Gündem

Cumhuriyet yazarı: Her atı olan Üsküdar’ı geçemez

"CHP, 'Gazi Adayı'nın hediye atına binip Meclis bahçesinde bir tur atmasında ısrarcı olmalıdır"

19 Mart 2017 16:16

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a gazilik unvanı verileceği iddialarını köşesine taşıyan Cumhuriyet yazarı Ahmet Tan, "Tayyip Bey ölçülü dedik. İsteseydi 'Mareşal' unvanı gündeme gelirdi. Atatürk’e o unvanı da TBMM vermişti" dedi. Erdoğan'ın 30 Temmuz 2003'te Bayrampaşa Şehir Parkı'nda bindiği attan düşmesini de hatırlatan Ahmet Tan, "CHP şu sıralar uzlaşmacı olmak zorunda. Hemen karşı çıkmak yerine, 'Gazi Adayı'nın hediye atına binip Meclis bahçesinde bir tur atmasında ısrarcı olmalıdır.  Yoksa tarihimize sürülecek at binemeyen Gazi - Başkomutan lekesine ortak olacaktır" görüşünü dile getirdi.

Ahmet Tan'ın Cumhuriyet'te yayımlanan yazısı şöyle:

İstanbul Belediye Başkanı iken, Zincirlikuyu Mezarlığı kapısına o ayeti o yazdırmıştı. 

“Her canlı ölümü tadacaktır.” 

Yeni anayasayı hazırlayan akıldaneler, onu ya hiç ölmeyecek sanıyorlar ya da dokuz canlı... 

Ki 1921’den beri tüm anayasalarımızda yer alan “Cumhurbaşkanının ölümü halinde” ibaresini çıkartmışlar; yerine “Makamın herhangi bir nedenle boşalması halinde” yazmışlar. ( Md. 106) 

Anayasanın artık hiçbir yerinde ölüm sözü geçmeyecek. Ölümden bu kadar korkmak, cehennem korkusundan değildir inşallah.

Elhamdülillah, yüzde 99’umuz gibi seçilmiş cumhurbaşkanımız Müslüman. Hepimiz gibi, o da kadere, meleklerin varlığına ve kıyamet gününe inanıyor. Azrail’in bir gün huzuruna dikileceğini o da biliyor. Ki öteden beri hep dile getirip duruyor: 

“Yarın öldüğümüzde hocaefendi, ‘Cumhurbaşkanı, başbakan, devlet başkanı niyetine’ demeyecek, ‘Er kişi niyetine’ diyecek. Ve sadece kefenle gideceğiz,iki metreküp çukura koyacaklar!” (7 Şubat 2011) 

Danışmanlar “ölüm” sözcüğünü anayasadan çıkartarak, kendisine moral mi aşılamak istemişler, yoksa onu “İmmortal” yapıp İslami ifadeyle “Layemud(Ölümsüz)” mu kılmak istemişler? 

Oysa millet olarak iyi biliyoruz ki o çok mütevazı ve o ölçüde de ölçülü. 

İsteseydi, Külliye’yi 1.056 odalı değil, 5 bin 056 odalı yapardı. Kimse de ses çıkartamazdı. Ya da çıkardığı kadar çıkarabilirdi.

Yine isteseydi, iki damadını birden bakan, Bilal’i de Başbakan Yardımcısı yapardı. Muhalefetin gıkı da ancak milletinki kadar çıkardı.

Mütevazı ve ölçülü olduğu için de “Gazi” unvanı ile yetinecektir. 

En yüce mertebe, en ulu makamdır, kapısı doğrudan cennete açılır diye, Allah muhafaza şehit mehit olmaya heves etmeyecektir.

TBMM Dilekçe Komisyonumuz, zaten bu konuda altyapı çalışmalarına başlamış bile. O alçak ve hain FETÖ yüzünden, zaten kendisi Gazi olmayı çoktan hak etti. O unvanı devlet adamları “Eski Türkiye”de at üstünde ve meydanlarda kazanıyordu. Artık ekranlarda kazanmak da mümkün. Yeter ki halkın üzerine ateş açacak, Meclis’i bombalayacak sayıda alçak ve kalleşin altyapısına “sehven” ve “hataen” katkı yapılmış olsun. 

“Face Time” silahıyla “ByLock”çulara karşı sergilediği cesaret, dirayet ve feraset ile milletin gözünde ve gönlünde zaten çoktan “Gazi”ydi. 

Şimdi sıra tescilinde. Bu sıfatın “mütemmim cüzü” malum “Başkomutanlık”! 

Ancak milletimizin zihninde M. Kemal Atatürk’ün yol açtığı saplantılı bir algı var. 

“Başkomutan dediğin at binmeli...” 

Kendisi kabul etmeliyiz ki, milletimizin ciğerini biliyor, zihnini okuyor. Bu da onun en güçlü silahı. İktidara geldiği günlerde halkın gözüne ve gönlüne kestirmeden girmek için at binme hünerine de sahip olduğunu kanıtlamak istedi. 

Ne yazık ki at şerefsiz çıktı. Onu yere serdi. 

Zihinlere ve daha kötüsü Google’a kazınan o trajik sahne işini zorlaştırıyor. At üstünde durmayı beceremedi ama, millet “Evet” derse yıllardan beri kısmen ve fiilen becerdiği Yasama’yı, Yürütme’yi, Yargı’yı da artık tek başına becerecek.

Milletimiz için “At - Avrat - Silah” mukaddes üçlüdür. Üçün biri eksik olana, bu millet dört dörtlük bir adam diye bakmaz. 

Bu gerçeğin farkında olan iktidar tabanında pek açığa vurulmayan böyle bir kaygı ve endişe var. 

Ki Malatya ziyareti sırasında, Belediye Başkanı Ahmet Çakır, biraz da gözünü karartarak Cumhurbaşkanımıza bir at hediye etti. Başkan CHP’li olsaydı, bu hediyede bir ima veya tuzak kokusu aranırdı. 

Yine de binmeye falan kalkmadı. Eliyle havuç yedirerek poz verdi. Hayattaki en mükemmel tecrübe idi. Bunu bir kez daha gördük.

***

Tayyip Bey ölçülü dedik. İsteseydi “Mareşal” unvanı gündeme gelirdi. Atatürk’e o unvanı da TBMM vermişti. 

CHP şu sıralar uzlaşmacı olmak zorunda. Hemen karşı çıkmak yerine, “Gazi Adayı”nın hediye atına binip Meclis bahçesinde bir tur atmasında ısrarcı olmalıdır. 

Yoksa tarihimize sürülecek at binemeyen Gazi - Başkomutan lekesine ortak olacaktır.

İlgili Haberler