Gündem

Derya Alabora: Bir yere gitmiyorum, hayatımdan memnunum

"Mesleğimi devam ettirebildiğim sürece benim için sorun yok"

01 Aralık 2018 13:54

 ‘Efsane Kadın’ isimli tek kişilik tiyatro oyunuyla çok konuşulan Derya Alabora, Maksim Gazinosu’nda sahne almış, şaşaalı hayat yaşamış bir aşk kadınına hayat veriyor. Deneyimli oyuncu Alabora canlandırdığı ‘Efsane Kadın’ın şiddete maruz kalmasına ilişkin, "Biri beni eliyle itse bile büyük tepkiler gösterecek bir yapıdayım. Yok efendim, sevdiği için dövmüş. Bunlar hastalıklı ruh halleri, aşk değil. Zaten aşık olsam da öyle bir adamla birlikte olmak istemem" diyor. Derya Alabora, Türkiye'den 25- 35 yaş aralığındaki 235 kişinin göç etmesiyle ilgili, "Valla ben bir yere gitmiyorum. Buradayım. Özellikle İstanbul’da yaşamaktan çok keyif alıyorum. Çok özel bir şehir İstanbul. Mesleğimi devam ettirebildiğim sürece benim için sorun yok. Bir şeylerden memnun değilsen değiştirmek için çaba göstermen gerekli. Ben kendi hayatımdan memnunum" dedi. 

Posta'dan Kezban Yılmaz'a konuşan oyuncu, ‘Efsane Kadın’ı, aşkı yaşama biçimini, oynamak istediği rolleri, Uğur Yücel ile 36 yıllık evliliğini şu cümlelerle anlattı: 

Tek kişilik oyununuz ‘Efsane Kadın’ı izledim ve size hayran kaldım...

Teşekkür ederim. Kaç yıldır tek kişilik oyun yapmak istiyordum. Sonunda yaptım ve çok zor olduğunu fark ettim. Sahnede bir tek siz varsınız ve o enerjiyi tek başına ayakta tutmak zorundasınız. 

Oyunda 80’li ve 90’lı yılların yıldızı EfsanePars’ın başından geçenleri eğlenceli bir üslupla anlatıyorsunuz.

Efsane, Maksim Gazinosu’nda sahne almış bir kadın. Döneminde şaşaalı bir hayat yaşamış. Tam bir aşk kadını. Ama çok saf, temiz ve hep güler yüzlü. Bu yüzden aşkla bağlandığı erkekler onun parasını yiyor. Bir anda elinde hiçbir şey kalmıyor. Bazı Yeşilçam oyuncularında olduğu gibi, bir anda her şey biter, adınızı bile unutuverirler ya, onun gibi. İşte bizim Efsane de, en son kendine müthiş bir proje buluyor ve onunla tekrar ‘Efsane Kadın’ oluyor. 

‘Efsane Kadın’ aşkları uğruna şiddete bile maruz kalıyor. Siz yaşadığınız mı böyle bir şey?

Hiç yaşamadım. Biri beni eliyle itse bile büyük tepkiler gösterecek bir yapıdayım. Yok efendim, sevdiği için dövmüş. Bunlar hastalıklı ruh halleri, aşk değil. Zaten aşık olsam da öyle bir adamla birlikte olmak istemem. 

Toplumumuzda kadının öne çıkmasına tahammül edemiyorlar diyorsunuz. Siz kadın olduğunuz için engellendiniz mi hiç? 

Bilmiyorum. Ama şunu biliyorum: Erkek iktidarın içinde yumuşak davranmazsan, pervasız olursan yani kendi gerçek düşüncelerini, açıkça söylersen bir şekilde engelleniyorsun. Ama hayatımda hiçbir zaman böyle kaygılarım olmadı.

Bir şeyi beğeniyorsam da beğenmiyorsam da söylerim, isterse bana iş vermesin! Ne yapayım yani, öbür türlüsü bana sahte geliyor. Pohpohlanmaktan hoşlanan çok insan var. Ama ben onlardan değilim! 

Filmlerde niye yoksunuz?

Artık müthiş teklifler gelmiyor. Biliyorsun bizde orta yaş kadın hikayesi çok az. Oysa ki binlerce hikaye var. Avrupa ve Amerika sinemasına bakıyorsun, 80 yaşında başrol oyunuyor. Judi Dench’e bile başrol yazıyorlar. Bizim Türkiye’de maalesef böyle bir şey yok. 

Oyunculuk anlamında içinizde kalan bir şey var mı?

Bütün yazılmış karakterleri oynamak isterim. Merly Streep’in oynadığı tüm karakterleri mesela. Hırs basmış kadını diyecekler şimdi (gülüyor). Merly Streep o kadar aykırı rol oynamaz ama Julianne Moore ve Cate Blanchett tam benim kalemim rolleri seçiyorlar. Ben de öyle aykırı ve farklı hikayelere bayılıyorum. 

Aşık oldunuz mu hiç?

Sadece bir kez... 

Nasıl olursunuz aşık olunca?

Çok bencilleşmem. Kıskançlık mesela bana uygun değildir hiç. Özgüvensiz bir duygu çünkü. Ben daha verici oluyorum aşık olduğumda. Sevdiklerim için bir şeyler yapmayı severim. Dolu dolu yaşarım aşkı.

Geçtiğimiz yıl ülkemizden 253 bin kişi göç etti, hem de 25-35 yaş arası gençler...

Valla ben bir yere gitmiyorum. Buradayım. Özellikle İstanbul’da yaşamaktan çok keyif alıyorum. Çok özel bir şehir İstanbul. Mesleğimi devam ettirebildiğim sürece benim için sorun yok. Bir şeylerden memnun değilsen değiştirmek için çaba göstermen gerekli. Ben kendi hayatımdan memnunum. 

Eşim uğur Yücel ile çok iyi arkadaşız

Uğur yücel ile 36 yıldır evlisiniz. Büyük bir başarı. Sırrınız ne?

Bir sırrımız yok aslında. Ama bizim çok güzel bir arkadaşlığımız var Uğur’la. Evlilikler sonradan arkadaşlığa dönüşüyor biliyorsun. Bence aşkı, sevgiye ve arkadaşlığa dönüştürebilmek önemli. Galiba önemli olan kafaca anlaşabilmek, birbirine sevgi duyabilmek. Bir de ikimiz de çalışıyoruz. Birimiz çalışmasaydı korkunç olurdu sanırım. 

Aşk sizin için ne ifade ediyor?

Müthiş bir şey aşk. Ondan başka bir şey düşünemediğin, her saniye onunla yatıp kalktığın bir enerji. Bir nedeni olmadan iki bedenin birbirini çekmesi. Danimarkalı filozof Kierkegaard aşk üzerine şöyle diyor: “Aşk iki bedenin birbiri içinde eriyip gitmesi olmalıyken, iki bencilin hayalinden başka bir şey değildir.”


Kezban Yılmaz'ın "Derya Alabora: Sadece 1 kez aşık oldum" başlıklı röportajının tamamına buradan ulaşabilirsiniz