Gündem

Davutoğlu: AFAD ve Alman yardım grubu, sınırdaki sığınmacılara yardımda ortak çalışacak

"Halep ve civarındaki Suriyeliler için yeni bir trajedinin eşiğindeyiz"

08 Şubat 2016 15:35

Mülteci krizine ilişkin temaslarda bulunmak üzere Türkiye'ye gelen Almanya Şansölyesi Angela Merkel'le ortak basın açıklaması yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Halep'ten Türkiye'ye başlayan yeni göç dalgasına ilişkin olarak, "Halep ve civarındaki Suriyeliler için yeni bir trajedinin eşiğindeyiz" değerlendirmesi yaptı. "AFAD ve Almanya Teknik Yardım Grubu'nun, sınırdaki sığınmacılara yardım konusunda birlikte çalışacağını" belirten Davutoğlu, "Almanya ile 10 önemli konuda birlikte hareket etme kararı aldık" diye konuştu. 

Merkel de, "Türkiye – Suriye sınırındaki olaylara baktığımızda insanların korku içinde olduklarını görüyoruz. Emniyet güçleri arasında bir işbirliği söz konusu olacaktır" açıklaması yaptı.

Davutoğlu ile Merkel, başbaşa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Başbakanlık'ta düzenlenen ortak basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.

Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Son birkaç gün içinde Suriye konusunda hepimizi kaygılandıran gelişmeler yaşanıyor. Rus savaş uçakları Halep ve civar bölgeyi çok ciddi bir bombardımana tuttu. Diğer taraftan alanda yabancı savaşçılarla birlikte çoğu İran ve Lübnan’dan gelen, rejim güçleri Halep-Türkiye koridorunu insani yardımı engelleyecek şekilde kestiler.

Bütün bu gelişmeler rejimi destekleyen güçlerin samimiyetten ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Bütün bu gelişmelerden en fazla Türkiye ve AB olarak birlikte etkileniyoruz. Her an yeni bir durum ortaya çıkıyor. Sınırımıza yakın bölgede 30 bin Suriyeli birikmiş durumda. Biz Suriyelileri alacağız ama nasıl olsa Türkiye nasıl olsa alıyor diye Rus saldırıları mazur görülemez. Türkiye bütün mültecileri alıyor diye Türkiye’den mülteciler konusunu tek başına mücadele etmesi beklenemez.

 

"AFAD ve Alman yardım grubu, sığınmacılara yardım konusunda birlikte çalışacak"

 

Bu duyarlılığı ve bu külfeti paylaşma konusunda gösterdiği siyasi irade nedeniyle Sayın Merkel’e teşekkürü borç biliyorum. Bütün bunları göz önüne alarak yaklaşık 10 önemli konuda mutabakata vardık. Eylem planı çerçevesinde Türkiye-AB eylem planına uygun şekilde hayata geçireceğiz. Halep’e dönük gayrıinsani saldırı bir an önce bitmelidir. İkincisi AFAD ve Alman yardım kuruluşunun sınırda bulunan Suriyeli mültecilere yardım konusunda işbirliği yapması konusunda mutabakat var.

Geçtiğimiz hafta Bakanlar Kurulu’nda insan kaçakçılarına karşı ciddi bir mücadele yürütülmesi, yoğun bir operasyon yapılıyor. İnsan kaçakçılığını her zaman insanlık suçu olarak görüyoruz. Terörle denk bir suç olarak görüyoruz. Masum insanları istismar ederek, onları meçhule doğru götürmek en büyük insanlık suçlarından biridir. Bugün dahi Edremit açıklarında bir trajediyle karşı karşıya kaldık. Sahte can yeleği ve bot satan, insafsızca, kan emici şekilde kar etmeye çalışan işletmelere operasyonlar yaptık, devam edeceğiz. Kimse masum insanların acıları üzerinde bir sektör inşa edemez.

Yine iki tarafta da insan kaçakçılığının networkünü dağıtmak için çalışılacak. Bugünlerde NATO savunma bakanları toplantısı var. NATO’nun da izleme mekanizmalarının sınırda ve Ege’de etkin kullanılması için çaba sarf edeceğiz.

Suriyelilerin acılarını istismar eden başka bir grup ise Suriyeli olmayıp bu göçlere katılan başka ülkelerin vatandaşları. Bu güzergahın mülteci olmayanlarca da engellenmesi için çalışacağız.

3 milyar Euro’luk Suriyeli mültecilere yardım etmek için bu fonun kullanımı için derhal harekete geçilecek. AFAD’dan arkadaşlar projelendirmelere başladılar. En fazla etkilenen alan olarak Suriyeli gençlerin eğitimi ve sağlık tesisleri konusunda hazır projelerimizi AB’ye ileteceğiz ve bu fonun kullanım süreci başlayacak.

