Gündem

Dilipak: Sen misin Zarrab efendi birtakım dostlarına güvenip ABD’ye giden, buyur!

"Zencani'ye verilen bu ceza, kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle kabilinden İran'a yöneltilmiş bir tehditti"

24 Mart 2016 14:30

Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının kilit ismi olan Reza Zarrab'ın ABD'de tutuklanmasına ilişkin, "Sen misin Zarrab efendi  o birtakım dostlarına güvenip ABD’ye giden, buyur!" dedi. "Zarrab’ın orada anlatacakları önemli. Eğer Zarrab’ı konuştururlarsa, AB’de de birçok kişinin başı ağrır, İran’da da" ifadelerini kullanan Dilipak, "Aslında iyi oldu. İnceldiği yerden kopsun. Zarrab konuşursa, İran’da yer yerinden oynar. Babek Zencani için verilen idam cezası bakalım uygulanacak mı? Zencani’ye verilen bu ceza, kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle kabilinden İran’da birçok kişiye yöneltilmiş bir tehditti" diye yazdı.

Dilipak ayrıca, İran'a ambargo uygulanırken oradaki herkesin parasının Türkiye'de olduğunu savunarak, "Herkesin parası burada idi. Kum’un, devrim muhafızlarının, bazarın, rehberlik makamının, kısacası herkesin.. Petro dolarların kimler üzerinden nasıl kullanıldığı ortaya çıkarsa İran’da içeri girmedik fazla kimse kalmaz"  dedi.

Abdurrahman Dilipak'ın "ABD Zarrab’ı tutukladı tutuklamasına da" başlığıyla yayımlanan (24 Mart 2016) yazısı şöyle: 

"Zarrab ABD’de tutuklandı. Zencani ise idama mahkum edildi.

Sen misin Zarrab efendi o birtakım dostlarına güvenip ABD’ye giden. Buyur..

Zarrab’ın orada anlatacakları önemli. Eğer Zarrab’ı konuştururlarsa, AB’de de birçok kişinin başı ağrır, İran’da da.. Aslında iyi oldu. İnceldiği yerden kopsun.. Sıkı durun İrangate kapıda.. Zarrab konuşursa, İran’da yer yerinden oynar. Zencani için verilen idam cezası bakalım uygulanacak mı.. Zencani’ye verilen bu ceza, kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle kabilinden İran’da birçok kişiye yöneltilmiş bir tehdittir..

İran’a ambargo uygulanırken, Türkiye onlar için bir çıkış kapısı idi.. Herkesin parası burada idi. Kum’un, devrim muhafızlarının, bazarın, rehberlik makamının, kısacası herkesin.. Petro dolarların kimler üzerinden nasıl kullanıldığı ortaya çıkarsa İran’da içeri girmedik fazla kimse kalmaz. 

İran’ın Rusya koridoru, Almanya koridoru, Ermenistan koridoru, Irak koridoru, Dubai koridoru sanki çok mu temiz.. Afganistan üzerinden Suriye, Lübnan’a uzanan koridor çok mu temiz..

İran’da seçim sonuçları muhalefetin ağırlığını gösteriyor.. Bundan sonra İran’da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İran fırtına öncesi sessizliği yaşıyor.. İçerideki kriz, dışarıdaki krizle perdelenemeyecek kadar büyük.. Ve İran’da muhtemel bir krizde yine kendine destek verecek tek dost eli Türkiye olacaktır, ama bu eli fazla acıttığının farkında değil..

İran Lübnan’da, Yemen’de rahat değil. Rahat durmuyor ve rahat bırakılmayacak.. Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri İran’ın aktivitelerinden rahatsız..

İran aslında dostu olmayan bir ülke. İçeride de desteği yok.. Suriye krizi, Rusya ile yakınlaşması, Irak’taki gelişmeler onu umutlandırsa da, daha çok ayağının yerden kesilmesine ve kendine yönelik riski devasa ölçülerde büyütmekten başka bir işe yaramadı..

Ambargo kalktı ama, petrol fiyatları malum.. İran petrolü de kapitalistlerin hoyrat yağmasına açıldı.

