Gündem

Erdoğan: Üçüncü köprünün adını “Tayyip Erdoğan” koymadım, ne kadar mütevazıyım görüyorsun…

"Artık bu ülkede hangi örgüte mensup olursa olsun, hiçbir teröriste rahat yoktur"

30 Mart 2017 19:43

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, toplu açılış törenini yapmak için gittiği Mardin'de konuştu.

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun idam yasasına "Evet" dediği iddiasını tekrarladı. Söz konusu iddia CHP yöneticileri tarafından yalanlanmıştı.

Erdoğan, "Artık bu ülkede hangi örgüte mensup olursa olsun, hiçbir teröriste rahat yoktur. Ya teslim olacaklar, ya bu toprakları terk edip gidecekler. Aksi halde polisimizle, korucumuzla, askerimizle birlikte bunları biz ülkeden atacağız" diye konuştu.

Erdoğan, Sarıyer'deki "Hayır" çadırına yaptığı ziyaretle ilgili konuşurken kendisine Yavuz Sultan Selim Köprüsü için yöneltilen eleştirilere "Körpünün adını Tayyip Erdoğan koymadım, ne kadar mütevazıyım görüyorsun" diye yanıt verdiğini söyledi.

Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Mardin, kardeşliğin, hoşgörünün, estetiğin şehridir. Mardin, dostluğun, muhabbetin, bereketin şehridir. İster kendi vatandaşımız olsun, ister yabancı, Mardin'i görmeyen Türkiye'yi tam olarak görmüş olmaz. Bu güzellikleri görmek isteyen herkese Mardin'in kolları da, gönlü de açıktır. Öyle mi? Mardin, acıların, gözyaşlarının, yıkımların değil, güzelliklerin şehri olarak yoluna devam etmelidir. Eğer bugün, tek başına Mardin'e yılda en az 10 milyon turist gelmiyorsa, Mardinli kardeşlerimiz bu bereketten istifade edemiyorsa bunun nedeni terördür. Suçlusu da bölücü terör örgütüdür. Terörün olduğu yere ne yatırımcı gelir, ne turist gelir. (İdam isteriz sesleri) Kardeşlerim, bu konudaki kanaatimi biliyorsunuz. 16 Nisan'da inşallah Mardin "Evet" diyecek değil mi? 16 Nisan'dan sonra Meclis'e gelecek. Sayın Kılıçdaroğlu "Evet" diyeceğiz diyor, sayın Bahçeli "Evet" diyeceğiz diyor. Başbakan Binali Yıldırım da "Evet" diyecek. Ben George ne der, Hans ne der buna bakmam. Ayşe ne der, Mehmet ne der, ben buna bakarım. Allah ne der, ben buna bakarım. Bunca şehidimizin katilini bizim affetme yetkimiz yoktur. Mardin'i  tarihi misyonuna uygun şekilde huzurun ve kardeşliğin başkenti haline getirirsek, inanın birkaç yılda bu şehrin çehresi değişir. 

Türkiye'nin ve Mardin'in önünü kesmek isteyenlere cevabımızı 16 Nisan'da "Evet" diyerek veriyor muyuz? Mezopotamya'yı tarihinden koparıp çukurlara gömmek isteyenlerin cevabını 16 Nisan'da "Evet" diyerek veriyor muyuz?Rabbim sizlerden razı olsun. Ya benim bu Mardinli kardeşlerim ne çileler çekti be. Bu sokaklara, bu mahallelere hendekler kazdılar ya. Bunlar benim kardeşlerime reva mı ya. Utanmadan, sıkılmadan adam gibi dolaşmaya çalışıyorlar. 16 Nisan'da bunun hesabını sormaya var mıyız? Türkiye, dünyadan birçok kişinin kitaplardan okuduğu değişim sancılarını birebir yaşamış bir ülkedir. Türkiye, siyasi ve ekonomik krizlerin pençesinde kıvranırken yaşadığımız acıları bir hatırlayalım. Cumhurbaşkanı ile Başbakan kavga ettiği için yaşadığımız 2001 krizini hatırlayalım. Halbuki bunlar aynı ekoldendi. Ama birbirleriyle kavga ettiler. Faturasını kim ödedi? Millet, millet. Millet böyle bir faturayı ödemeye mecbur muydu ya? Demokrasi, hak ve özgürlükler alanlarındaki kayıplarımızı gözler önüne getirelim. Koalisyon hükümetlerinin açtığı yaraları, 2002'nin Kasım ayından sonra gördük. Kurucusu olduğum AK Parti ile sağladığımız huzur ve güven ortamının meyvelerini toplamaya başladığımızda, o günlerin karanlık yönlerini daha iyi görmeye başladık. 