Perşembe günü Türkiye Göç İdaresi başkanı Yunanistan’a gidecek. Gördüğünüz gibi tam bir ortak çıkar ve ortak hedef doğrultusunda bir araya gelinmiş durumda. Suriye’ye barış gelene kadar, barbarca saldırılara karşı birlikte çalışacağız. Ayrıca son dönemde Balkanlarda, Kafkaslardaki gelişmeleri ele aldık. Kıbrıs müzakerelerini ele aldık. Türkiye – AB müzakereleri kapsamında açılacak fasıllar konusunda konuştuk. 

 

Merkel: Emniyet güçleri
arasındabir işbirliği olacak

 

Merkel'in açıklamalarından satır başları şöyle:

Mültecilere yönelik Londra'da çok başarılı bir toplantı yaptık. Son zamanlarda binlerce insan acı içerisinde kıvranıyor. Almanya'ya mülteci konusunda üstüne düşeni yapacaktır. Türkiye ve Yunanistan arasında yasa dışı göçler yaşanıyor. Türk Sahil Kuvvetlerini nasıl destekleyebiliriz? Ortak bir müdahele olur mu? bunları konuştuk. İzleme ve denetleme konusunda Türk Sahil Kuvvetleri'nin desteklenmesi lazım.

Biz Almanya olarak neler yapabiliriz, Türkiye neler yapabilir. Suriye’deki göçmenlere değil, Türkiye’de olsun, diğer ülkelerdeki insanlar için de yardım etme kararı almıştık. Son zamanlarda binlerce insan acı içinde kıvranıyor. Bombalı saldırılara maruz kalıyor, Rus tarafından da tabii ki.

Türkiye – Suriye sınırındaki olaylara baktığımızda insanların korku içinde olduklarını görüyoruz. Emniyet güçleri arasında bir işbirliği söz konusu olacaktır.

Özellikle denizlerdeki izleme işlerinin biraz daha geliştirmek gerekiyor. Ocak ayında Yunan adasına gelen mültecilerin sadece yüzde 45’i Suriye’den gelmekteydi. Gerçekten yasadışı göçü engellemek istiyorsak yasal göçleri de kabul etmemiz gerekir. Yasal yönden de göç imkanı vermek istiyoruz. Ortak görev çerçevesinde de 3 milyarlık ödeme söz konusu olacak. Tabii ki çocuklar mümkün olan en kısa sürede okula gitmek zorunda. Gördüğünüz gibi çok yoğun konularımız var, somut konuştuk bu konuda. 29 Aralık’ta da çalışmamız oldu.

 

Soru & cevap

 

Suriyeli mültecilere Avrupa kapıları kapanacak mı?

Merkel: Biraz önce bahsettiğim gibi mümkün olduğu kadar kontenjan yaratarak Suriyelilerin Türkiye üzerinden Avrupa’ya gelmesini istiyoruz. Bu Türkiye bütün mültecileri almak zorunda olamaz anlamına gelmez. Şu anda yasadışı söz konusu ve aralarında tacirler var. Suçsuz insanlar denizde ölüyor.

Almanya’da kontenjanlar konuşuluyor. Türkiye’de 2,5 milyon mülteci var. Şu anda 30 bin kişi sınırda bekliyor. Özellikle Türk halkına ne diyebilirsiniz? 

Merkel: AB – Türkiye arasındaki eylem planı Türkiye’yi yalnız bırakmamak zorunda. Bu nedenle Londra Konferansı yapıldı. Mülteciler için bir proje tanımlanmıştır. Türkiye’nin işini kolaylaştırma yolunda bir şeyler yaptık. AB – Türkiye arasında insani yardım konusuna baktığımız zaman insan kaçakçılarına göre hareket edemeyiz. Ne şekilde görev dağılımı yapacağımızı konuşacağız. Mülteciler insan kaçakçılarına harcadıkları parayı çok güzel yerlere harcayabilirler.

Dün 60’a yakın PKK’lının öldürüldüğü söyleniyor. 

Geçtiğimiz Cuma Mardin’deydim. Maalesef Türkiye’de son dönemde terörün yöntemleri geliştirdikleri ve ciddi bir şehirlerin destabilize etmek için harekete geçtikleri aşikar. Cizre’de kamu düzenini tesis etmek, bütün silahların susturulması sürdürülen bir operasyonumuz var. Sivil zaiyat verilmemesi çok önemli. Dünkü haberlerle ilgili olarak, resmi olarak bizim kanalımızdan yapılan hiçbir açıklamaya güvenmeyin. Şırnak Valiliği’nin açıklamasına bakın. Bu şekilde yaralıların varlığıyla ilgili bir teyit olmadı. Bu yaralıların çoğu terörist unsurları olmasına rağmen defalarca ambulans gitti. Algı operasyonlarına karşı dikkat edilmesi gerekir. Valiliğimizin açıklaması temel referans. 

Siz ölümü göze alarak ülkenize gelen bu insanlara yönelik algıyı kırmayı düşünüyor musunuz? 

Biz de belirli bir kabul prosedüründen geçmektedirler. O sırada da tabi ki mültecilerin malvarlığı hakkında da sorular soruluyor. Mültecilerin genelde varlıkları yok. Çoğu zaten hemen hemen hiçbir şeye sahip olmadan geliyor. Ancak her Alman vatandaşına sorular sorulduğu gibi mülteciler konusunda da o şekilde hareket ediliyor.

