Politika

Erdoğan: Parya muamelesi gördük, elimize silah almayı düşünmedik

'Birileri Diyarbakır zindanlarında feryat ederken bizler de büyük Türkiye hapishanesi içinde öz vatanında parya muamelesi gördük'

15 Ocak 2013 14:42

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, milletvekillerien seslendiği grup toplantısında terörü bitirmek için başlattıkları çalışmada gösterdiği kararlılığın "diz çökme" olmadığını ifade etti.

 
İşte Erdoğan'ın konuşmasından bazı bölümler:
 
Biz millet olarak 75 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaş olarak, istiklale ve hürriyete yeryüzündeki bütün milletlerden çok daha fazla aşığız tutkunuz. Bu topraklardaki yaklaşık bin yıllık tarihimiz boyunca hürriyetimize yönelik her saldırıya karşı bizler kükremiş milletiz. Millet diyorsam asla asla bir ırkı, inanç grubunu kastetmiyorum. 
Bin yıl önce olduğu gibi bugün de yarın da istiklalimize ve hürriyetimize yönelik her saldırı karşısında ecdadımız gibi topraklarımızı kahramanca savunmak noktasında en küçük bir tereddüdümüz olmaz, olamaz. Bizi hiç kimse diz çöktüremez.
 
Birileri sadece ama sadece kendi ırkını seviyor olabilir. Birileri sadece Türkleri, birileri sadece Kürtleri seviyor olabilir. Birileri nefretin kanın diliyle konuşuyor olabilir. Ama biz farklıyız. Biz insanı ve insanları seviyoruz. Bir yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz.
Evet bir tarafta bizim kahraman Mehmetçiğimiz şehit oluyor, diğer tarafta dağdaki terörist etkisiz hale getiriliyor. Ama dikkatinizi çekiyorum, acı aynı ocağa düşüyor. Kurşun hangi adrese giderse gitsin analar oluyor. Eli değil, ayağı öpülesi analar oluyor. İşte biz 10 yıldır bu acıyı sonlandırmanın mücadelesi içindeyiz. 
 
Biz 1980’lerde Diyarbakır zindanlarında nelerin yaşandığını çok iyi biliyoruz. İşkence yapanların şahsında insanlıkta vicdanda biliyoruz ki kurumuştur. İşkenceciler aynaya baktıklarında aynadaki görüntüleri bile kendilerinden utanmıştır. Ama ben burada bir şeyi söylemek zorundayım. Bu ülkede insanlar düşüncelerinden inançlarından dolayı sadece Diyarbakır zindanında zulüm görmediler. Mamak’ta, Metris’te yaşatılanlar dışarıda farklı gruplara aynı derecede vahşice yaşatıldı. 
 
Namaz kılıyoruz diye bizimle alay ettiler. İmam hatipliyiz diye bizi aşağıladılar. Sakalı olanı, selamün aleyküm diyenleri bile ötelediler. Kitaplarımız yasaklandı. Gazetelerimiz dergilerimiz partilerimiz kapatıldı. Siyaset yapmanın önünü türlü engellerle tıkadılar.
 
Bizzat benim en yakın arkadaşlarım kalleşçe şehit edildiler. Eşi başörtülü olduğu için işinden atılanlar oldu. Kendi öz yurdunda kendi vergisiyle yapılmış okullarda okuyamayan çocuklarımız oldu. İnsanlarımızın iş kurma okuma hakkı kısıtlandı. 
 
Birileri Diyarbakır zindanlarında feryat ederken bizler de büyük Türkiye hapishanesi içinde öz vatanında parya muamelesi gördük. Ama dikkatinizi çekiyorum. Hiçbir zaman elimize silah almayı aklımızın ucundan bile geçirmedik. Sokağa çıkıp anarşiyi üretmeyi aklımızdan geçirmedik. 
 

Sivil toplum örgütlerine çağrı

 
Erdoğan, başlatılan sürece ilişkin siyasi partilere, sivil toplum örgülerine ve medyaya seslenerek, ''Sağduyulu, sabırlı ve sorumlu şekilde davranmaları şarttır'' dedi.
 

CHP'ye eleştiri

 
Başbakan Erdoğan, Fransa Devlet Başkanı'na yönelttiği soruların cevabının Çin yolunda CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'ndan geldiğini belirterek, ''Fransa'nın avukatı mısın? Fransa adına cevap vermek sana mı düştü?'' diye sordu.
 
Erdoğan, CHP'ye yönelik, ''Terörle mücadeleye bir öneri paketiniz varsa bizim kapımız sonuna kadar açık. En ufak bir önyargımız yok'' diye seslendi.
 
Erdoğan, ''Bu süreç şehitlerimizin ruhunu, şehit ailelerimizin hissiyatını, milletimizin değerlerini asla ve asla zedelemeyecek. 75 milyondan bir ricam var; lütfen hiç kimse kara propaganda bulutlarının etkisi altında kalmasın. İftira, itham ve yalanlara hiç kimse kulak asmasın'' dedi.