Biz kasamıza, kesemize sahip çıktık ve "İş bilenin, kılıç kuşananın" dedik. Şu Mardin'in 15 sene öncesini düşünün. Nasıl bir Mardin vardı, şimdi nasıl bir Mardin var. Havalimanından tut, bölünmüş yollara varıncaya kadar. Böyle modern bir havalimanını buraya getiren kim? Biz dedik ki, "Mardin böyle muhteşem bir havalimanına layıktır". Şehri, bölünmüş yollarla birbirine bağladık mı? 

İstikrar olsaydı şu an kişi başına düşen milli gelirimiz 22 bin dolar olurdu. 2023 yılında, bu rakamın da üzerinde br kişi başı milli gelire ulaştırmak istiyoruz. Biz ülkemizi kalkınmanın mücadelesini verirken karşımıza sürekli engeller çıkartıldı. 2007'de yaşanan krizi, 367 garabetini hatırlıyorsunuz değil mi? Anayasanın, hukukun ayaklar altına nasıl alındığını gördünüz değil mi? İşte biz, bu sistemin ilk adımını o zaman attık. Bu sıkıntıyı geride bıraktık, ama sabotajlar bitmedi. Milletimiz bize olan desteğini artırdığı için, bu saldırıları da bertaraf ettik. Baktılar bizimle sandıkta başa çıkamadılar, ülkemize ve bize yönelik saldırıların mahiyeti değişti. Oysa biz terör sorunun tamamen çözümü için irademizi ortaya koymuştuk.Önce içimize fitne tohumu ekmek için Gezi olaylarını tertiplediler. 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimini tezgahladılar, FETO, onda da muvaffak olamadılar. Sonra siz beni cumhurbaşkanı seçtiniz, sükut-u hayal'e uğradılar. 7 Haziran'da tek başına iktidar çıkmayınca bunların gözleri parladı. Demokrasi ve hukuk için yapılan her mücadeleye saygımız var, ama 7 Haziran sonuçlarını ülkemize ve milletimize saldırıların bahane edenlerin böyle bir derdi olmadığını gördük. Diyarbakır'da 53 Kürt kardeşimizi öldürdüler. Ölen Kürt, öldüren Kürt. Ya sen benim Kürt kardeşlerimden ne istiyorsun?14-15 yaşlarında bir genci haince şehit ettiler ya. Diyarbakır Belediyesi'nin önünde analar ağlıyordu ya. Bunlar Kürt annelerdi ya. Çocuklarını kaçırdınız ya. Kız demeden erkek demeden dağa kaçırdınız ya. Utanmadınız mı ya? O anaları nasıl ağlattınız? Utanmadan biz "Kürtlerin temsilcisiyiz" dediler. Ben Kürdün de, Lazın da, Abazanın da, Boşnağın da, Türkün de, seksen milyonun temsilcisiyim. Ben yaratanı yaratandan ötürü seviyorum. Bizde ayrım yok, bölücülük yok. Bizim derdimiz Türkiye, bunların derdi çukur. 

Terör örgütü birileri tarafından kendisine verilen "Türkiye'ye zarar verme" misyonu için gözünü kırpmadan Kürt kardeşlerimizi ateşe atmıştır. Siyasetin kendine verdiği imkanları terör örgütünü bu yanlış yoldan döndürmek yerine, kendilerini onun emrine verenler bu ateşe odun taşımıştır. Bunlar gittiler, terör baronlarıyla diyalog yaptılar. Tüm dünya ile birlikte, tüm Türkiye ile birlikte bölgemizdeki kardeşlerimiz de kimlerin yanında olduğunu, kimlerin bunları yok etmek için saldırdığını artık görmüştür. Türkiye Cumhuriyeti devleti, seksen milyon vatandaşımızın tamamının devletidir. 

Biraz sonra Nusaybin'den inşallah bağlantı yapacağız. Bu devlet seksen milyonun tamamının devletidir. Yıkılanların yerine daha güzelini yapmak, yeni iş ve istihdam alanları oluşturmak için tüm kurumlarımız yoğun bir çaba içerisindeler. Bak nereden, nerelere geldik. Ülkemizi ve özellikle bölgedeki kardeşlerimizi terör örgütünden tamamen kurtarmak için güvenlik güçlerimiz günün 24 saati çalışmakta. Artık bu ülkede hangi örgüte mensup olursa olsun, hiçbir teröriste rahat yoktur. Ya teslim olacaklar, ya bu toprakları terk edip gidecekler. Aksi halde polisimizle, korucumuzla, askerimizle birlikte bunları biz ülkeden atacağız. 

Hayır çadırına girdim. "Niye 'hayır' diyorsunuz" dedim."Çağdaş bir ülke istiyoruz" dediler. Oradan da Yavuz Sultan Köprüsü gözüküyor he. Bunlara da söyledim, "Bakın köprüler, yollar yaptık" dedim. Bu sefer "Adı Yavuz Sultan Selim Köprüsü ama, niye Tayyip Erdoğan koymadınız" diyor. "Bak" dedim, "Ne kadar mütevazıyım görüyorsun değil mi?"