Dünya
Deutsche Welle

‘Erdoğan kabineye damgasını vurdu’

Davutoğlu’nun kabineyi açıklamasının ardından listenin satır aralarıyla ilgili tartışmalar patlak verdi. ‘Erdoğan kabinesi’ olarak nitelendirilen liste ve gelecekle ilgili öngörüleri uzmanlar değerlendiriyor.

29 Ağustos 2014 19:11


Hükümet-cemaat savaşının tırmandığı dönemde kimi bakanların yolsuzluk olaylarına karıştığı iddialarının ardından 25 Aralık 2014’te kabineyi yenileyen ve kabinede 10 ismi değiştiren dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, Davutoğlu’nun başbakanlığında çalışacak 5. AK Parti hükümetine de damgasını vurdu. Kabinenin dört yeni ismi; Başbakan Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan, AK Parti’de milli görüşün temsilcisi olarak bilinen Numan Kurtulmuş, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanlığı yapan Volkan Bozkır ve yine AK Parti’de Erdoğan’a en yakın isimler arasında gösterilen Nurettin Canikli olarak açıklandı. AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, yeni hükümette Davutoğlu’ndan boşalan Dışişleri Bakanlığı görevini yürütecek. Kabine dışında kalan 3 isim arasında Beşir Atalay’ın yanısıra Gümrük Bakanı Hayati Yazıcı ve 25 Aralık kabinesinde başbakan yardımcısı olarak yer almış Emrullah İşler de yer aldı.

'Akdoğan faktörü'

Başbakan Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın, yeni kabineye Başbakan Yardımcısı olarak girmesi Ankara kulislerinde “Bu bir Erdoğan kabinesi” olarak değerlendiriliyor. AK Parti’yi çok yakından izleyen Ankaralı gazetecilerin başında gelen Sedat Bozkurt, Deutsche Welle’ye değerlendirmelerde bulunurken, Akdoğan için “Gölge başbakanlık yapacak. Kabinede; Erdoğan’ın gözü, kulağı gibi hareket edecek. Erdoğan’ın, güvendiği en yakın ismi kabinenin ortasına yerleştirmesi, kabineye kendi damgasını vurduğunun açık göstergesidir” diyor.

Akdoğan’ın kabinede başbakan yardımcısı olarak yer almasını “Erdoğan kabinesi” olarak yorumlayanlardan biri de Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen. Ülgen, Deutsche Welle’ye kabineyi yorumlarken, “Akdoğan’ın başbakan yardımcısı olması, onun kabinenin esas adamı olacağının işaretidir” diyor. Ülgen, “Cumhurbaşkanı Erdoğan belli ki, 2015 seçimlerine kendi seçimlerinin ağırlıklı olduğu bir kabineyle gitmek istiyor. Davutoğlu ismi, başbakan olarak görünecek ancak asıl trafik Yalçın Akdoğan ile Erdoğan arasında yaşanacaktır” değerlendirmesini yapıyor.

Arınç’ın özgül ağırlığı

Kabine değişiklikleri gündeme geldiğinde “Benim özgül ağırlığım var” sözleriyle farkını ortaya koyan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ‘yeni yetmeler’ dediği partinin gençleriyle çatışmış olsa da kabinedeki yerini yine korudu. Gazeteci Sedat Bozkurt, o yeni yetmelerden kastın Yalçın Akdoğan olduğunu hatırlatırken “Erdoğan, Arınç’ı kabine içinde tutarak bir denge göz ettiğinin işaretini verdi. Hem böylelikle Arınç’ı da parti içinde kontrol etmiş olacak” diyor. Arınç’ın, Abdullah Gül’e ve Fethullah Gülen Cemaati’ne yakınlığıyla bilindiğini söyleyen Bozkurt, “Erdoğan, Arınç’ı kabine dışı bırakmış olsaydı, Gül’e tam cephe aldığını göstermiş olurdu. Bunu yapmak istemedi çünkü halen AK Parti’yi dengede götürmek istiyor” diyor.

Arınç’ın kabinede kalmasını Sinan Ülgen de, “Erdoğan’ın denge siyasetinden yana tavrı” olarak yorumluyor. Ülgen, “Görülüyor ki, hiçbir ekstremist çıkış törpülenmemiş. Erdoğan, tamamen 2015 seçimlerine odaklanmış. Asıl hedefi de, 2015 seçimlerinde anayasayı değiştirecek bir çoğunlukla AK Parti’nin seçimi kazanması” diyor.

Çözüm süreci ne olacak?

Çözüm sürecinin başındaki isim olarak bilinen Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın kabine dışı kalması, çözüm sürecinin nasıl işletileceği sorusunu da beraberinde getiriyor. Ancak bu soruda da yollar Yalçın Akdoğan’a çıkıyor. ODTÜ’den Siyaset Bilimci Ayşe Ayata, Deutsche Welle'ye “Atalay, Gül’e yakın duran isimlerden biri gibiydi. Ordan, kabine dışı kalmış olabilir ama çözüm sürecini de esasen Akdoğan yürütüyordu. O, bütün işleri devralır” diyor. Seçime 10 ay gibi kısa bir süre kaldığını ve bu sürede hükümetin en çok çözüm sürecine odaklanacağını, Kürt oylarını hiç de azımsamadığını anlatan Ayata, “Bu süreçte Davutoğlu’na özgü, yeni bir çalışma görmek mümkün değil. Herkes, işine kaldığı yerden devam eder” yorumunu yapıyor.

Gazeteci Sedat Bozkurt da, Beşir Atalay için “Partide gençlerin de, yaşlıların da istemediği bir adamdı. Onun işini yapacak biri de, Yalçın Akdoğan da kabineye girdiğine göre Atalay’ın kabine dışı kalması çok mantıklı görünüyor” diyor.

Çavuşoğlu ve Babacan

Kabine dışında kalıp kalmayacağı en çok tartışılan isimlerin başında gelen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yeni kabinede de yerini korudu. Babacan’ın yanısıra tüm ekonomi yönetiminin yerini koruması “Erdoğan, piyasaların ve uluslararası gözlemcilerin uyarılarını dikkate aldı” şeklinde değerlendiriliyor. Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen, “Ekonomide devamlılık sağlandı. Erdoğan, ekonomi kadrosunu koruyarak Türkiye’de istikrarsızlık riskini de ortadan kaldırmış oldu” diyor. Gazeteci Sedat Bozkurt da ekonomi çalışmalarıyla bilinen Numan Kurtulmuş isminin yine de Babacan’ın yanında ‘bir gözetleme’ işlevi göreceğini söylüyor. Babacan’ın cemaat yanlısı olmanın yanısıra faiz politikalarında da yanlış yolda olduğunun günlerce tartışıldığını hatırlatan Bozkurt, “Demek ki, bu spekülasyonlar yerini bulmadı. Numan Kurtulmuş’un da etkisiyle seçime kadar ekonomi rayında tutulur” diyor.

Peki, AB ile ilişkilerde ‘kredibilite sorunu yaşayan’, Ortadoğu’daki sorunların çözümünde ‘kendine partner bulamadığı söylenen’ Türk Dış Politikası’nda yeni kabinenin, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile AB Bakanı Volkan Bozkır’ın bir etkisi olur mu? Prof. Ayşe Ayata da, Sinan Ülgen de, “Çavuşoğlu kalan işlere devam eder. Diplomasi bildiği bir konu ancak kendi başına yapacağı bir şey yok. Türkiye’nin dış politikada sancıları sürer” değerlendirmesini yapıyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle