Medya

Dilipak: Suudi hocalar DAEŞ fidanlığını suluyor; şeytan bizi Allah'la cihatla aldatmasın!

"Suudilerin petrolle suladığı bu fidanlar İsrail’e, ABD’ye hizmet ediyor sonunda"

15 Temmuz 2016 16:25

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Suudi Arabistan'ın açıkca sahiplenmese de Vahhabilerin IŞİD'e destek verdiğini belirttti. "Şeytan bizi Allah’la, cihadla aldatmasın" ifadelerini kullanan Dilipak, "Suudilerin petrolle suladığı bu fidanlar İsrail’e, ABD’ye hizmet ediyor sonunda..." dedi.

Abdurrahman Dilipak'ın bugün (15 Temmuz 2016) yayımlanan "Terör ihracı" başlıklı yazısı şöyle:

 

Herkes önce kendi içine bakmalı..

Tamam DAEŞ, IŞİD, her neyse arkasında batının olduğu açık.

Eski komünist ülkeler de soğuk savaşta dünyayı terörize ettiler. Komünistler devrim için sokağa çıkınca, “vatan müdafası”nda Radyo Liberte’nin kışkırttığı, sağcı, milliyetçi, muhafazakarlara, devlet içindeki derin çetelere bahane oluşturuldu.

İsrail zaten kurulduğu günden beri terör devleti.

Sahi PKK’yı yıllarca besleyen, destekleyenler kimlerdi.

Libya da, Suriye de, Irak da, Mübarek rejimi de teröre destek veriyordu.

Bizim Özel Harp de terörün içindeydi.

Teröre bulaştırmadıkları ülke mi kaldı ki..

Şimdi İran ve Suudi Arabistan Şii ve Vehhabi terörü ile gündemde..

Suudiler açıkça sahiplenmese de, Vehhabi yapılanmasının El Kaide, DAEŞ türü terör örgütlerinin fideliği olduğu çok açık.. Biz Çeçenistan’ı böyle kaybettik, Mali’yi böyle kaybettik..

Suudilerin petrolle suladığı bu fidanlar İsrail’e, ABD’ye hizmet ediyor sonunda.. Rusya’ya karşı Afganistan’da Usame Laden üzerinden bu güçleri tepe tepe kullandılar. Ardından Afganistan’daki İslami Cephe hükümetine karşı kullandılar..

Yemen’deki Husilerin, Lübnan Hizbullahı’nın arkasında İran var. İran; Irak ve Suriye’de de bir şekilde var.. İran hükümeti dünyaya devrim ve devrimci ihraç etmeye devam ediyor. Ve tabi öncelikle İslam dünyasına..

Bir el, Şii-Sünni hesaplaşması için Husi-DAEŞ benzeri yapıları karşı karşıya getirmenin yollarını arıyor.. Irak, Suriye, Yemen daha bir başlangıç..

İran kendinden emin ve yaptığını sahipleniyor, kabulleniyor. Suudiler sessiz. Açıkça DAEŞ türü yapıları sahiplenmeseler de Vehhabi hocalar DAEŞ fidanlığını sulamaya devam ediyorlar.

Suudiler, Afrika ve Asya’daki, diğer  bölgelerdeki örgütlenmelerini gözden geçirmek zorundalar. Bu yapı gün gelir kendilerini de vurur.

İslam birliğinin gerçekleşmesi için Mekke ve Medine’nin statüsünü de müzakereye açmak zorundalar.. Yoksa bu konu gün gelir Suudiler için bir felaket sebebi olabilir..

Bu tür yapılar keskin sirke hükmündedir. Gün gelir kendi küpüne de zarar verir.

Bana kalırsa Vehhabiliği yayanlarla Vehhabi karşıtlığını örgütleyenler, Şiiciliğin önünü açanlarla Şii düşmanlığını yayanlar, Sufizmi destekler gibi görünenlerle Sufi düşmanlığı yapanlar aynı merkezden besleniyor. Dün sağ-sol tezgahını kuranları İslam dünyasını birbirine düşürmek için  bu yola başvuruyorlar..

DAEŞ tecrübesinden sonra Suudiler artık bir karar vermek zorunda..

Batılılar, ABD filan zaten terörle iç içe ülkeler.. PYD’ye açık destek veriyorlar. Onlara bir şey söyleseniz de, söylemeseniz de bir.. Onlar “bana dokunmayan yılan bin yaşasın”, “benim düşmanıma saldıran yılanı ben beslerim” havasındalar.. “Laf ile verirler aleme binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerinde..” Bir kan gölünün içinden geçip geliyorlar. Kızılderililerin, kara derililerin kanları var ellerinde. 1. Dünya savaşı, 2. Dünya savaşı, soğuk savaş..

Kan, gözyaşı ve çalınan alınterleri üzerine kurdukları bir düzenleri var. Sonra da çıkıp dünyaya, insan hakları, barış, özgürlük dersi vermeye kalkıyorlar.. Demokrasi misyonerliği yapıyorlar bir yandan öte yandan darbeye darbe, darbeciye darbeci diyemeyenler de kendileri.. Türkiye’de 10 yılda bir yapılan darbelerin arkasında hep onlar vardı..

İslamifobia’yı da örgütleyenler kendileri, “ılımlı İslam”ı da.. İlkeleri ya da dostları yok bunların, sadece çıkarları var.. DAEŞ’in arkasında da varlar, Paralelin arkasında da.. Hükümeti de desteklerler, terör örgütlerini de, kim kendilerine itaat eder ve menfaat sağlar, söz dinlerse yollarına onunla devam ederler..

Terör konusunda anlayacağınız kimse samimi ve dürüst değil nerede ise.. Terör bir siyaset ya da savaş aracı olarak kullanılıyor artık. Bir gayri nizami harp enstrümanı.. Böyle giderse 3. Dünya savaşı kaçınılmaz. Savaş bir başlarsa nerede ne zaman durur kestirmek zor.. “Kıyamet savaşı” gerçek olur.. Din, mezhep, ideoloji, etnik çatışmalar üst üste gelince bu iş bir kör dövüşüne dönebilir. Kim, kimi, niçin öldürüyor, ya da insanlar niçin ölüyorlar ölen de öldüren de bilmez hale gelebilir..

Hadi onlar kafir, zalim bir topluluk. Peki bu ateşi söndürmesi gereken bizimkilere ne oluyor..

Sanki herkes el birliği ile bu cehenneme odun taşıyor gibi..

Sanırım herkesin önce kendi içine bakması gerek. Öncelikle de İran ve Suudilerin destek verdikleri Şii ve Vehhabi terör örgütlerine verilen desteğin sonlandırılması gerek..

Bunlar bir şekilde kurucu ülkelerin ameline hizmet ediyor gibi gözükse de, kısa sürede bu yapılar yabancı istihbarat örgütlerinin kontrolüne geçer ve bir gün ansızın kendilerini örgütleyen ülkelerin başına bela olurlar..

Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir.

Şeytan bizi Allah’la, cihadla aldatmasın!?. Sonra, son pişmanlık fayda vermez…

Selâm ve dua ile…