Gündem

Varlıklı ailelerin yeni ‘prestij’ göstergesi: Vahşi hayvan beslemek

Evlerde leopar, aslan, kaplan gibi vahşi hayvan beslemek varlıklı aileler arasında bir akım haline geldi

25 Ocak 2015 15:18

Vahşi hayvan beslemek varlıklı aileler arasında hızla yayılan bir moda haline geldi. Yasaların evlerde beslenmesini yasakladığı bu hayvanlarla çekilen fotoğraflar sosyal medyada beğeni rekorları kırıyor.

Bir 'akım' haline gelen bu fotoğrafların altlarında "Nereden getirttiniz, kaçak avcı tanıyor musunuz?", "Günde 5 kilo et veriyorum, doğada bunu bulması mümkün değil", "Bir tane de aslan yavrusuna sahibim ve evimin bahçesi tahmin edemeyeceğin kadar geniş" gibi yorumlar yer alıyor. 

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı avukat Hülya Yalçın “Prestij vesilesi sayarak bu tür hayvanları doğalarına aykırı ortamlarda yaşamaya zorlayan insanlar olduğunu biliyoruz" dedi.

 

İthalatı yasak

 

Melis Alphan'ın Hürriyet'te yer alan haberine göre, yabani hayvanların uluslararası ticaretini belli esaslara bağlayan Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES) 1996’da Türkiye’de yürürlüğe girdi. Yönetmelik ise 2001’de Resmi Gazete’de yayımlandı. Kaplan, leopar, aslan benzeri yabani hayvanlar sadece hayvanat bahçeleri ya da sirk gibi belli amaçlar dâhilinde CITES İzin Belgesi ile ithal edilebiliyor. 

Ev ortamında ‘saldırgan’ yaban hayvanlarının bulundurulması amaçlı bir izin belgesi düzenlenmeyeceğini belirten Orman Bakanlığı yetkilileri bu durumun sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu açıkladı: “Kaplan, leopar, aslan gibi yabani hayvanları evde kişisel olarak bulundurma ve beslemeye uygun bir kod yoktur, CITES Belgesi düzenlenemez, sınırdan geçirilerek ithalat yapılamaz.”

 

Havuza girmesi de yasak

 

Av ve Yaban Hayvanları ile Bunlardan Elde Edilen Ürünlerin Bulundurulması, Üretimi ve Ticareti Hakkında Yönetmelik’in 45’inci maddesine göre ise gerçek ve tüzel kişilerin evlerinde ve işyerlerinde ‘yırtıcı, saldırgan ve zehirli türler hariç’ 10 memeli veya sürüngen barındırılabileceği belirtiliyor. Daha fazla miktarlarda av ve yaban hayvanı barındırmak isteyenler, ancak hayvanat bahçeleri ile ilgili mevzuata göre kuruluş yaparak faaliyetlerini sürdürebiliyorlar. Bazı kişiler özel hayvanat bahçeleri kurarak bu hayvanları satın alabiliyorlar. Ama o durumda bile bu hayvanları evlerine alma, sokakta gezdirme veya bahçelerindeki havuzda yüzdürme gibi eylemler Ulusal Mevzuat gereği yasak.

 

Hayvana el konulabilir

 

Bu eylemlere Kara Avcılığı Kanunu ve Hayvanları Koruma Kanunu’na göre yaptırım uygulanması gerekiyor. Duruma göre uyarı, para cezası verilmesi veya hayvana el konulması gerekiyor.

 

‘Doğal ortamında yaşamalı’

 

WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak’ın konuya dair yorumu şöyle oldu:

“Biz kaplan gibi nesli tehlike altındaki türlerin kendi doğal yaşam ortamları içinde yaşamaları gerektiğini savunuyoruz. Bu fotoğraflarda görülen yavru kaplanların, onlar için uygun olmayan ortamlarda tutulduğu ve eziyet çektiği ortada. Yavru kaplanlar bizim yaşam alanlarımızdaki birçok virüse karşı dayanıksızdır. Kendilerine uygun hijyenik koşullarda olmalılar. Bu fotoğraflar, özel hayvanat bahçeleri ve hayvan ticaretiyle ilgili bize gelen çok sayıda şikâyetin doğruluğu konusunda endişelerimizi arttırıyor.”

 

Hayvanları prestij vesilesi sayıyorlar

 

İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı avukat Hülya Yalçın ise şunları söyledi:

“Prestij vesilesi sayarak bu tür hayvanları doğalarına aykırı ortamlarda yaşamaya zorlayan insanlar olduğunu biliyoruz. İhtar yapıldığında bu insanlar veya işletmeler ‘Hayvanat bahçesi ruhsatı’ aldıklarını ileri sürüyorlar. Genel Kurul’a gönderilmek üzere hazırlanan yasa taslağında mevcut 5199 SK 22 md. üzerinde yapılan değişiklikle bu tür hayvan besleyen gerçek ve tüzel kişilerin de önü açılmış oldu.”