Gündem

Erdoğan: Cemaat medyası için RTÜK'ün devreye girmesi lazım

'Mursi'ye verilen idam kararı kanıma dokunuyor; Sisi'nin ismini vermek bana zor geliyor, o nedenle söylemiyorum'

22 Mayıs 2015 10:29

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın işlemleri nedeniyle cemaate yakın medyaya el koyma iddialarına ilişkin soru üzerine, "Bu bir yargı sürecidir. Ancak medya ile alakalı olarak her şeyden önce mevcut kurumların atabileceği adımlar var. Bunların başında RTÜK geliyor. Yargı sürecinde, iş, sizin dediğiniz türden bir el koymaya kadar uzanır mı, o yargının bilebileceği bir konu" yanıtını verdi.

Erdoğan, Mısır’ın devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin idam cezasına çarptırılmasıyla ilgili olarak, "MİT Müsteşarımız ABD’de. ABD’den ve AB üyesi ülkelerden olumlu mesajlar da yok değil. Mesela Almanya Meclis Başkanı, Almanya’yı ziyareti sırasında kendisiyle görüşmeyeceğini açıkladı. İsmini (Sisi) vermek bana zor geliyor, o nedenle söylemiyorum. Açık ve net söylüyorum, bu benim kanıma dokunuyor. Demokrasiye inanmış bir insan olarak, bir demokrat olarak böyle bir şeyi hazmedemiyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Bosna-Hersek ziyareti dönüşünde uçakta kendisine eşlik eden gazeteciler arasında bulunan Hürriyet yazarı Verda Özer’in yazısından bazı bölümler şöyle:

HDP sürekli “Sizi başkan yapmayacağız” sözünü kullanıyor. Çözüm süreciyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Biz şimdi Hakkâri Havaalanı’nı açmaya gideceğiz 26’sında, Sayın Başbakan’la birlikte. Bu havaalanının açılması 2.5 yıl gecikti. Tek sebebi bunlar. HDP ve terör örgütü. Bunlar terör örgütü destekli çalışıyorlar. Biz kime yapıyoruz ya. Hakkâri’ye yapıyoruz, bölgeye yapıyoruz. Niye kalkıp da normal zamanlarda dağa giden beyefendiler burada bu olaylar olduğunda gidip bunu onlarla konuşmadılar? Bunlar sağlıklı bir seçimden yana değiller. Bunu kesinlikle istemiyorlar. Şunu biliyorlar. Baktılar iş terse gidiyor, terse gider biz de barajın altında kalırsak. Bundan sonra biz bu işi nasıl tutturacağız, bunun endişesi içerisindeler. Böyle bir yorum yapmak istemezdim. Böyle bir yorum yapmak durumundayım. Çünkü bu son askerimizin kaçırılması. Onunla kaçırılan kişi, biz Adana, Mersin’le ilgili kalkıyoruz olayı kınıyoruz. Olayı kınamamıza rağmen kalkıp cumhurbaşkanına fatura kesmeye yöneliyor.

 

‘Bu işte üst akıl var’

 

Diyanet konusu... Diyanet’e bir saldırı var. Diyanet’e saldırı noktasında bir üst akıl mı var?

Bu hassas konularla ilgili olarak hiç sağa sola bakmaya gerek yok. Bir üst akıl var. Çünkü bunlar Türkiye’yi dizayn etmek istiyorlar. Güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Tabii Diyanet İşleri Başkanımızın şahsına yönelik bu atılan adımı inşallah ben dönüşten sonra kendisiyle de görüşeceğim. Cumhurbaşkanı makamından bir Mercedes’i ben Diyanet İşleri Başkanımıza tahsis edeceğim. Hem de zırhlı olacak. Başbakanlığım dönemimde yargıda birçok başkana bu tür tahsisler yapmıştım. Şimdi de Cumhurbaşkanı olarak bu tahsisi kendisine yapacağım. Çünkü o makam bunlara fazlasıyla layıktır. Zaten aslına bakarsanız, makam araçlarını eleştiri konusu yapanların altında, çok daha lüks arabalar var. Çocuklarının altında spor arabalar var.

 

Fetih şöleninde sürpriz

 

Seçimin sonucuna dair bir kanaatiniz var mı? Herhangi bir mitingden aldığınız izlenimden hareketle bir tahminde bulunmanız mümkün mü?