 

Davutoğlu'ndan Die Welt muhabirine tepki

 

3 yıl önce Gezi olaylarında Türkiye’ye eleştiriler yöneltmiştiniz. Şu anda Türkiye’de insan hakları hakkında örnek vermiştiniz. Şu an durum düzelmedi. Örneğin Türkiye 195. Sırada Türkiye. Erdem Gül ve gazeteci daha hapishanede. Silopi’de Cizre’de insan hakları ihlalleri var. Emniyet güçleri sivil halka gözetmeksizin hareket ettiğinden söz edilmektedir. Almanya sessizliğe büründü. Neler söyleyebilirsiniz?

Merkel: Zannedersem belirli bir çalışma ve görüşme formatımız var. Her konuyu ele alıyoruz. Gazetecilerin çalışma koşulları da buna dahil. Kürtlerle ilgili, barış süreciyle ilgili de çok umutluyduk ancak her ülkenin teröre karşı hareket etme hakkı vardır. Tabii ki eleştirilen konuları da ele alıyoruz. İki üç yıl önceki durumdan şu duruma geçtiğimiz zaman sorunsallar da çok değişti. Suriye savaşının çok daha ileri seviyede olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin bu konuda hiçbir suçu yok. AB ile Türkiye arasında tam üyelik konusunda müzakerelerde sürdürülmektedir. Eleştirileri de ele alıyoruz.

Davutoğlu: Basın toplantısı iki başbakan arasında ama, üçüncü bir basın açıklaması oldu. Esas itibariyle siyasi bir statement yapıldı. Buna da saygı duyuyoruz, Türk başbakanın yüzüne bakılarak bunun yapılması da önemlidir. Sorunun kendisinde birçok eleştiriyi aşan suçlamalar var. Türkiye’de herkes, hükümete, bana eleştiri getirebilir. Bugünkü gazetecilere dahi baksanız eleştirel yazıların destek yazılarından daha çok olduğunu görebilirsiniz. Eleştirinin objektif bir şekilde olması lazım. Türkiye iki seçim geçirdi. Serbest propagandanın yapıldığı, Türkçe ve Kürtçe propagandanın yapıldığı, hükümete dönük eleştirilerin çok yoğun yapıldığı bir ortamda gerçekleşti. Partilerin açıklamalarına bakın. Her şey konuşuldu. Bugün TBMM’nin herhangi bir oturumunu izleseniz, en aykırı fikirlerin nasıl konuşulduğunu görürsünüz. Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Herhangi bir kısıtlama olursa ona önce biz karşı çıkarız. 

Sorudan çok siyasi bir statement yapıldığı için söylüyorum. Ben bu halkın demokratik olgunluğuyla gurur duyuyorum. Dünyanın hiçbir yerinde yüzde 85 katılımla yapılan bir seçim yapılmadı. Dünyanın hiçbir yerinde yüzde 97,5 temsil yok ve dünyada çok az başbakan ülkesini yüzde 49,5 destekle yönetiyor. Şunu hiçbir şekilde unutmamamız lazım. Türkiye demokratik hukuk kurallarını terörle mücadele ederek işleten bir ülkedir. Acaba Almanya ya da İngiltere’de ilçeler bazı gruplar tarafından inşa edilmiş, keskin nişancılar, on binlerce mühimmat sığdırılmış olsaydı. Ya da Almanya’nın bir tarafında Suriye ya da Irak gibi bir çökmüş bir devlet olsaydı ve teröristler oradan silah taşıyor olsaydı ne olurdu? Paris saldırılarından sonra Sayın Hollande orduyu Paris’e çağırdı. Her yer askerdi. Benim vatandaşlarımın hayatı teröristlerin özgürlük alanından daha önemlidir. Fransız ordusu nasıl gerekli önlemleri aldıysa biz de Cizre’de, Silopi’de gerekli önlemleri alırız. Ankara’da teröristler 103 canımızı katlettiğinde her türlü güvenlik tedbiri aldık ama bir tek asker görmediniz. Ertesi gün terör saldırılarını değil hükümetin eleştirildiğini gördük. Hiçbirine de neden demedim. Türkiye AB standartlarında bir demokrasidir. Gelecek eleştirileri dinleriz ama bizim için en kutsal şey can, mal, namus ve genel insan hak ve özgürlüklerini korumaktır. Yanı başında hiçbir devlet otoritesi kalmamış ülkeden sızan teröristlere karşı mücadele ediyoruz. Demokrasilerde silah kulllanma hakkı meşru güvenlik güçlerindedir.

Türkiye’nin cezaevlerinde hiçbir gazeteci gazetecilik faaliyetinden dolayı hapiste değildir. Elinde sarı basın kartı olması suçtan muaf kılmaz. Ayrıca 193 ülkenin olduğu dünyada Türkiye nasıl 195. bunu da anlamadım.