahyi önemseyen değil, sıhriyeti, manevi işaretleri, ilhamı ön plana çıkaran deruni bir ‘din dili’ inşa edilmektedir.

Yazının tamamı için tıklayın