Gündem

Doç. Dr. Alanur Çavlin: Ensestte kan bağı olması şart değil

"Kanunda enseste özel düzenleme yok"

06 Eylül 2017 16:34

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü öğretim üyesi ve Nüfusbilim Derneği Başkanı Doç. Dr. Alanur Çavlin, ensestte kan bağı olmasının şart olamdığını ifade ederek, "Aralarında hiçbir kan bağı bulunmayan eniştenin baldıza yönelik cinsel istismarı da ensesttir; Üstelik hukuk kurallarına göre aralarında evlilik yasağı da yoktur." dedi.

Ensest üzerine Türkiye’deki ilk ve tek akademik rapor olarak bilinen ve 2009 yılında Nüfusbilim Derneği adına yapılan “Türkiye’de Ensest Sorununu Anlamak”ı bizzat kaleme alan Çavlin, Duvar'dan Özlem Akaru Çelik'in sorularını yanıtladı. Röportaj şöyle:

Ailenin karanlık yüzü ensest

Ensest nedir?

Ensestin en geniş tanımı, aralarında evlilik bağı olmayan aile üyeleri arasındaki cinsel içerikli her türlü davranış ve eylemdir.

Ensest sayılması için aralarında kan bağı olması şart mıdır?

Hayır. Aralarında hiçbir kan bağı bulunmayan eniştenin baldıza yönelik cinsel istismarı da ensesttir; Üstelik hukuk kurallarına göre aralarında evlilik yasağı da yoktur. Türkiye’de “üvey baba”lık çok yaygın olmadığı için fazla görülmese de üvey babalığın yaygın olduğu ülkelerde üvey babanın çocuğa yönelik cinsel istismarı çokça görülür. Yönetmen Woody Allen’ın üvey kızıyla evlenmesi epey gürültü koparmıştı hatırlayacaksınız (Woody Allen’ın, oyuncu Mia Farrow’la evliliğinde evlat edinerek büyüttüğü Soon Yi Pervin ile ilişkisi ortaya çıktığında çok tartışılmış, Farrow ile Allen boşanmıştı. Aralarında 35 yaş fark olan Allen ile üvey kızı daha sonra evlendi. Allen’ın diğer evlatlık kızı Dylan Farrow ise 7 yaşındayken üvey babası Allen’ın istismarına uğradığını anlatmaya ve Hollywood’u buna sessiz kalmakla suçlamaya devam ediyor.

Saldırgan ile mağdur arasında otorite ilişkisi vardır

Ensestin tanımını, sınırlarını anlamak adına soruyorum, Murat Başoğlu ile yeğeni olduğu iddia edilen kadının ilişkisinin, “iki yetişkinin gönüllü beraberliği” olduğunu ve ensest olarak değerlendirilemeyeceğini söyleyenler haklı mı?

Bu konu özelinde konuşmak istemem ama belki bu tartışma insanların ensest ve yapılması gerekenler konusunda gözünü biraz açar diye umuyorum. Bu ilişki evet ensesttir. Ancak bizim kastettiğimiz ensest, cinsel saldırıdır. Ensest saldırı dediğinizde de saldırgan ile mağdur arasında bir otorite ilişkisi olması lazım.

Enseste izin veren kimi uygarlıklar olmuştur tarihte. Örneğin Mısır uygarlığı. Kleopatra da kuşaklar boyunca ensestle gelmiş bir ailenin çocuğudur. Günümüzde ise din, hukuk, sosyal kurallar, kimlerin arasında cinsel ilişkinin olabileceğini tanımlar. Amca-yeğen ilişkisi Türkiye kanunlarında evliliğin kabul edilmediği bir ilişkidir. Ayrıca bu ilişkinin, aradaki yaş farkını göz önünde bulundurduğumuzda, kadının çocuk yaştayken başlayıp başlamadığını bilmiyoruz.

Bireysel travma, toplumsal sorun

Yakında çıkacak olan kitabınız “Ailenin Karanlık Yüzü Ensest” tam da ensest tartışmasının alevlendiği bir döneme denk geldi. Neler var kitapta?

Kitabın genel vurgusu ensestin bir çocuk tacizi olduğu ve ataerkil iktidarın kanatları altında ailenin mahremiyetini arkasına alarak gizlendiği ve devam ettiği. Ergen ve çocuk psikiyatrisinden adli tıbba, sosyolojiden iletişime, kadın çalışmalarından hukuka, farklı disiplinler açısından bunun izini sürdük. Kitapta, ensest yaygınlığını da, saldırgan tipolojilerini de, ensest sonucu gebe kalan kız çocuklarını da, ensest mağduru bir çocuğun annesi olmayı da, medyada ensestin temsil edilişini de okuyacaksınız. Ayrıca mücadele alanları olarak gördüğümüz hastane temelli merkezlerin çalışma şeklini, adli tıbbın rolünü ve sorumluluğunu, ruhsal değerlendirmenin önemini ve hukuk sisteminin çocuk istismarını nasıl ele aldığını da bulacaksınız.

Enseste yönelik mekanizma için olmazsa olmaz olarak tarif edilen çok disiplinli bir çalışma ihtiyacıdır. Karşımızda büyük bir bireysel travma ve toplumsal sorun var. Bir alanın uzmanlarının özverili çalışmaları tek başına yeterli olmuyor. Biz Nüfusbilim Derneği olarak 2009 yılında yaptığımız araştırmada bu nedenle farklı alanda konunun içinde olan meslek sahipleri ile çalıştık. Bu süreç bize Türkiye’de bu alanda araştırma, tedavi, rehabilitasyon çalışmaları, hukuksal mücadeleleri ile önemli bir deneyim edinmiş ve katkı sunmuş uzmanlarla tanışma şansını verdi. Meslektaşlarım Filiz Kardam ve Hanife Aliefendioğlu ile birlikte derlediğimiz bu kitap 10 ayrı uzmanlık dalından toplam 16 yazarın birikimini bir araya getiriyor.

"Kanunda enseste özel düzenleme yok"

Türkiye’de enseste özel bir düzenleme var mı?

Hayır. Türkiye’de hiçbir kanunda “ensest” yazmıyor. Zamanında hukukçular epey uğraşmışlar ama yazdıramamışlar. Bence şu nedenle yazılmamış, bir erkek öldüğünde eşini, ölen adamın kardeşiyle evlendirmek gibi bir normumuz var ve buna ensest denmiyor ama aynı kardeş yengesine cinsel istismarda bulunsa buna ensest deniyor. Bu gibi ve bizde çok yaygın olan akraba evlilikleri vb. durumlar nedeniyle yaşanacak karışıklığa izin vermemek için yazılmamış olması muhtemel.

Türkiye’de kanunda enseste özel bir düzenleme yok. Saldırgan, akraba veya öğretmen gibi çocuğu korumakla, ona bakmakla sorumlu kişi ise ceza iki katına kadar çıkıyor. Hukuktaki yeri bu. Saldırgan baba da olsa öğretmen de ikisinin de aldığı ceza aynı. Ensest mağduruna herhangi bir cinsel saldırı sonrası mağdura ne yapılıyorsa o yapılıyor. Adli soruşturma başlatılıyor ve çocuğun kalacağı güvenli bir yeri yoksa devletin korumasına alınıyor. Cinsel istismara uğramış kız çocukları için Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’nun az sayıda yurdu var. Bizim yazarlardan biri oradaki ensest mağduru gebe kız çocuklarını yazdı. 8 hastanede, çocuk istismarını tespit etme, önleme merkezi türü merkezler var. Ancak mağdurun buradaki işinin ehli insanlara ulaşabilmesi tamamen tesadüf.

Ensest bazıları tarafından pedofili zannediliyor ama değil. Anlatır mısınız? Bir de ensestin kapalı toplumlarda daha yayın olduğu inanışı doğru mu?

