Medya

Ertuğrul Özkök'ten Cumhuriyet yazarına: Sen de o gece sevinmedin mi?

"Bütün bir millet sevindi de bir tek sen mi sevinemedin yani"

02 Aralık 2016 13:38

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Cumhuriyet yazarı Ali Sirmen'e yönelik olarak "Erdoğan’ın o kararı AB’ye girmek için değil, askeri ve muhalefeti ezmek için aldığın söylüyor. Ve benim de bu planın içinde olduğumu açıkça söylüyor. Yapma Ali kardeşim. Samimi ol, o gece sen de sevinmedin mi. Bütün bir millet sevindi de bir tek sen mi sevinemedin yani" dedi.

Ertuğrul Özkök'ün "Şanghay'ı unutup millet konsensusuna dönüş mü?" başlığıyla yayımlanan (2 Aralık 2016) yazısı şöyle

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün şunu söyledi:

“650 yılı aşkın süredir Avrupa’da kültürümüzle, medeniyetimizle varız ve olmaya devam edeceğiz.”

Yani açıkça “Biz Avrupalıyız” dedi...

Bunu işitince oturup Avrupa Birliği ile bütünleşme sürecimizi tarih tarih alt alta yazdım.

* * *

- 1959 Türkiye AET’ye “ortaklık’ başvurusunu yaptı.

O gün iktidarda, merkez sağ Adnan Menderes hükümeti vardır.

* * *

- 1963 Türkiye AET ile “ortaklık anlaşmasını” imzaladı.

O gün Başbakanlık koltuğunda CHP Genel Başkanı İsmet İnönü oturmaktadır.

* * * 

- 1970 Türkiye-AET Katma Protokolü imzalandı.

O gün iktidarda merkez sağ AP (Demirel) vardır.

- 1987 Türkiye AB’ye tam üyelik başvurusunu yaptı.

O gün Başbakanlık koltuğunda liberal sağ Turgut Özal oturuyordu.

* * *

- 1995 Türkiye AB ile gümrük birliği anlaşmasını imzaladı.

O gün Başbakanlık koltuğunda liberal sağ Tansu Çiller oturuyordu.

* * *

- 1999 Avrupa Birliği Türkiye’yi tam üye adayı olarak kabul etti.

O gün Başbakanlık koltuğunda sosyal demokrat Bülent Ecevit oturuyordu. İki başbakan yardımcısı ise milliyetçi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve merkez sağ ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’dı... Aynı koalisyon hükümeti daha sonra Kopenhag kriterlerini kabul etti

* * * 

- 2002 Seçimden galip çıkan AK Parti hükümeti tam üyelik müzakerelerinin başlaması için talepte bulundu. O gün Başbakanlık koltuğunda muhafazakar Abdullah Gül oturuyordu.Muhafazakar Tayyip Erdoğan ise AKP Genel Başkanı konumundaydı.

- 2004 AB, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini başlatma kararı aldı.

O gün Başbakanlık koltuğunda AKP’li Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı koltuğunda ise Abdullah Gül oturuyordu.

* * *

- 2005 Türkiye ile AB arasında tam üyelik müzakereleri başladı.

O gün Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı koltuklarında yine  Erdoğan ve Güloturuyordu.

* * *

Ey Türk milleti... Bu kronoloji size ne anlatıyor?

Çok partili hayata geçtiğimiz 1950 yılından beri, hemen her konuda kavga ettik...

Üzerinde birleşebileceğimiz üç-beş konu vardı.

Ama 66 yıllık şu tabloya bakın...

* * * 

Merkez sağı, sosyal demokratı, İslami eğilimi ve milliyetçi akımlarıyla, hatta askeri yönetimlerde bile hepimiz “Avrupa” demişiz.

* * *

Umarım Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü sözleri, “Şanghay” dosyasının rafa kaldırılıp, bu büyük ve tarihi “millet konsensusuna” dönüş anlamına geliyordur.

Kendimizle gurur duymadığım şey ne?

Cevabım Allah’a bir yakarmadır...

“Allah’ım’ derim, “Niye bizim ortak sevinçlerimiz, ortak matemimiz bile olamıyor...”

11 çocuğumuz, 1 eğitmenimizi feci bir yangında kaybettik...

Onlarca çocuğumuz yaralandı, belki de hayatları boyunca taşıyacakları ağır bir travma yaşadılar...

Evet feci ihmaller var... Daha feci görmezden gelmeler var...

Ayan beyan kız çocuğuna güvensizliği yansıtan iptidai ihmaller...

Tamam bunların hepsi var...

Var da bunlardan ille de siyasi bir maraza çıkarmak, ille de bunu siyasi tarafa yıkmak gerekiyor mu... Yani siz bu ülkenin Başbakanı’nın, Milli Eğitim Bakanı’nın bu olaydan, en az kendiniz kadar ıstırap duyduğuna inanmıyor musunuz...

Ben bütün kalbimle inanıyorum...

Ne olur bir kere dahi olsun da... Bu minicik tabutlar karşısında hep birlikte saf durup da, onları hayırla ve sevgiyle uğurlayıp sonra hep birlikte bu işin temeline insek, çözüm arasak...

Ve bir gün, çocuklarımızı, sağlıklı, modern, güvenli yurtlara göndermenin huzuruyla başımızı yastığa koysak...

Ne yapayım: Umutlanayım mı, üzüleyim mi, sevineyim mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki: “Fırat Kalkanı operasyonunun hedefi de herhangi bir ülke veya kişi değil sadece terör örgütleridir. Defalarca dile getirdiğimiz bu hususta kimsenin şüphesi olmasın. Söylediklerimizi de kimse başka yerlere çekmesin.” Nasıl değerlendireyim?

 

- Bir gün önce “Esad’ı devirmek” sözünün yarattığı yanlış anlamaya üzüleyim mi...

 

- “O sözlerle Esad’ı kastetmediğini” belirterek, Rusya ve Avrupa Birliği ile ortaya çıkan sorunun hafifletildiğine sevineyim mi...

 

- Cumhurbaşkanı’nın uluslararası politikadaki esnekliğine bakıp umutlanayım mı...

 

- Yoksa üçü birden mi...

 

ALİ KARDEŞİM SEN O GECE SEVİNMEDİN Mİ


CUMHURİYET gazetesi yazarı dostum Ali Sirmen dün bana saydırmış.

 

2004’te tam üyelik müzakerelerinin başlama kararının alındığı gece ve 2005’te müzakerelerin başlamasından sonra çok sevinmemi ve Hürriyet’te attığım manşeti yerden yere vurmuş.

 

Erdoğan’ın o kararı AB’ye girmek için değil, askeri ve muhalefeti ezmek için aldığın söylüyor.

 

Ve benim de bu planın içinde olduğumu açıkça söylüyor.

 

Yapma Ali kardeşim...

 

Samimi ol... O gece sen de sevinmedin mi...

 

Bütün bir millet sevindi de bir tek sen mi sevinemedin yani...