Gündem

Ekonomist Uğur Civelek: Gerekli adımlar atılamıyor ve panik büyüyor!

"Finansal ve ekonomik beklentiler paraşütsüz bir şekilde çöküşe yöneldi"

24 Mayıs 2018 14:16

Ekonomist Uğur Civelek* 
Gerekli adımlar atılamıyor ve panik büyüyor!

Son bir hafta genelinde döviz piyasalarımızda yaşanan eğilimler, ortaya çıkan panik eğilimlerin giderek güçlendiğine ve güven bunalımının anormal sayılabilecek bir hızla derinleştiğine işaret ediyor. Kendi kendini besleyen bu olumsuzluğun, hem diğer gelişen ekonomileri bulaşıcılık faktörü ile aynı yönde etkilemeye başladığı ve hem de içeride fiyatlama konusundaki davranış biçimlerini sarstığı gözleniyor. Siyasi İrade ile küresel piyasalar arasındaki kontrolden çıkan inatlaşmanın sonuç üzerinde belirleyici olduğu, ekonomi yönetimi ve bürokrasinin gelişmeler üzerinde etkisiz kaldığı algısı belirginleşiyor.

Yaklaşık bir hafta önce Çarşamba günü dolar kuru 4,50 Türk Lirası düzeyini test ettiğinde, para otoritesinden gelen değerlendirmeler sakinleşmeye yardım etmiş ve döviz kuru kısmen ve geçici olarak gerilemişti. Sağlıksız fiyat gelişmelerinin izlendiği ve gerekli adımların atılacağı mesajı etkili olmuştu. Finansal piyasalar, Merkez Bankası Para Piyasaları Kurulunun olağanüstü toplanacağı ve faizleri sert bir şekilde yükselteceğini, bu durumun Siyasi İradenin tercihlerini değiştirmesine katkı yapabileceğini ummuştu.

Fakat olmadı, umulan gerçekleşmeyince ortalık karışmaya ve panik eğilimler daha belirleyici olmaya başladı; cılız kalmaktan öte gidemeyen organize döviz satış turları, olumsuz eğilimlerin kırılmasına yardımcı olamadı. Tam aksine güvensizlik büyüdü, Hazine ihalelerine katılım azaldı; Türk Lirası üzerindeki baskılar güçlendi ve sermaye piyasalarımız satış baskısı altında bunaldıkça, sakinleşmek için ihtiyaç duyulan faiz yükseliş dozu arttı. Siyasi İrade ve Ekonomi Yönetimi, gelişmeleri izlemekle yetindi; eylem ve söylemdeki sessizlik derinleştikçe piyasaların paniği büyüdü.

Finansal ve ekonomik beklentiler paraşütsüz bir şekilde çöküşe yöneldi

Cuma günü 4,40’lı seviyelerde dalgalanan dolar kuru, Pazartesi günü 4,50’li seviyelere ve Salı günü 4,60’lı olanlara terfi etti; Çarşamba günü ise paniğin daha belirleyici olmasına bağlı olarak dalgalanmanın üst sınırı 4,90’lı düzeylere kadar uzandı. Döviz kurlarındaki bu anormal eğilim, çok yönlü olumsuzlukların tetikçisi olmaya başladı. Bulaşıcılık etkisi nedeniyle, başta gelişenler olmak üzere küresel piyasaların havası bozuldu. İçeride ise tahribatın boyutu, en olumsuz tahmin düzeylerini aştı; finansal ve ekonomik beklentiler, paraşütsüz bir şekilde çöküşe yöneldi. Siyasi İradenin sessizliği derinleşirken, uluslararası kurumlar ve yabancı yatırımcıların sesi yükseldi; uyarıların dozundaki yükseliş seçim hesaplarını altüst edebilecek düzeylere yaklaştı. Tahvil piyasalarımızdaki olumsuzluk arttıkça, ülkemizin risk primi beklentileri daha seri bir şekilde bozacak şekilde yükseldi.

Son bir hafta genelinde, Türkiye Ekonomisine ilişkin yılsonu beklentileri her gün yeniden olumsuz yönde güncellenmek zorunda kaldı. Türk Lirası yükseldikçe olumsuzlukları duraklatmak için gerekli faiz yükseliş dozu arttı; enflasyon ve işsizliğe ilişkin beklentiler seri bir şekilde yükselirken, büyüme konusundakileri aşağı çekmek gerekti. Kaynak sıkıntısına ilişkin endişelerdeki hızlı tırmanış, planlanmış yatırımlarında ötelenmesine sebep oldu ve borç yapılandırması konusundaki talepler çığ gibi büyümeye başladı. Finansal piyasalar ile inatlaşmayı tercih eden Siyasi İradenin öngörüleri tutmadı ve gelişmelerin kontrol dışına çıkması engellenemedi.

Nisanın ikinci yarısından bu yana kurdaki artış %20'yi geçti

Nisan ayının ikinci yarısının hemen başında, baskın seçim kararı netleştiğinde piyasalar olumlu tepki vermişti. Piyasa eğilimlerinde bozulmaya tahammülsüzlük nedeniyle olumsuzlukları önleyici hareket ihtiyacı ve seçim ekonomisi yolu ile kırılganlığı tetikleyecek gevşeme yaşanmayacağı varsayımı, bu yaklaşımda etkili olmuştu. O günden bu yana dolar kurundaki artış yüzde 20 düzeyini aştı; iyimser varsayımlar boş çıkarken tahammül sınırları fazlası ile aşıldı. Siyasi İrade ile finansal piyasaların arası hızla bozuldu ve uzlaşmazlıklar derinleşti; ilkinden yana tavır sergileyen iş dünyamız çaresizlik bataklığına sürüklendi ve telafisi olanaksız kırılmalar yaşandı!

Gerçekçi olamamanın, günü kurtarmak adına sorunlardaki ağırlaşmaya kayıtsız kalmanı birikmiş maliyetleri kapımızı çalmaya başladı. Döviz kurlarındaki giderek sertleşen dalgalanmalar, olumlu düşünebilmeyi olanaksızlaştırdı. Seçim sonuçlarından bağımsız olarak, bu yılın ikinci yarısına ve daha sonrasına ilişkin beklentilerdeki olumsuzlaşma, istikrarsızlık endişelerini en ciddi olasılık haline getirdi!