Yakında İran şunu görürse, onlar için bu sürpriz olmamalı. Suriye’de körükledikleri ateş İran’ı cehenneme benzetebilir. Irak Şiası için o topraklar bir cehenneme dönebilir.. Dimyata pirince giderken evlerindeki bulgurdan olabilirler. Yazık olur kardeş İran halkına, bir avuç politikacının maceraları sebebi ile uğrayacakları zarara.. 

İran’da bu kayıtdışı ekonomi ve rüşvet çarkı patlarsa, bu iş sadece ABD’yi değil, bütün ilişki içindeki ülkeleri de vurur.. Paralel din planı içinde Paralel Şia da var. Onların görevi DAEŞ paralelinde, İslamifobia için malzeme olacak bir kıyam hareketi. Husi’ler bir bakıma Şia’nın DAEŞ’idir. DAEŞ aynı çizgide Selefiler üzerinden hem Sufileri, hem Şia’yı nötralize etmek için kurgulanan bir projedir.. Uluslararası koalisyon, bunları bahane ederek bölgeye yerleşecek, onlara sopa gösterirken, Paralel yapıya havuç verecek.. Kontrollü bunalım stratejisi, tavşana kaç, tazıya tut hikayesi..

ABD’de seçimlere kadar radikal bir çıkış olmaması gerekir. Ama bu Trump rahat durmuyor. Dengeler çok hassas ve kırılgan. Onun için hiçbir şeyin garantisi yok.

Sahi İran Zencani’yi idama mahkum ediyor da, bizimkiler neden içerideki darbecilerle işbirliği yapan çevreler, hatta birtakım karanlık örgütlerle iş tutan, hatta birtakım istihbarat örgütlerinin Truva Atı görünümündeki STK’lar ve onları piyasada manipülasyonu için taşeronluk yapan media aktörleri ve işadamları niye hâlâ yargılamıyor.. 28 Şubat’ın beşli çetesine kimse dokunmuyor. Malum işadamları, brifinglenmiş media, akademisyen ve yargıçlarına da..

Doğan şirketleri ile ilgili petrol, kağıt, vergi usulsüzlüklerine ilişkin bir sürü iddia dolaşıyor ortada, ama yargı sessiz. Neden. Öte yandan mesela Zarrab benzeri bir operasyonla Doğan ve grub şirketlerinin yöneticileri gözaltına alınsa ne olur? Hani bu tezgahda tek Doğan da yok. Madem milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıracaksınız, bazı patronların, siyaset adamları, bürokrat, gazetecilerin de olmayan dokunulmazlıklarını da kaldırın da görelim kim kimdir..

Bürokraside, hâlâ kimi bakanlıkların tepe noktalarında uluslararası tekellerin ve onların yerli işbirlikçilerinden 2. maaş alarak onların tetikçiliğini yapanlara niye dokunmuyorsunuz..

Zaman’a el konuldu, tirajların gerçek olmadığı görüldü.  Zaman’ın son tirajı 2594. Bu arada İstiklal diye yeni bir gazete çıktı, tirajı 50.856, Özgür 13.000 kayıpla 45.000, Karar 46.000.. Meydan 57.000 kayıpla 88.000, Bakış 33.891 kayıpla 176.000.

Peki bu işin üzerine gidilmeyecek mi? Bana kalırsa TBMM bu tiraj ve rating konusunun üzerine gitmeli.. Basın için de, ekonomik izleme, değerlendirme, derecelendirme kurumları yakın takibe alınmalı. Bu sadece bir merak meselesi değil, reklam pastasını da ilgilendiriyor bu konu, program seçimini, programın dil ve seviyesini de ilgilendiriyor. Toplum gerizekalı gibi gösteriliyor. Senaryolar, spotlar ona göre hazırlanıyor.. Bana göre bu konuda ciddi bir müdahale / manipülasyon söz konusu..

Yıllardır yazıyorum, hâlâ şu LIBOR rezaleti konusunda Türkiye’den hiç kimse bir adım atmadı. Neden?

Zarrab’ın avukatları, gelişmeler konusunda kamuoyunu aydınlatmalı. Herhalde bu konu aynı zamanda Ankara’nın da takibinde olacaktır. Paralelin bu konuyu istismarına izin vermemek adına, gelişmeler hakkında anında bilgilendirme yapılmalı..

Bana kalırsa önümüzdeki günler havalar daha da ısınacak.. Selâm ve dua ile"

İlgili Haberler