Bunları değerlendirmek benim için zor. Nasip olursa ayın 30’unda İstanbul’daki Fetih Şöleni’nde çok ciddi bir protokol davet ediliyor. Halkın yanında bu protokol de olacak. Belediye Başkanı, Vali, Başbakan burada olacak. Konuşmalarımız olacak. Ordu mehterimiz sürpriz yapacak. 562 kişiyle gösterisini yapacak. Çünkü 562’nci yılında olduğu için. İnanıyorum ki Yenikapı, yeri itibariyle de surlarla içli dışlı olması hasebiyle çok çok anlamlı olacak. Güzel olacak diye düşünüyorum. Şölenin arkasından her yıl Haliç’te yapılan ışık gösterileri Yenikapı’da da olacak. Türk kuşu, bütün Türk yıldızları, uçaklarımızın da gösterisi olacak. Bunlarla Fetih şenliklerine ayrı bir hava katmayı düşünüyoruz.

 

'MİT Müsteşarı ABD’de'

 

Mursi’yle ilgili uluslararası toplumu harekete geçirmek için neler yapılacak? Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri konusunda girişimler olacak mı?

Bu konuda belli bir yol haritamız olacak elbet. Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleriyle istişarelerimiz, Dışişleri Bakanımızın Avrupa’daki çalışmaları sürüyor. MİT Müsteşarımız ABD’de. ABD’den ve AB üyesi ülkelerden olumlu mesajlar da yok değil. Mesela Almanya Meclis Başkanı, Almanya’yı ziyareti sırasında kendisiyle görüşmeyeceğini açıkladı. İsmini (Sisi) vermek bana zor geliyor, o nedenle söylemiyorum. Bizler elbette bu konunun takipçisi olacağız, uluslararası camiayla temaslarımızı sürdüreceğiz. Şahsen ben de sürdüreceğim. Açık ve net söylüyorum, bu benim kanıma dokunuyor. Demokrasiye inanmış bir insan olarak, bir demokrat olarak böyle bir şeyi hazmedemiyorum. Bununla ilgili başka neler yapabiliriz? Bunun üzerine düşünüyorum. Bunun tezekkürü ve tefekkürü içerisindeyim. Çünkü AB’nin şunu görmesi lazım. İdamı yasaklamış olan AB, Mısır’da onca insanın idam cezasına mahkûm olmasına sessiz kalmamalı. Biz sonuna kadar takipçisi olacağız bu işin.

DHKP/C ile PKK işbirliği yapmıyor diyebilir misiniz, HDP binalarına saldırılarda kimlerin olabileceğiyle ilgili?

Şu anda bir kişi belirlenmiş vaziyette. Ama bu kesin fail midir, değil midir? Bunun üzerinde Bakanlık incelemelerini sürdürüyor.

 

Uzanmadığı yer yok

 

Bu ‘üst akıl’ buraya da uzanıyor mu sizce?

Uzanmadığı yer yok ki. Burada bağlantıları var. Her şey olabilir. Değerli arkadaşlar, diyebilir misiniz; DHKP/C ile PKK hiçbir zaman işbirliği yapamaz? Mümkün müdür? Olay bu kadar basit. El Kaide, DAİŞ işbirliği yapmadı diyebilir misiniz? DAİŞ, El Kaide’den ayrılmış, adeta onun bir uzantısı. Bunlar iç içe. Bu da menfaat, çıkar işbirliğinden kaynaklanıyor, oralardan buralara kadar geliyor. Hepsinde aynı şey var.

 

‘Yargı gerekeni yapar’

 

(Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın işlemleri nedeniyle cemaate yakın medyaya el koyma iddialarına ilişkin soru üzerine): Bu bir yargı sürecidir. Ancak medya ile alakalı olarak her şeyden önce mevcut kurumların atabileceği adımlar var. Bunların başında RTÜK geliyor. Yargı sürecinde, iş, sizin dediğiniz türden bir el koymaya kadar uzanır mı, o yargının bilebileceği bir konu. Yargının hukuk çerçevesinde gereken neyse yapacağına inanıyorum. Çünkü burada bizim Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne giren; “Ulusal güvenliğimizi tehdit eden legal görünüm altındaki illegal yapılanmalar” çok önemli. Buralardan hareketle bir sürü adımlar atılacağına inanıyoruz. Çünkü yargının içerisinde de geçmişten bugüne çok çok mutazarrır olanlar var. HSYK’nın aldığı kararlar, son Adana, Hatay kararı sıradan kararlar değil. Başbakanlığımda Hakan Bey’le ilgili olarak olay cereyan ettiğimde ne dediğimi biliyorsunuz. O zaman o malum takım, “Sıra sana da gelecek” diye sohbetlerini yapmışlardı. Tabii hesapların üstünde bir hesap ve kader var.

