Dünya
Deutsche Welle

Çözüm sürecinde 'gecikmiş adım'

Erdoğan hükümetinin meclise taşıdığı yeni pakete muhalefetten hem destek hem de tepki var. Uzmanlara göre ise paket çözüm sürecinin gecikmiş bir adımı.

28 Haziran 2014 14:59


Hükümet, terörle mücadele için iki yıldır yürüttüğü ‘çözüm süreci’ne yasal çerçeve getiren yeni bir düzenlemeyi meclis gündemine taşıdı. Altı maddelik yeni pakete, muhalefet cephesinden hem destek hem de tepki var. Paketin, cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen öncesinde gündeme gelmesi ise tartışmalara yol açtı.

PKK lideri Abdulllah Öcalan’la görüşmeleri de içeren çözüm sürecinin ‘son aşamaya’ taşınmasını öngören yeni yasal düzenleme paketini Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay açıkladı. Hükümetin, süreçte kararlı olduğu için böyle bir düzenlemeyi gündeme getirdiğini anlatan Atalay, “Şiddetin dinmesi, insanların dağdan silahını bırakarak inmesi ve normal toplumsal hayat içinde rehabilitasyonu yapılarak yaşaması safhasına doğru yaklaşılıyor” dedi.

Yeni düzenlemenin adı, "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Yasa Tasarısı" olarak belirlendi. Meclis komisyonlarında görüşülme süreci bu hafta başlayacak tasarının, meclis tatile girmeden yasalaştırılması hedefleniyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Hükümet geçmişte işlediği suçlara karşı kendisini af kapsamına alıyor” eleştirisini getirdiği, MHP’nin bütünüyle karşı çıktığı tasarıya BDP ise tam destek veriyor.

Yeni yasa tasarısında silah bırakan örgüt üyelerinin eve dönüşü ve sosyal yaşama katılımına ilişkin tedbirlerin alınacağına ilişkin madde dikkat çekiyor. Tasarıyla çözüm sürecinde görev alanlara yasal zırh geliyor. Süreçte; temasları yürüten kişilerin hukuki , idari ve cezai yükümlülükleri olmayacak. Tasarıyla; çözüm sürecine ilişkin kararları alma yetkisi de Bakanlar Kurulu’na verildi. Çözüm süreci kapsamında yapılan çalışmaların koordinasyonu ve sekreterya hizmetleri de Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından yürütülecek.

“Hedef; Kürt oyları”

Hükümetin çözüm sürecinde yeni bir düzenleme paketiyle cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen öncesinde halkın karşısına çıkmasına ilişkin çok yönlü değerlendirmeler var. En büyük tartışma, bu paketin bir ‘seçim yatırımı’ olarak sunulup sunulmadığına ilişkin. Hükümet, her ne kadar “Bu, zaten yapmak istediğimiz bir düzenlemeydi. Seçimle ilgisi yok” dese de siyaset kulislerinde paketin nasıl bir açılım getireceği ve cumhurbaşkanlığı yolunda AKP’ye ne kadar oy kazandıracağı konuşuluyor.

Hükümetin, çözüm sürecinin halka iyi anlatılması amacıyla oluşturduğu ‘Akil İnsanlar Grubu’nda yer alan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyelerinden Baskın Oran, yeni düzenleme paketini Deutsche Welle’ye değerlendirirken AKP için hedefin “Kürt oylarını Erdoğan’a yönlendirmek” olduğunu savundu.

Hükümet ‘son aşama’ dese de düzenlemenin aslında sürecin ‘birinci aşaması’ olduğunu belirten Oran, “İmralı’ya giden heyetler, terörist başıyla görüşüyorlar. Büyük sıkıntı ve tehdit altındaydılar. Bunun bir yasal düzenlemeye bağlanması gerekiyordu. Bir buçuk yıl önce yapılacak iş, şimdi yapılıyorsa, tek nedeni; yüzde 6’lık Kürt oyunu, cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a yönlendirmektir” diyor.

“Kürtlerle barıştan söz edilmiyor”

Oran, yeni düzenlemede ‘suya-sabuna dokunulmadığından’ yakınıyor ve düzenlemenin “Kürtlerle barış konusunda hiçbir şey söylememesinin” AKP’nin hedefini zora sokacağını iddia ediyor.

“Düzenlemede yerel yönetimlere yetki verildiği belirtilmeliydi. Bütün Türkiye’ye özerklik verildiği söylenirken, Kürtlerin de bu özerklikten etkileneceği anlatılmalıydı” diyen Oran, düzenlemenin Kürtler açısından ‘bomboş’ olduğunu dile getiriyor. Oran, Kürt nüfusunun son kertede Öcalan’ın dediğine bakacağını, düzenlemeyi ‘tarihi adım’ olarak gören Öcalan’ın Kürt nüfusu üzerindeki hakimiyetini önümüzdeki dönemde daha da artıracağını belirtiyor.

“Önemli adım”

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden İbrahim Kaboğlu da yeni düzenlemenin amacının ‘çok yerinde’ olduğuna dikkat çekiyor. Çözüm sürecinin yasal zemine oturtulması, sürece diğer partilerin ortak edilmesi ve yasal bir norm oluşturulması yolunda ‘önemli bir adım’ atıldığını anlatan Kaboğlu, hükümetin bu adımda ‘geç kalmış olmasının’ kamuoyunda sorgulanabileceği uyarısını yapıyor.

“Neden cumhurbaşkanlığı seçimi öncesine denk getirildi ya da diğer partiler de bu girişime ortak edilemez miydi?” sorularının kamuoyunda sorulmasının ‘normal’ karşılanmasını isteyen Kaboğlu, “Tasarıda çözüm süreciyle ilgili bir kurumsal düzenleme yok. Sürecin; hükümete teslim edildiği ve sürecin gerekli kıldığı eylemlere karşı hiçbir hukuki sorumluluğun getirilmediği görülüyor. Bunlar; toplumda konuşulup, sorgulanacaktır” diyor.

Çözüm sürecinde MİT’in zaten ‘çok aktif’ olduğunu, çıkarılan yasalarla da cezai ve hukuki sorumluluk anlamında birçok ayrıcalıktan yararlandığını hatırlatan Kaboğlu, yeni tasarıyla bu halkaya başbakanın da eklendiğine dikkat çekiyor. Kaboğlu, “Yargı devre dışı kalıyor. Bunun sakıncası ise hukuk devletinde görev-yetki ve sorumluluk halkasında eksiklik yaşanmasıdır. Ancak neyse ki, yasa tasarısı mecliste görüşülecek. Bütün eksiklikler konuşulacak. Bu anlamda meclis tartışmaları hararetli geçecektir” diyor.

Gazi Üniversitesi öğretim üyelerinden Hüseyin Yayman da çözüm süreciyle ilgili yasal düzenlemenin mecliste konuşulacak olmasının önemine dikkat çekiyor. Yayman, “Hükümet, süreçteki kararlılığını bir kez daha gösteriyor. Süreç ilerlerken, zamanlamayı konuşmak topluma vakit kaybettirir” derken, süreçte ilerleme kaydedilmesinin tüm toplum adına sevindirici olduğunu söylüyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle