Politika

Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'den yargıda ‘paralel yapı' iddiasına yanıt

'Hakkımda dile geitirilen iddialar hikâye, somut delil yok'

12 Temmuz 2015 16:01

Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yargıda "paralel yapılanma" iddialarına ilişkin olarak konuştu. ‘Paralel yapı ile mücadele' konusunda başlatılan soruşturmada bir memurun kendisi hakkında verdiği bir ifadeyi ‘genel bir hikâye' olarak niteleyen Ergin, iddialarla ilgili herhangi bir somut verinin ortaya konulamadığını vurguladı.

Önceki akşam CNN Türk'te yayınlanan ‘Baştan Sona' programında konuşan Ergin, görevde bulunduğu dönemde ‘cemaate yakın avukatlarından aldığı talimatlarla kanunları şekillendirdiği' yönündeki iddiaların asılsız olduğunu anlattı.

Zaman'da yer alan habere göre Ergin'in açıklamalarından satır başları şöyle:

ANLATILAN BU ÖYKÜ…: “Bu memur ‘Paralel yapı' ile mücadele konusunda açılan soruşturmada ifade vermiş. Tabii kendi isteğiyle mi, nasıl olduysa! İfadesinde, ‘Parlamento'ya gelen tasarılar üzerinde Cemaat mensubu avukatlar kendi aralarında çalışır, önergeler hazırlar ve bunu iktidar partisinin hukukçu milletvekillerine götürürlerdi.' demiş. ‘Avukatlar, grup başkan vekillerine ve daha sonra bakan olan Sadullah Ergin'e de bir noktada gider ve yasalarda değişiklik yapmaya gayret ederlerdi.' gibi bir cümlesi var. Anlatılan bu öykü parlamenter demokrasilerde Meclis'in yasama faaliyetinin bir parçası zaten.”

SİVİL TOPLUM YASAMA FAALİYETLERİNİN PARÇASIDIR: “Hayvan Haklarını Koruma Yasası'nda dahi hayvan severler gelirler, taleplerini iletirler. Sivil toplumun, bireylerin yasalara katkısı yasama faaliyetlerinin bir parçasıdır. Geçmişte böyle olmuş, önümüzdeki süreçte de böyle olacak. Bu katılımın olmadığı hiçbir yasa çıkmamış Parlamento'dan bugüne kadar.”

YOLA ÇIKTIĞIMIZ UMDELERE DÖNMEMİZ LAZIM: “Önemli olan somut verilerdir. ‘Şu yasada şöyle yapıldı' gibi tespit yok. Genel bir hikâye anlatılıyor ve onun içerisinde ismim geçiyor. Adalet Bakanlığı kendi başına bir parti, kendi başına bir hükümet değildir; bir partinin mensubu, bir hükümetin politikasını uygulayan 25 bakandan bir tanesidir. Dolayısıyla istese bile kendi başına partisinin politikalarına, hükümetin politikalarına rağmen böyle bir tasarrufta bulunamaz. Ak Parti'nin denenmiş, başarılı olmuş dönemleri var. Bizim tekrar yola çıktığımız umdelere dönmemiz lazım.”

TERFİLER TEAMÜLLERE UYGUN: “Adalet Bakanlığı'nda 127 unvanlı koltuk var, daire başkanı, genel müdür yardımcısı, genel müdür, müsteşar yardımcısı gibi. Bu 127 koltuk içinde 11 tane mahkemelerden, Yargıtay'dan, Danıştay'dan gelmiş. Onun dışında her şey geçmişte olduğu gibi. Bu unvanlı kadroda bulunanlar tetkik hâkimi olur başta. Ben, 2009 Mayıs ayında bakan oldum. 2013 Aralık ayında ayrıldım. Bu 4,5 senede geçmişten gelen teamüllere göre terfi olmuştur. Dışarıdan hiyerarşik yapıyı kadrolaşmak amacıyla getirip seçmece adam konulmamıştır. Ben, hazır kadroyla çalışmışım. ‘Belli oluşumları görerek adım atmış' tezini reddediyorum. Görevde bulunduğu 4,5 yılın sorumluluğunu üzerime alıyorum.”

ERKEN SEÇİM AK PARTİ'NİN BEKLENTİSİNE DERMAN OLMAZ: “AK Parti açısından baktığımızda yüzde 41 oy önceki seçimlere göre 7-8 puanlık eksik bir oyu ifade ediyor. Seçmen bir miktar tenzilat yaptı. AK Parti'nin bu tenzilatı sağlıklı değerlendirmesi gerekiyor. Seçmenine dönük birtakım açılımlar getirmeden, tekrar bir sandığa gitmesi halinde konjonktürel olarak bir miktar oy yükselişi sağlanabilir ama Türkiye'nin derdine ve AK Parti'nin beklentisine derman olacağı kanaatinde değilim. Farklı siyasi ve ekonomik krizler Türkiye'yi zorlarsa, Allah göstermesin daha radikal sonuçlar çıkabilir sandıktan. Şu an ihtiyacımız güven telkin eden bir hükümet.”

SEÇMEN HATA YAPTI YAKLAŞIMI DOĞRU DEĞİL: “Şu yaklaşım AK Parti'nin 2002'den bu yana süregelen tavrına tutumuna aykırı bir yaklaşımdır; ‘Seçmen hata yaptı, yanlış yaptı ve pişman. Şimdi bu pişmanlığından dönecek.' ‘Millet 2002'de, 2004'te, 2009, 2011'de hata yapmadı ama 2015 seçimlerinde hata yaptı' demek AK Parti'nin 13 senelik aktif siyaset sürecine ters bir yaklaşım olur.”

GEZİ'DE DAHA RAHAT HAREKET EDİLMELİYDİ: “CHP'nin eylemleri (Cumhuriyet mitingleri) Gezi'den daha küçük bir dalga olarak başlamadı. AK Parti o zaman nasıl bir refleks koydu? Miting yapanların güvenliklerini sağladı. Güvenlik güçleri ve hükümet bütün bunları tolere eden bir gayret ortaya koydu. Bu eylemleri yapan siyasi akımlar kaybetti. 2012'den Gezi'ye kadar AK Parti'ye oy vermeyenlerin ikinci tercihlerinde AKP çıkıyordu. Gezi olaylarının başlangıcıyla evrildiği yer farklı; bunu kabul ederim. Dış aktörleri kabul ederim. Bunlar Türkiye'nin hayrına çalışmak zorunda değil. Önemli olan biz bu girişimler karşısında nasıl hareket ediyoruz.”

YARGIDAN BU KADAR ŞİKAYET GELEN ÜLKEDE HİÇBİR ŞEY OLMAZ: “Biz 2010 yılında HSYK'yı kurgularken çoğulcu bir HSYK olsun istedik. Ama maalesef HSYK'nın oluşumunda Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararla farklı bir durum oluştu. İster benim güdümümde, ister sizin, ister ötekinin güdümündeki bir yargı kimseye huzur vermez. Yargı büyük bir yara aldı. Bağımsız bir yargı AK Parti'nin de isteyeceği ihtiyaç duyacağı bir taleptir. Bu konuda siyasetçilerin de akademisyenlerin de olduğu bir HSYK yapılmalı. Yargıdan bu kadar şikâyet gelen bir ülkede huzur olmaz, kalkınma olmaz, hiçbir şey olmaz.”