 

‘Uzakdoğu’ya yardım gemisi yolluyoruz’

 

Biz dün olduğu gibi bundan sonra da, mağdurların yanında yer almaya devam edeceğiz. Mesela bugün Malezya Başbakanı’yla görüştüm. Bölgede Andaman Denizi’nde mahsur kalan Rohingyalılar ve Bengalliler için neler yapabileceğimizi konuştum. “Onları orada ölümle baş başa bırakmayalım. Hatta gerekirse gemiler kiralayalım içinde gıdasıyla bu gemileri gönderelim, onları oradan gemilere yüklemek suretiyle hiç olmazsa bunların ölüm riskini azaltalım” dedim. Onların da bugün Endonezya ve Tayland olmak üzere üçlü bir toplantısı vardı. Myanmar’ı da çağırmışlar da, Myanmar gelmedi. Asya olarak bir toplantıları vardı, “Bizi de çağırın biz de gelelim” dedim. Bu insanları bu halde bırakmayalım. Çünkü bakıyorsunuz bir deri bir kemik kalmış bu insanlar. “Türkiye olarak bizim ne işimiz var Uzakdoğu’da” deme hakkımız yok. Biz her şeyden önce insanız, Müslümanız. Bizim üzerimizde insanlığa yönelik bazı sorumluluklar var. Bu sorumluluklar sadece Müslümanlara yönelik sorumluluklar değildir.

 

“Çelik’e dershaneleri kapatalım demiştim”

 

Olayın başlangıcı tamamıyla dershane olayıdır. Biz dershaneleri kapatalım derken hedefimiz, herkes eşit seviyede üniversite imtihanlarına girsin. Buradan gelen rakamlar çok büyük, 1’in altına düşmüyor. Bu rakam kesildiği anda bunlar orada hoplamaya başladı. Biz göreve geldiğimizde Hüseyin Bey’in (Çelik) Milli Eğitim Bakanı olduğu zaman üniversite imtihan soruları tamamıyla dershanelerdeki verilerden hazırlanıyordu. Ben buna isyan ettim. Hüseyin Bey bir an önce bu dershaneleri kapatmamız gerekir diye kendisine söyledim. Bunlar az para değil, biliyorsunuz intihar edenler oldu. Ne yazık ki dal budak sarmadıkları yer kalmadı. Düşünsenize, bir zamanlar ülke güvenliğini emanet ettiğimiz emniyet yöneticileri şu anda içeride. Korumam olan insanlar halen dışarda. Çok ilginç şeyler oluyor, ama çok da pişkinler...

 

‘Meydanda hakaret yanıtlıyorum’

 

Oradaki tarafsızlık siyasi partilere yönelik bir konu. Benim tabii bundan önceki cumhurbaşkanlarından farklı bir yanım var, milletin oyuyla seçildim. Ben bir siyasi partinin genel başkanlığını yapmış ve başbakanlıktan gelmiş biriyim. 12 yıllık başbakanlık dönemim içerisinde yaptığımız birçok yatırımlar var. Bu yatırımları meydanlarda anlatıyorum. Şahsıma bir hakaret varsa onları da cevaplıyorum. Yaptığım bu. Bu arada ne tarafta olduğumu da söylüyorum. Nedir bu taraf? Milletin tarafı. Ben milletin cumhurbaşkanıyım demiştim. Şu anda da milletin tarafında olduğumu yine meydanlarda açıkça söylüyorum. Tarafım bu. Herhangi bir siyasi parti noktasında böyle bir açıklamam zaten söz konusu değil ama zaten millet bu konuyla ilgili olarak tüm bu eserler vs. anlatıldığında nelerin nasıl yapıldığını da görüyor. Bunlar çok net ortada. Partili cumhurbaşkanlığı olsun dedik buna yanaşmadınız. Yahu niye olmasın, çıkaramıyorlar adayı buyur bak şimdi 14 partinin adayı bir siyasi partinin adayı oldu. Bu şimdi diğer 13 partiye haksızlık değil mi?