Politika

'Çözüm sürecinin var olup olmadığı bile belli değil'

CHP'li Faruk Loğoğlu, çözüm sürecinin AKP’nin Kürt yurttaşları sömürdüğü araç haline döndüğünü ileri sürdü

22 Ekim 2014 00:22

CHP Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında AKP iktidarının çözüm süreciyle Kürt yurttaşları oyaladığını söyledi.

Loğoğlu, çözüm sürecine ilişkin değerlendirmeleri şöyle:

"Hükümet, Kürt meselesinden ne anladığını açıklığa kavuşturacak bir tanım dahi yapmamıştır. İçerik konusunda devlet ve Hükümet kaynaklarından halkımıza yapılan hiç bir bilgilendirme yoktur. Hükümet, TBMM’deki siyasi partileri de bilgilendirmemekte ve milli iradeyi dışlamaktadır.

“Çözüm süreci konusunda kararlıyız; kimsenin engellemesine izin vermeyiz; şu tarihe kadar sonuçlanacaktır; içinde sürprizler de olabilir” gibi algı yönetimi ve halkla ilişkiler stratejilerini uygulamak dışında yürütülen bir faaliyet yoktur. Bu nedenle, Hükümet’in muhatap aldığı odak ve siyasi aktörler (İmralı, Kandil ve HDP) bugüne kadar sürece ilişkin bilgilerin taraflı ve tek kaynağı olmuşlardır. Özellikle TBMM’deki siyasi partilerin bilgi sahibi olmamaları sürecin kapsayıcılıktan uzak, denetimsiz, dolayısıyla sağlıksız bir biçimde seyretmesi sonucunu doğurmaktadır. 

 

'Süreç şeffaf değil'

 

Müzakereler/görüşmeler dar bir çerçevede, TBMM ve toplumdan uzak ve saklı, gizlilik içinde ve Abdullah Öcalan üzerinden yürütülmektedir. Hükümet tarafından onaylanan HDP (BDP) heyetleri de aracı olarak postacılık görevi yapmaktadırlar. Vatandaşlarımızın tümünü ilgilendiren bir mesele hiç kimsenin haberi olmadan, halk dışlanarak ‘çözülmek’ istenmektedir. 

Çözüm süreci AKP’nin seçim stratejilerinin bir unsuru haline sokulmuştur. AKP, yeni bir seçim dönemi yaklaştığında her defasında olduğu gibi çözüm süreci konusunda ilerleme sağlanmakta olduğu izlenimi bırakmaya çalışmakta ve göz boyamaya dönük yüzeysel bir takım girişimler yapmaktadır. Fakat seçimlerde istediğini elde ettikten sonra ciddi hiçbir adım atmaksızın ayak sürüyen, zamana oynayan, bilgi vermekten kaçınan ve aba altından sopa gösteren bir Hükümet olduğunu ortaya koymaktadır. PKK/Kandil tarafının muntazam aralıklarla savurduğu tehditler de artık bu sağırlar diyaloğunun bir parçası haline gelmiştir.

 

'AKP'nin Kürt yurttaşları sömürdüğü...'

 

Çözüm süreci AKP’nin Kürt yurttaşlarımızı sömürdüğü bir araç haline dönüşmüştür: AKP oyun oynamaktadır. Kürt yurttaşlarımıza önce umut vermekte sonra onları yarı yolda bırakmaktadır. Kendisini, Türkiye’deki ve bölgedeki Kürtlerin tek hamisi/koruyucusu gibi benimseterek ve onlara çözümsüzlüğü çözüm gibi satmaya çalışarak siyaset yapan bir Hükümet Kürt sorununu çözmez. AKP iktidarlarının bu aldatmacalarına karşı çıkmaya başlayan Kürt yurttaşlarımız, Hükümetin çözüm için gerekli iradeye sahip olmadığını artık anlamaktadırlar.

 

'Çözüm sürecinin var olduğu belli değil'

 

Çözüm sürecinin var olup olmadığı bile belli değildir: Bu kuşkuyu derinleştiren en önemli gelişme 14 Ekim 2014 tarihinde yaşanmıştır. Bu tarihte, HDP, AKP’nin çözüm sürecinin yol haritasının “taslağını” kendilerine gösterdiğini fakat ayrıntılı yol haritasını sunmadığını açıklamıştır. Sunulduğu söylenen üç beş kelimelik taslak AKP Hükümeti’nin ciddiyetsizliğinin belgesidir. İki yılı aşkın süredir gündemde üst sıralarda yer alan bir sürecin hala “taslak” aşamasında olması böyle bir sürecin aslında hiçbir zaman var olmadığının, var olsa bile kayda değer hiç bir uygulamasının olmadığının en kesin delilidir. Bu suretle anlaşılmaktadır ki varlığı iddia edilen süreç Erdoğan-Öcalan pazarlığından ibarettir ve pazarlık da netice olarak Öcalan’ın önce yaşam ve iletişim koşullarının iyileştirilmesi, sonra da salıverilmesiyle ve bunun karşılığında da Erdoğan’ın iktidarını sürdürmesiyle sınırlı bir senaryodur. 

Öte yandan, çıkışı sakat ve yanlış yapılan çözüm süreci bu nedenle daha başlamadan başarısızlığa ve yozlaşmaya mahkûm olmuştur. İşin başında PKK’nın silah bırakması ve terörden vazgeçtiğini ilan etmesi sağlanmadığı için görüşme/müzakereler hep silahlı PKK’nın tehditleri gölgesinde cereyan etmiştir. Diğer bir deyişle, çözüm süreci siyasi bir aldatmaca olmanın ötesine geçememiştir."