Kitaptaki bir bölümü istismar suçlularının profiline ayırdık orada detaylı olarak konunun uzmanı adli psikolog Yrd. Doç. Dr. Belma Gölge aktarıyor. Pedofiller sadece küçük yaştaki kişilere yönelik cinsel arzu ve eylem içerisindeler. Ensest saldırganları ise ailedeki cinsiyet ve yaşa başlı otoritelerini kullanarak ailelerindeki çocuklara cinsel saldırıda bulunuyorlar ama yetişkinlerle ilişkileri devam ediyor. Çoğunlukla evliler, çocukları var. En sık gördüğümüz saldırgan baba ve dede gibi figürler. Kapalı toplumlarda daha yaygın olduğunu kanıtlamak mümkün değil ama kapalı toplumlarda daha uzun süre gizlendiğini ve saldırının daha uzun süre- yıllar boyunca- sürdüğünü biliyoruz. Sayısı az ya da çok diyemesek de tahribatının daha fazla olduğu ortada.

"Erkek çocukların mağduriyetinin üstünü kapatmak daha kolay"

Ensest mağduru bir kız çocuğunun gizlenemeyen gebeliği gibi durumlar bu saldırının ifşa olmasını sağlıyor ama mağdur erkek çocuksa çoğu zaman aile tarafından örtbas ediliyor değil mi?

Uzmanlar aynı saldırganın bir süre kızına bir süre oğluna tecavüz ettiği vakalarla karşılaşıyorlar. Saldırının genellikle ergenlik öncesindeki dönemlerde başladığını bilmek insanı çok sarsıyor ama burada dikkat çekmek istediğim illa bir genç kadın figürünün gerekmediği. Çok küçük yaşta taciz edilen çocuklar da var. Erkek çocuklar toplumun genel namus kabulünden, farklı biçimlerde zarar görüyor. Örneğin bekâretini kaybetme ya da gebe kalma gibi bir durumdan bahsedilmediğinden üstünü kapatmak daha kolay olabiliyor.

Ensest konusundaki en kapsamlı raporu yazdınız. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü adına birçok araştırmada da yer aldınız. Bir toplumda ensestin yaygınlığını bulmak için nasıl bir araştırma yöntemi tercih edilmelidir?

Topluma dayalı araştırma örneklemi seçmek gerekir. Yani belirli seçili bir gruba değil toplam nüfustan ya da toplam haneler arasından seçilmiş belirli sayıda kişi ile görüşmek gerekir. Bu araştırmalara “temsiliyeti olan araştırmalar” diyoruz.

Türkiye’de çocuk istismarının önemli bir sorun olduğunu ortaya çıkarmayı amaçlayan az sayıda da olsa kıymetli araştırmalar var. Ancak bu araştırmalar yöntemleri nedeni ile toplum geneli için rakam üretemez. Örneğin seçilmiş okullarda yapılan bir araştırma ya da şiddet mağduru kadınlara destek veren stk’lara başvuranlarla yapılan araştırmalar, bir hastanenin adli tıp ya da psikiyatr bölümüne başvuranlarla yapılan araştırmalar… Bu çalışmalarla ensest yaygınlığı göstergesi üretilmez.

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından 2014’te yapılan Aile İçi Şiddet Araştırması’nda 15-59 yaş arasındaki kadınlara, 15 yaşından önce cinsel istismara uğrayıp uğramadıklarını sorduk. Kadınların yüzde 9’u, 15 yaş öncesi cinsel istismara uğradıklarını söyledi. Yaklaşık yarısı aileden biri tarafından istismar edildiğini de ifade etti. Baba, dede, ağabey, amca… Çıkan sonuç yüzde 4 buçuk 5 seviyesiydi. Ancak erkek çocuklara yönelik cinsel istismarı tahmin edebileceğimiz hiçbir sayısal bilgi yok. Ayrıca cinsel istismar bilgisi toplamak çok zordur, mutlaka istismarın gerçek yaygınlığının bulduğumuz rakamlardan daha fazla olduğunu aklımızda tutmak gerekir.