Gündem

Cumhuriyet Yazarı: 24 aydır süren OHAL kaldırıldı diye bugün ne sevinin, ne de üzülün

"Kaldırılmış bir OHAL'in sabitlenen ölümcül ağırlığı daha çok binecek omuzlarınıza"

20 Temmuz 2018 18:28

Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, OHAL'in kaldırılmasını değerlendirdi. Söğüt "Olağanüstü halin kaldırılmasından çok, onun yerine indirilenleri göreceksiniz" vurgusu yaptığı yazısında "Ama bu ülkede 24 aydır süren OHAL kaldırıldı diye bugün ne sevinin, ne de üzülün" dedi. 

Söğüt'ün  "Olağanüstü tam olarak ne demek?"  başlığıyla yayımlanan (20 Temmuz 2018) yazısı şöyle: 

Bir seçim vaadi olarak OHAL’i kaldıracağını söyleyen ve söylediğini de yapan iktidarın son icraatı, kimselerin dokunmadığı bir şantaj çetesini alaşağı etmek daha doğrusu onun vitrindeki alışılmış varlığından artık vazgeçmek oldu. 

Bu noktadan yola çıkıp olan biteni geriye doğru ilmik ilmik sökün. 
İster meseleye, OHAL nimeti kararnamelerin kalıcılı zararlarını engelleme çabalarından bugün için iktidar aleyhine bir sonuç çıkmayacağına kendisini ikna etmiş muhalefet odaklarının konumlandıkları o yarı pasif noktadan bakın...
İster doğrudan başarı sarhoşluğu yaşayan hadsiz iktidarın gözlerinden. 
Göreceğiniz şey değişmeyecek. 
Olağanüstü halin kaldırılmasından çok, onun yerine indirilenleri göreceksiniz.
Tıkır tıkır işleyen ve istenen raddeye gelen bir planın ardından tepenize binecekleri göreceksiniz. 
Olağanlaşmış faşizmin olağanüstü gayretini göreceksiniz. 
Sosyal medya paylaşımları yüzünden ardı ardına yargılanan, tutuklanan insanlar... 
İhbar edilme endişesiyle evlerinde, aile arasında bile iktidar aleyhine tek bir laf etmekten korkanlar... 
Üniversitelerdeki aydınlık yüzlü çocuklarının başına kötü bir şey gelecek diye endişeyle yaşayanlar... 
Kararnamelerle işlerinden atılan ve hayatı kararanlar... 
Bugüne kadar kazanılmış onca değerin göz göre göre yok oluşuna kahrolanlar... 
Çok yakında artık adı bile anılmayacak olan demokrasinin can çekişen varlığı...
Hukukun tetikçiliği... 
İsyan etmenin ağır bedeliyle yüzleşen kalabalıkların tedirginliği... 
Yani faşizmin olağanlığı ve faşizme karşı omuz omuza durmanın imkânsızlığı vahşi bir hayvan gibi dişlerini göstererek dikilmişken karşınıza... 
Kaldırılmış bir OHAL’in sabitlenen ölümcül ağırlığı daha çok binecek omuzlarınıza. 
Çevrenizdekilerin bu yeni düzene ve olağanlaştırılmış faşizme usul usul nasıl uyum sağladıklarını hayretle seyredeceksiniz. 
Vazgeçişlerin ahengini aklınız almayacak. 
Filmlerde izlediğiniz ve sadece eski zamanların olağanüstülüğünde yaşanır zannettiğiniz her şey hayatınızda beliriverecek. 
Güç odaklarıyla yapılan işbirlikleri, siyasi hileler, adam harcamalar, birbirini kandırmalar, kurban vermeler, hesaplar, hileler, göz yummalar... 
Daha önce benzerleri defalarca yaşanmış tüm insani felaketler mezarlarından kalkıp karşınızda belirecekler. 
Ve siz olağanüstü tam olarak ne demekti, bir daha durup düşüneceksiniz.

Olağanüstü hem olumlu anlam içeren bir sıfattır hem de olumsuz. 
Bin bir suratlı bir kelimedir, o yüzden hem eğlenceli hem de tehditkâr ve tehlikelidir. 
Sevgilinizle yaşadığınız olağanüstü hallerle, devletle yaşadığınız olağanüstü haller arasındaki büyük fark ve birbirine zıt tat ondandır. 
Sevgilinizle ilişkinizdeki olağanüstülük bittiğinde üzülürsünüz. 
Devletle aranızdaki olağanüstülük bittiğindeyse sevinirsiniz. 
Ama bu ülkede 24 aydır süren OHAL kaldırıldı diye bugün ne sevinin, ne de üzülün. 
İktidar karşıtı da olsanız, yandaşı da olsanız... 
Bundan sonra hissedecekleriniz, olanlar ve olacaklar için ölümüne endişe. 
İşte... 
Ülkeyi hallerden hallere sokan olağanüstü, maalesef böyle tuzak bir kelime.